Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu.
Bilgen, Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili "Demokratik bir anayasa için 'hayır' diyeceğiz. Biz kadın eşitliği, kadın özgürlüğü için 'hayır' diyeceğiz. Emeğin keyfi biçimde gasbedilmemesi için 'hayır' diyeceğiz. Bu ülkede mal varlıkları talan edilmesin, yağmalanmasın diye 'hayır' diyeceğiz.” Dedi.
“Tutuklu gazetecilerin gününü unutmayalım”
Bilgen, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile başladığı konuşmasında “Tutuklu gazetecilerin gününü unutmayalım” dedi.
"Hala çalışmayı başaran gazetecilerin günlerini kutlayalım. Çalıştıkları gazetelerin, TV’lerin kapısına mühür vurulmamış gazetecilerin gününü kutlayalım. Tutuklu gazetecilerin gününü unutmayalım. Sadece gerçeği halka ulaştırmak isteyen Metin Göktepe şahsında hayatını kaybeden bütün gazetecileri selamlıyorum"
Üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesi
Bilgen, 9 Ocak 2013’te üç Kürt Kadın siyasetçinin Paris’te öldürülmesiyle ilgili şöyle dedi:
"Dört yıl geçti. Ortada devletin resmi evrakları dolaşıyor. Ama ne Fransa ne de Türkiye hükümetinden ciddi bir tutum geliştirmedi.”
Meclis önünde müdahale
Anayasa değişikliği teklifinin maddelerinin görüşülmesine dair oylamanın yaşandığı dünkü Meclis genel kuruluna ve Meclis önündeki protestoya yönelik müdahaleye dair şöyle konuştu:
"Dün gece yarısı bir oyun oynandı, bir şov vardı. Dün aslında Türkiye tarihinin çok önemli dönüm noktalarından birini daha, tam bir şov ve meydan okuma havası içinde, bu Meclis yaşamak zorunda kaldı.
Emek ve demokrasi güçleri sözlerini söyleyebilmek için, tepkilerini dile getirmek için Meclis önünde buluşmaya çalıştılar. Ama 15 Temmuz’dan beri herkesi Meclis’e buyur edenler dün Anayasa gibi son derece kritik bir konuda sözlerini söylemek isteyen sendikaların, baroların Meclis önünde buluşmasına izin vermediler. “Milletvekili de olsa süpürün” talimatıyla Meclis’ten uzaklaştırıldılar.
"Bu tablo Meclis’in çatısı altında neyin kaçırılmaya çalışıldığının bir göstergesi aslında. Halktan bir şey kaçırmıyorsanız, halkın Meclis’in önünde seslerini duyurmaya çalışmalarından neden korkuyorsunuz?
"Dün sergilenen tavır bu çatı da sergilenecek, oyunun ve tiyatronun ilk gün reklam gösterimiydi. Nasıl başladılarsa öyle götürecekler.”
“11 vekil cezaevinde değilmiş gibi, duymazlıktan geldiler”
Bilgen, dün TBMM Genel Kurulunda anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinde, teklifin maddelerine geçilmesinin oylamasına tutuklu milletvekillerin de katılmaları için Meclis Başkanlığına başvuruda bulunduklarını, ancak bu taleplerinin dikkate alınmadığını söyledi.
"Dün Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın TBMM Başkanlığına bir başvurusu vardı. Oy kullanmak, yasama faaliyetine katılmak istediğini ifade etti. Ama oturumu yöneten başkan duymazlıktan geldi.
"Daha utanç verici olan, partiler adına konuşan sözcüler de sanki 11 milletvekili cezaevinde değilmiş gibi duymazlıktan gelmeyi tercih etiler. Peki, siz duymazlıktan geldiniz diye, siz siyasi ahlakı bitirdiniz diye biz de mi arkadaşlarımız unutacağız sanıyorsunuz? Biz de mi onlar tutuklu değilmiş gibi davranacağız sanıyorsunuz?"
"Hayır oyu vermenin dört şekli var"
"Oy kullanılan kabine üç milletvekili birlikte girip oy kullanıyorsa, bizim diyebilecek bir şeyimiz yok. Birileri, milletvekili iradesi üzerinde baskı kurmayı anayasa yapmak sanıyorsa, bunun böyle olmadığını ilk günden görecekler.
