Namus Cinayetine Ortak Olma, Göz Yumma

Diyarbakır Kadın Merkezi (KA-MER) Diyarbakır ve Mardin'de "namus cinayetleri"nin önlenmesi için bir kampanya başlattı. İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın mali desteği ve British Counsil'in ortaklığıyla yürütülecek kampanya için hazırlanan afişlerde "namus cinayeti"nin yargısız infaz olduğu vurgulanıyor. Bir diğer önemli nokta da, kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans gösterilmesi talebi.

2004 Eylül'ünde başlayan Namus Cinayetlerini Önleme Projesi'nin beşinci aşaması olan kampanyanın sloganı "Namus kisvesi altında işlenen cinayetlere ortak olma, göz yumma." Üç ay sürecek kampanya süresince, Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nden destek alınarak, kampanyanın etkisini ölçmek amacıyla bir araştırma yapılacak.

Namus Cinayetlerini Önleme Projesi, eylül ayına kadar sürecek.

KA-MER Genel Başkanı Nebahat Akkoç, iki ay önce bölgede gerçekleştirdikleri kapsamlı anket çalışmasının kampanya için önemli veriler sağladığını söyledi.

Kürt, Zaza, Arap ve Alevi köylerinde ve kırsal kesimden göçün şehir merkezine yoğun olarak yaşandığı yerlerde yüz yüze yapılan görüşmelerde, deneklerden sosyodemografik özellikleri, namus kavramına bakışı, töre ve namussuzluk kavramları, " namusu korumanın koşulları" ve kime yüklendiği, kadının, erkeğin ve toplumun "namus" konusundaki görevleri gibi sorulara yanıt vermeleri istendi.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Aytekin Sır'ın yönetti araştırmanın amaçları şöyle belirlendi:

* Namus adına işlenen cinayetlere insanların bakışını saptamak.

* Daha sonra yapılacak afiş, kamuoyunun aydınlatılması gibi çalışmalara temel olması.

* Alınacak önleyici tedbirleri belirlemek

* Mücadele yollarını saptamak.

* Namus cinayetlerinin daha yoğun işlendiği kırsal kesimde yaşayan erkeklerin görüşlerinin saptanması

* Namus cinayetlerine bakışta cinsiyetin önemi

* Kırsal kesimle kent merkezinde namus cinayetlerine bakışta farklılık var mı?

* Etnik gruplar açısından fark var mı?

Araştırmanın sonuçlarını "tüyler ürpertici" olarak niteleyen Akkoç, yöre halkının kadınların "namusunu korumayı" topluma ve erkeklere, özellikle de kocalara tahvil ettiğini söyledi.

Anketten, "namussuzluk" yaptığı düşünülen kadınların cezalandırılması gereğinin çıktığını kaydeden Akkoç, cezalandırma biçimlerinin başında da; eve kapatma, öldürme,zehirleme, intihar etmesini sağlama, hatta burun kesme ve saç kazıma gibi yöntemlerinin geldiğini söyledi.

Acil müdahale ekibi

Kampanya Ankara'da Hilton Oteli'nde yapılan bir tanıtım toplantısıyla başlatıldı Milletvekilleri, büyükelçilik temsilcileri ve belediye başkanlarının yanısıra kadın örgütleri, Uluslararası Af Örgütü, BM Kalkınma Programı'nın da katıldığı toplantıda Akkoç, jandarma, belediye ve din görevlilerinden oluşan "acil müdahale ekibi" aracılığıyla pilot bölgelerde tehdit altında olan kadınlara destek verdiklerini belirtti.

Akkoç, hedeflerinin asıl olarak bu tür cinayetlerin işlenmesini önlemek, henüz sorunlar dile getirilmeye başlanmışken kadına saldırının önünü kesmek olduğunu söyledi.

Toplantıda bir konuşma yapan İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, "Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemeye devam etmemiz için bu konularda gelişme göstermesi gerekiyor" diye konuşurken, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, yeni TCK'de namus cinayetlerine en ağır cezanın getirildiğini, Belediyeler Yasası'nda yapılan düzenlemeyle de nüfusu 50 binin üzerinde olan yerleşim yerlerinde belediyelere kadın sığınma evi açma yükümlülüğü getirildiğini hatırlattı.

Asıl olarak Diyarbakır ve Mardin'le sınırlı tutulan kampanyanın tanıtımı, 30 Nisan Cumartesi gününden itibaren Türkiye'nin her bölgesinde yapılacak.

Hakkari'ye kitap satış yeri

Bu arada KA-MER yetkilileri bir kadın çalışması başlatmayı hedefledikleri Hakkari'de, önceki gün kitap satış yeri açtı. Avrupa Birliği'nin desteğiyle açılan KA-MER Okyanus Kitapevi bölgede yaşayan kadınlar talep etmişlerdi. Örgütün ildeki bir sonraki hedefi, bir kadın danışma merkezi ve çocuk yuvası açmak. (AK/TK)