2009 1 Mayıs'ında iki gence kötü muamele ve işkence etmekle suçlanan polislerden Çevik Kuvvet Şube'den Komiser Yardımcısı Nuh Mete Damgacı, çıkarıldığı mahkemede aslında eylemcilere yardım etmeye çalıştığını söyledi.
Bugün Beyoğlu 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Damgacı, "Hanımefendinin topallayarak yürüdüğünü görünce koluna girdim. Sanırım gazdan etkilendiği için zor nefes alıyordu. Rahat nefes alsın diye çenesinden tutup başını yukarı kaldırdım" dedi.
Bu davada mahkeme üst düzey görevlilerin de astlarının eylemlerinden sorumlu tutulması yönünde önemli bir karar almış ve “Amir konumundaki kamu görevlisi kendi gözetim yükümlülüğü altında yürütülmekte olan bir soruşturma işlemi sırasında işkence yapıldığını öngörmesine rağmen bu konuda gerekli müdahalede bulunmamak suretiyle işkence yapılmasına zımmen rıza göstermiş olabilir" demişti.
Kaplan ve Aladağ'ın teşhis ettikleri arasında dönemin Emniyet Müdür Yardımcısı ve İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürü Gökhan Özsavaş da yer alıyor. Savunmasında Beyoğlu emniyet binasına hiç uğramadığını söyleyan Özsavaş, Beyoğlu’ndan sorumlu İl Emniyet Müdür yardımcısı olarak görev yapıyor.
Dava Naciye Kaplan ve Öztürk Aladağ'ın şikayeti üzerine açıldı. Aladağ'ın Tarlabaşı'nda polislerce sıkıştırılarak dövülmesi kamerayla kaydedilmişti. Aladağ bu görüntüler ve aldığı sağlık raporuyla şikayetçi oldu.
Sokakta polislerce sürüklenen fotoğrafları gazetelerde yer alan Kaplan da şikayetçi olunca 13 Mayıs'ta iki dosya birleştirildi. Polis iki kişi hakkında resmen gözaltı işlemi yapılmadığını söyledi. İki genç o gün bölgede görevli olanlar arasından polisleri teşhis etti.
Duruşmada Sanık polislerden Ayhan Baştürk, olaya karışmadığını belirterek, o tarihte görevli bulunduğu sokağı çeken MOBESE kayıtlarını istedi.
Sanıklara MOBESE kayıtlarından çekilen fotoğraflar gösterilerek orada olup olmadıkları soruldu. Sanıklardan yalnızca Damgacı, müşteki Kaplan'ın koluna girdiği görüntüdeki yüzü görünen kişi olduğunu söyledi.
Diğer sanıklar, teşhisleri kabul etmediklerini, hiçbir olaya müdahale etmediklerini söylediler. Sanıklardan Ayhan Aktaş adlı polis ise 1 Mayıs günü olayları Beyoğlu İlçe Emniyet binasının penceresinden izlediğini, Kaplan'ı da ilk defa gördüğünü anlattı.
Kaplan ise sanık Damgacı'nın darp olayını gördüğünü belirterek, "Damgacı, beni emniyet binasına kadar götürüp Aktaş'a teslim etti. Binada da Aktaş bana ve Öztürk'e vurdu. Tutanak tutulmasını istediğimizde ise 'Siz daha dayağa doymadınız mı? Çıkın gidin' dedi.
Şikayetçi Aladağ da, sanık Aktaş'ın kendisine "Misket oynayalım mı" deyip elindeki misket bilyesiyle kafasına vurduğunu söyledi.
Davanın sanık polislerinden Kemal Güney ve Veli Tarım adlı polisler duruşmaya gelmedi.
Mahkeme, gelmeyen sanıkların getirilmesi, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi'nin müdahillik talebinin değerlendirilmesi ve olay günü görevli çevik kuvvet polislerinin kimliklerinin tespiti için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılması, olay anının çekildiği video görüntülerini incelenmesi için, davayı 17 Şubat'a erteledi.
Davada, sanıklar hakkında "işkence" ve "hürriyetinden yoksun bırakmak" suçlarından sanıkların 26 yıla kadar hapisleri isteniyor.
Demokratik Haklar Federasyonu, adliye önünde davayla ilgili bir basın açıklaması yaptılar. Açıklamayı okuyan Celal Doğan, "Bugün başlayan göstermelik davadan bir sonuç çıkmayacaktır. Patronların ve ağaların elinde oyuncak olan yargıya güvenmiyoruz, bağımsızlığına inanmıyoruz. Çünkü devlet on yıllardır halka karşı suç işlemekte ve işlediği suçların üstünü örtmektedir" dedi.
Adliye çıkışı gazetecilere görüntü vermek istemeyen Özsavaş, binanın arkasında kendisine bekleyen araca binerek uzaklaştı.(BT/EÜ)