"Bu anayasa değişikliği, hem içeriği hem de topluma sunulma biçimi açısından Evren anayasasından fazla bir meşruiyete ulaşamayacaktır. AKP’li milletvekilleri 'Evet' oyu verdiklerinden emin olamadıkları için, evet oyu verdiklerini izlemek üzere kulübeye bir kişi, sonra izleyenin doğru izleyip izlemediğini kontrol etmek için bir kişi daha yerleştiriyor. İşte bu çatı altında demokrasi bu düzeyde.
“Evet' oyu vermenin bir yolu var. Ama Hayır oyu vermenin dört yolu var; Birisi, girersiniz, ret oyu verirsiniz. İkincisi, bilerek geçersiz oy atarsınız. Üçüncü seçenek, boş oy verirsiniz. Dördüncü seçenek de 'biz bu kirli oyunda yokuz' dersiniz. Bunların hepsi 'hayır'dır.
"Başbakan oylama bitmeden veda konuşması yaptı"
"Siyasette ilkeli olmak hem siyasi etik hem de demokrasi meselesidir. Bugün Türkiye’de siyasetin ayakları yerden kesilmiştir. Dün akşam izlediğimiz oyunla, bu bir kez daha görülmüştür. Bu ülkede 11 milletvekili tutuklu, yasama görevleri devam ettiği halde, oy kullanma hakları olduğu halde diğer partiler bunu kendisine dert etmiyor.
"Bir başbakan çıkıyor kürsüye, kendisine verilen görev, başbakanlığın ne kadar gereksiz bir makam olduğunu anlatmaya çalışıyor. 'Başbakana ihtiyaç yoktur' diyor. Bir başbakan, henüz Meclis’te oylama bitmemişken, referandum henüz kesinleşmemişken veda konuşması yaptı. 'Artık bana gerek yok' gibi bir sürü gerekçe saydı. Kendi mesleği gemicilik olduğu için 'Bir gemiyi iki kaptan yönetemez' diyor. Ama başka bir örnek var, daha uygun bir örnek: Bir ipte iki cambaz yürümez.
"Dün gece oylaması yapılan şey, bu Meclis’in feshedilmesidir. Meclis’in denetim işlemini yapmamasıdır. Meclis’in partili Cumhurbaşkanı tarafından dizayn edilmesidir. Demokrasi adına da, ülke yararına da çıkan hiçbir şey yoktur bu anayasa değişikliğinde."
"Hayır"
"İzin verirseniz nasıl 'hayır' oyu vereceğimizi biz belirleyelim. Biz sizin kirli dedikodularınızın öznesi değiliz, olmayacağız. Bu halk bizi ne için gönderdiyse, onun gereğini yapmayı, ilkeli ve tutarlı siyasetin bir gereği olarak görüyoruz.
"Demokratik bir anayasa için 'hayır' diyeceğiz. Biz kadın eşitliği, kadın özgürlüğü için 'hayır' diyeceğiz. Emeğin keyfi biçimde gasbedilmemesi için 'hayır' diyeceğiz. Bu ülkede mal varlıkları talan edilmesin, yağmalanmasın diye 'hayır' diyeceğiz.
"Bizim bu hayırlarımız ülkede büyük bir hayra da vesile olacak, ülke büyük bir şerden de kurtulacak. Ama önemli olan bu ülkede yaşayanların kendi gelecekleriyle ilgili, kendi kaderleriyle ilgili seyirci olmamalarıdır.
"Hani ana muhalefet lideri diyor ya, 'Geçen televizyonlarınızın karşısına, izleyin bizi.' Bir adım daha ileri gitse diyecek ki, 'Çekirdeklerinizi alın, mısırlarınızı patladın, izleyin. Parlamento ne güzel işler yapıyor. Biz ne güzel konuşuyoruz, ne kadar güzel sözler söylüyoruz.' Hayır arkadaşlar, kurtuluş burada değil. Kurtuluş izlemede, seyretmede değildir." (BK)
* Fotoğraf: Meclishaber