23:58 son güncelleme
Bianet Bültene Abone Ol
facebook twitter rss youtube
  • BİANET
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Özel Dosyalar
  • BİAMAG
    1. Anasayfa
    2. Yazılar
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Bia Kitaplığı
  • KURDÎ
    1. Destpêk
    2. Nûçe
    3. Nivîskar
    4. Galerî
    5. Têkilî
  • ENGLISH
    1. Homepage
    2. News-Articles
    3. Bylines
    4. Galleries
    5. About Us
  • KADIN-LGBTİ
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Erkek Şiddeti-Çetele
    4. Şiddete Uğrarsanız
    5. Bağlantılar
  • ÇOCUK
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Çocuklardan
    5. Bağlantılar

Haber Listesi

  • Bianet
  • Biamag
  • Kurdî
  • English
  • Kadın
  • Çocuk

Batman deyince bir zamanlar pazar günleri sabah kuşağında TRT1'de gösterilen Amerikan kovboy filmlerini hatırlarım. Malumunuz olduğu üzere, ABD’nin kimi eyaletlerinde altının bulunması sonucu bir anda devasa büyüyen ve bu büyüme içinde hızla “kovboylaşan”, suçun da bu çerçevede aynı hızla boyut kazandığı şehirleri anlatır o filmler.

1949 yılına kadar 14 haneli İluh Köyü ve Kurtalan’a kadar uzanan Haydarpaşa-Kurtalan ekspresinin harap dökük Devlet Demiryolları köy istasyonundan altmış küsur sene sonra 500 bin nüfusu geçen koca bir şehrin hikâyesi...

İşte o köy yerinde petrol bulunur. Çıkan petrolün işlendiği ve petrol rafinerisinin faal olduğu her yerden gözüksün diye, 1956 yılında Amerika’dan gelen bir Amerikan yerlisinin (kızılderili) ucuna bağladığı yağlı bezli ilk oku ateşleyerek, okun ilk kuyudan çıkan petrolü yakmasıyla şehrin hikâyesi başlıyor sanki!

Ben seksenli yılların başında Batman’ı tanıdığımda Siirt’e bağlı bir ilçeydi. Ortadan ikiye bölünmüş bir haldeydi adeta. Rafinerinin ve sosyal tesisleri ile lojmanlarının olduğu yer adeta “bahar, bahçe” idi. Yeşil alanları, orkestrasıyla özel geceleri, bahçeli evleri, geniş caddeleri olan bir vaha gibi apayrı bir dünyaydı.

“Site” adı verilen o özel alandan asıl şehre bir demiryolu üst geçidinin altından girilerek ulaşılıyordu. Kışın çamur deryası, yazın toz toprak içinde, onca zenginliğin hiçbir şey katamadığı perperişanlık kokan bir hâl içindeydi asıl şehir. Yüz binin üzerinde de nüfusu vardı.

Belki çok daha geriye giderek yazmam mümkün olan upuzun bir Batman hikâyesini isterseniz burada keseyim ve bunları bir daha hatırla(t)mama sebep olana geleyim...

Tez zamanda iki baskı yapan Mehtap Ceyran’ın “Mevsim Yas” romanını okudum. Yazarın ilk kitabı Mevsim Yas. Otuzlu yaşlarında bir kadın yazar. Gencecik yaşının 15’inden sonrası on yıl süreyle politik tutuklu olarak mahpuslukla geçmiş...

Yıllar evvel Batman’da doksanlı yılların “kadın intiharları” gündeme taşınırken; bir aklı evvel “post-travmatik stres bozukluğu” deyip geçmişti onca kadının ölüm mevzusunu...

Mehtap Ceyran işte tam da bu noktadan, 1990’lı yılların Batman’ından bugüne, roman kurgusu içinde bizi adeta kendimizle yüzleştiren bir filmografik görsellik sunuyor okura. Doksanların Batmanı’nı ağırlıklı olarak bir kız çocuğunun gözleminden sunarken...

