Eski Sanayi Sitesi Stop Etti
Merhaba ailesi olarak üçüncü durağımız Konya'da oto sanayinin kalbi olarak bilinen Eski Sanayi Sitesi'ydi. Gördük ki; oto tamircilerinin, oto parçası satıcılarının durumu daha da perişan.Akaryakıta gelen ve artık kanıksanan zamlar, dövizdeki belirsizlik oto sanayicileri tam anlamıyla bitirmiş.
Doğru dürüst siftah yok
İlk durağımız Oto Boyacısı Mehmet Kaplan'ın küçük işyeri. İş kıyafetinin uzun süredir kirlenmediği her halinden belli olan Kaplan, tozlu tahta sandalyelerin üzerine gazete sayfalarını sererek, "buyrun, oturun" diyor. Sonra anlatmaya başlıyor:
"Gün günü, sene seneyi aratıyor. Her geçen gün işlerimiz daha da kötüye gidiyor. 6-7 aydır doğru dürüst siftah ettiğimiz bile yok. 1968'de dükkan açtım. O zamandan bu yana aralıksız çalışıyorum. Yokluğu, kuyrukları gördüm ama böyle kötü bir dönem hiç görmedim. Mahvolduk gittik. Malzeme dersen zaten çok pahalı, elimiz kolumuz bağlandı. Kirayı bile ödeyemiyoruz. Bizim bu Hükümet'ten hiçbir umudumuz kalmadı. Bu Hükümet derhal istifa edip gitmeli, yerine biran evvel başka bir Hükümet kurulmalı."
Seçimlerde halk bu sonu hazırladı
Kaplan, dertlerini bir bir anlatırken, Boya Malzemecisi Ali Karakoç, katılıyor sohbetimize... Suçun vatandaşta olduğunu savunan Karakoç şöyle diyor:
-Vatandaş, seçimlerde bilinçli oy kullanmayarak bu sonucu hazırladı. Bizim işlerimiz hep birbirimize bağlı. Komşuma 6 ayda 2 parça iş geldi. Böyle olunca da bana olan borcunu ödeyemedi. Oğlumla birlikte çalışıyoruz, iki kişinin aylığını bile alamıyoruz. Sattığımız ürünün yerine yenisini koymak ise hiç mümkün değil.
- Peki bu sorunun kaynağı ne?
- Türkiye'nin üstünde haddinden fazla bir bereketsizlik var. Bu insanlarımıza da yansımış. Sabahleyin, komşu komşuya, 'selamünaleyküm', 'hayırlı işler' demiyor. Komşu komşuyu tanımıyor. Yapılan işler de üstünkörü oluyor.
Oda başkanları nerede?
Kriz ateşi, oto sanayicilerin her tarafına dalga dalga yayılmış. Lokantacı Süleyman Usta'nın mutfağına kadar düşmüş bu ateş. Süleyman Usta'nın öfkesi meslek odalarına:
-Bu odalar, ne işe yarıyor? Aidatın zamanı gelince hemen tahsilat için geliyorlar ama hiçbirisi sorunlarımızla ilgilenmiyor. Bir gelip, halimizi gördükleri bile yok. Oda başkanlarının yaptığı tek şey; Ramazan ayı gelince birbirlerine davet vermek. Düğün-nişan olunca da bizim sırtımızdan sağa-sola çiçek göndermek. Ancak aidat alıp yemesini biliyorlar.
Süleyman Usta, Lokantacılar Odası'nın yemek yarışmalarına davet edilmediklerini söylüyor. Sanayi lokantacılarının çoğunun yarışmalardan haberi bile olmuyormuş. Krizin başlangıcından bu yana işlerin yüzde 80 oranında düşüş gösterdiğini anlatan Süleyman Usta, son zamanlarda sanayide çok sayıda dükkanın kapandığını vurguluyor. Dükkan kapatanların önemli bir kısmı, dertten-borçtan kurtulmak için dükkanını gece boşaltıyor. Süleyman Usta sözlerini şöyle noktalıyor:
- Üzerimizde büyük bir bereketsizlik var. Yaptığımız tek şey; geleceğimizden çalmak. Kredi kartıyla dükkanı çevriyorum. Yarın ne olacağını bilmiyorum."