Her biri bir şekilde hayatının “rolü”nü oynayıp sonra sahneden çekilen kahramanlar misali anlatıyor/ anlattırıyor okura...

Ölümün kol gezdiği o kabına sığmayan ve her gün giderek “vahşice” büyüyen şehirde, aslında bir yanıyla “modernite” adı konulan “uygarlığın gördüğü en büyük yalnızlık”ın yaşandığını/ yaşatıldığını yeniden anlatıyor bizlere...

“Batman Hizbullahı” adı altında telaffuz edilecek özel bir başlık, yine bu başlığın devamı kabilinden o yolların “Hizbullah” olarak ifade edilen mezar evleri!

Hiç de kimilerinin dediği o “post-travmatik stres bozukluğu” sendromu belirlemesini doğrulamayacak kadın intiharları!

İtiraf edilememiş “kronik” aşklar, eksik kalmış arkadaşlıklar, sevgiler ve devamı...

Yakınını kaybedenlerin hiç değilse ölü insan kemiklerine ulaşmak için her türlü ezayı cefayı göze alarak, çaresizlik içindeki ilanihaye ucu belirsiz arayışları...

Mehtap Ceyran, bütün bunları matematik kurgusu çok yerinde bir düzlemde okura adeta yeniden hafıza tazeleterek edebiyatıyla okutup yaşatıyor.

Mevsim Yas, bu yönüyle aslında Batman özelinden bölgenin yakın geçmişiyle yeniden yüzleşmesinin romanı...

Ölümün her yere, her köşe başına sinsice sindiği, her yönüyle “ölüm kokan” bir şehirden; acıları, sürgünlükleri, uzak düşüşleri, öte yandan geride kalanlar için her gün her saat yanı başında yaşanan ölümlerin adeta “rutin”e dönüşmesinin sanki dilekolay olağanlığı!

Gün akşama devrildiğinde adeta bir mezar içine giren, mezar sessizliğine bürünen şehrin, yaşayan şehir olmaktan kendini hızla azade kılarak adeta bir “ölü şehre” dönüşünün hikâyesi...

Sabah gün doğduktan sonra boş arazilerinden cesetlerin toplandığı, kör kuyularından ölü insan bedenlerinin uzuvlarının, kemiklerinin çıkarılmasının “beklentiye” dönüşmesinin tuhaflığı!

Hayatının en zor günlerini; kırık dökük ve tersine çevrilip bir sığınağa dönüştürülmüş kanepenin dibini mesken seçmiş bir kız çocuğuna, giderken bütün hikâyesini “miras” bırakan bir “siyasi” abimin de edebiyatı!

Aynı zamanda o mirastan yadigar, okunası kimi kitapların okunduktan sonra bir bahçeye gömülüşü ve o kitap “gömü”sü üzerinden yaratılmış bir “kitap mezarlığı”nın edebi filmografisi Mevsim Yas...

Sadece evdeki anneannenin “yüz yıllık” dilsiz, suskun yasına değil; bütün bir sokağın, mahallenin hatta kendi içine kapanmayı yeniden hesap kesimi için gereklilik sayan koca bir şehrin, mevsimlerden ve zamanlardan azade, henüz taziyesi kurulmamış Yas’ı gibi okumalı belki de Mehtap Ceyran’ın romanını...

Not: Mevsim Yas’ı yayımlandığı tarihten on ay sonra ikinci kez okudum. İlk okumadan sonra kültürservisi’ne yazdığım yazımın yeniden düzenlenmiş hâlidir bu metin. Ayrıca kasım başında Aras yayınlarında çıkacak kitabımda da yer alacak. (ŞD/YY)

* Mehtap Ceyran, Mevsim Yas, Sel Yayıncılık, Mart 2017, İstanbul

Şeyhmus Diken

Şeyhmus Diken, Diyarbakırlı ve Diyarbakır'da yaşıyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi ve Uluslararası PEN Yazarlar Örgütü Diyarbakır Temsilcisi. BirGün'de 12 yıl boyunca yazdı. Halen bianet ve Tigris Haber’de yazıyor. Pek çok dile çevrilen 20 kitabı bulunuyor.

ŞEYHMUS DİKEN YAZDI Batman ve Mevsim Yas
Mehtap Ceyran'ın Mevsim Yas'ı bir yönüyle Batman özelinden bölgenin yakın geçmişiyle yeniden yüzleşmesinin romanı...
Şeyhmus Diken İstanbul - BİA Haber Merkezi 21 Ekim 2017, Cumartesi 00:00
Haberi mail ile paylaş.
Kapat

Anahtar Sözcükler

  • Batman
  • Mevsim Yas

İlgili Haberler

  • ŞEYHMUS DİKEN'DEN Arif Arslan’ın Batman’ı 11 Temmuz 2015
    Arif Arslan Yüz Yüze Batman Tarihi kitabında 1949 yılında 14 Haneli İluh Köyü ...
  • Batman İntiharlar Kitap Oldu 29 Mayıs 2001
    Bir ülkede intihar oranının değişmesi çok zordur. Durkheim, toplumların belirli intihar oranları olduğunu ...

Yazarın Önceki Yazıları

  • Alkışla(ma)mak! 21 Nisan 2018
    Ankara’da “Karaların Mehmetleri” oyununu izlemeye gitmiştik. Oyundan sonra arkadaşlarla sohbet edip oyun üzerine ...
  • İstanbul İstanbul, Nobel'e Doğru 14 Nisan 2018
    Bir şarkı sözü var; “Bu nasıl İstanbul, her tarafı zindan be canım” denilen ...
  • “Çukur” Evimiz Oldu! 07 Nisan 2018
    Her topluluk, aidiyet bağıyla kendini bağlı hissettiği, o bağlılıktan güç aldığı kendi çukurunda ...
  • Bursa; “Hüzün”den Ötesi! 31 Mart 2018
    "Dönüş yoluna revan olmadan önceki son saatte sahile vuran dalgaları seyrederken çıplak gerçeğin ...
  • Ahmet Türk'ün Kırmızı Ceketi 24 Mart 2018
    24 yıl önce... Diğer tutuklu vekillerin görünür hâli şık olsalar da alışıldık. Mesela ...

Bugün En Çok Okunanlar

  • IŞIL CİNMEN'İN SÖYLEŞİSİ Ayşe Çelik: Beyazıt Öztürk’ün Özür Dilemesine Çok Üzüldüm 05 Kasım 2016
  • EROL MALÇOK YAZDI Yıkıma Sürüklenen Antalya 21 Nisan 2018
  • ŞEYHMUS DİKEN YAZDI Alkışla(ma)mak! 21 Nisan 2018
  • MURAT BAYRAM'IN SÖYLEŞİSİ "Renksiz Rüya”: Beyaz Perdeye Yansıyan “Çoğu Kürdün Çocukluğu" 21 Nisan 2018
  • MERVE KÜÇÜKSARP YAZDI Kemal Tahir: Ne İsa’ya Ne Musa’ya Yaranmak İstemiş Bir Aydın 21 Nisan 2018
  • BİANET
  • BİAMAG
  • KURDÎ
  • ENGLISH
  • KADIN-LGBTİ
  • ÇOCUK
YeniHayat Bilişim

Bu web sitesi IPS İletişim Vakfınca İsveç Uluslararası Kalkınma Ajansı (SIDA) desteğiyle yürütülen, "Haklar İçin Habercilik, Haberciler İçin Özgürlük" -kısa adıyla BİA3 - projesi kapsamında yayınlanmaktadır. Bu web sitesinin içeriği yalnızca IPS İletişim Vakfı'nın sorumluluğundadır ve hiçbir biçimde SIDA'nın tutumunu yansıtmamaktadır.