Peki esnaflar, en azından ayda bir olsun ailesiyle pikniğe gidebiliyor mu? Cevap düşündürücü:
- Piknik falan artık bizim için hayal oldu.
Küçük sanayicilerin çoğunun zaten otomobili yok. Otomobili olanlar da işe mobiletle veya bisikletle gidip geliyor.
Ali Usta: Türkiye savaş girmemeli
Esnafın en fazla yakındığı konuların başında belirsizlik ve zam geliyor. Hammadde fiyatlarına haftalık zam gelmesi, her kesimi derinden sarsmış. Ali Karakoç'a göre ard arda gelen zamlar nedeniyle millet robot gibi oldu.
Sanayide bir diğer gündem maddesi de Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Afganistan'a yaptığı askeri müdahale. Herkesin ortak görüşü şu:
-Hükümet, Afganistan konusunda çok yanlış yaptı. Hıristiyanlar, Irak'ta yaptığını aynen burada yapıyor. Bunların hepsi birleşirken, neden Müslümanlar birleşmiyor?
Etliekmekçi Ahmet Usta'nın da söyleyecekleri var:
- Bu konuda Rahmetli Turgut Özal, çok büyük bir yanlış yaptı. Saddam'a karşı ABD'ye destek verdi. Biz hâlâ o desteğin bedelini ödüyoruz. Mısır bile Irak Harbi nedeniyle yardım aldı, biz neden alamadık?
Mehmet Kaplan, önemli bir noktaya parmak basıyor:
- Savaş yapan bir ülkenin parası yükselir mi? Yükselmez. O halde değer Türkiye'de değer kaybetmesi gereken Dolar, neden sürekli yükseliyor? Hayret ediyorum vallahi.
Sohbet, Türkiye'nin idari sorunlarına kadar uzanıyor. Ahmet Usta, 550 milletvekilinin çok fazla olduğunu, bu sayının 350'ye düşürülmesi gerektiğini anlatıyor.
İş güç yok voleybol var
Eski sanayinin adı üstünde 'eski' sokaklarını adımlarken, dükkanları önünde oturan bir grup esnafla karşılaşıyoruz. Selam verip, hal hatır sormaya kalmadan Mehmet Ali Usta sıkıntılarını anlatmaya başlıyor:
- 1 yıldır cepten yiyoruz, artık o da bitti. Bu gidişle kış mevsimi çok zor geçer! Çocuğum üniversite kazandı, ancak para olmadığı için okutamıyorum. Burada boş boş oturup, havadan sudan konuşuyoruz. İkindi vakti gelince de voleybol oynuyoruz.
- Peki öğle yemeklerinde ne yiyorsunuz?
- Yumurta-ekmekle karnımızı doyuruyoruz. Artık lokantaya gidebilecek hal kalmadı ki bizde. Benzindeki sürekli artış hepimizin belini büktü.
- Bu sorunların çözümü için ne yapılmalı?
- Öncelikle bu Hükümet gitmeli. Değişiklikte fayda var.
Hükümeti uğurlarsak...
Oto Sanayinin ünlü Çeçen Lokantası'ndayız. Kısa bir süre öncesine kadar bu lokantada öğle saatlerinde boş masa bulunmazdı. Şimdi sadece birkaç müşteri var. Bekir ve Ali Çeçen kardeşler, 6 aydır işlerin bu şekilde devam ettiğini belirterek, şöyle konuşuyor:
- Buraya yabancı müşteri gelirse bilin ki, sanayide işler iyi. Şayet gelmezse, işlerin kötü gittiği hemen belli olur. Burası sanayinin rasathanesidir. Daha önceden günde 70-80 müşteri gelirdi, şimdi salonumuz bomboş. İşlerin yoluna girmesi için; ilk olarak Hükümet'in değişmesi lazım.
Kısacası sanayici karamsar. Sorunların çözümünün ilk adımı olarak Hükümet'in istifasını gerekli görüyor. Ve piyasalarda istikrarın sağlanmasını, dövizdeki dalgalanmanın önüne geçilmesini. Adil bir paylaşım, alınterlerini kazanca dönüştürecek insanca yaşam istiyor sanayici.(NA)