Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
İsmail Beşikçi Vakfı, sanatlarını ağırlıklı olarak Kürtçe icra eden Kürt müzisyen ve tiyatro sanatçıların karşılaştıkları hak ihlallerini yasal, siyasal ve kültürel boyutlarıyla ortaya koymak amacıyla hazırladığı raporu paylaştı.
"Müzisyen ve Tiyatrocular Özelinde Kürt Sanatçılara Yönelik Hak İhlalleri İzleme Çalışması" başlıklı rapora göre, yaşanan hak ihlallerinin büyük çoğunluğu ayrımcılık yasağını ihlal eden uygulamalardan kaynaklı.
Kültür politikası belirlenirken yasama sürecinden başlayan ayrımcı anlayışlar, devlet tiyatrolarında sahne vermemekten, Kürtçe sanat icrasına maddi destek sağlamama ve Kürtçe sanat icrasını keyfi bir şekilde engelleyen kolluk kuvvetlerinin tutumuna kadar farklı düzeylerde kendini gösteriyor.
İsmail Beşikçi Vakfı, Avrupa Birliği'nin finansal desteğiyle yürüttüğü çalışmaya 1991 yılında Kürtçe üzerindeki yasağın kısmi olarak kaldırılmasının ardından Kürt kültür kurumlarının çevresinde şekillenmeye başlayan ve 2000'li yıllardan sonra Kürtçenin kamusal kullanımının yasallaşması sürecinde Türkiye'de sanatlarını icra etme olanağı bulan Kürt sanatçıları dahil edilmiş.
Bu kapsamda rapor, 15'i müzisyen ve 15'i tiyatrocu olmak üzere 30 sanatçı ve Kürt Kültür kurumlarında yöneticilik yapmış 2 isimle yapılan görüşmelere yer veriyor.
Çalışmanın sadece Kürt sanatçıların maruz kaldıkları hak ihlallerine odaklanması bakımından kendi alanında bir ilk olma özelliği taşıdığı belirtilen raporda, 1991 yılında Kürt dili üzerindeki yasaklar sınırlı olarak kaldırılana kadar Kürtçe sanat faaliyetlerinin tamamının yasaklı olduğu hatırlatılıyor.
Rapora göre çalışmaya katılan görüşmecilerin tamamı Kürtçe sanat aracılığıyla geçimlerini sağlayamadıklarını ifade ediyorlar. 5 görüşmeci sanatla ilgisi olmayan öğretmenlik ve belediye işçiliği gibi formel işlerle uğraştığını belirtirken 11 görüşmeci inşaat işçiliğinden, komilik ve pazarcılığa serbest işlerle geçimlerini sağlamaya çalışıyor. 3 kişi yerel yönetimlerde müzik ve tiyatro ilgili bir işte çalışıyorken kayyımlar nedeniyle işini kaybetmiş. 7 kişi ise sahne programları, konserler ve özel müzik öğretmenliği gibi yine müzikle uğraşmayı içeren işlerle geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Görüşmeciler OHAL ilanı ve COVID 19 pandemisi sonrasında konser, festival ve diğer etkinliklerle yoluyla sanat icrası imkanlarının neredeyse kalmadığını belirtiyor. Dört görüşmeci bu süreçte başta eşleri olmak üzere akrabaların yardımıyla sanat hayatlarını devam ettirdiklerini ifade ediyor.
Raporda, kültürel hak kullanımının siyasal atmosferle yakından ilişkili olmasının Türkiye'de sanatın özerk olmadığının en büyük göstergelerinden biri olduğu ifade ediliyor:
"Sanatın ve sanatçının özerkliğinin sınırlarının kamu otoriteleri tarafından tek taraflı olarak kararlaştırılması hak ihlallerinin en önemli nedenleri arasındadır. Görüşmecilerden bir kısmı özellikle 2009-2015 yılları arasında 'demokratik açılım' veya 'çözüm süreci' şeklinde adlandırılan dönemi kültürel hakların kullanımı açısından olumlu değerlendirirken bir diğer kısmı söz konusu süreçteki reformların bile ciddi sınırlılıklar içerdiğini ve dile serbesti tanınan yerlerde bile kültürel asimilasyonu amaçlayan kültür politikasının başka araçlarla devam ettirildiğini ifade ettiler."
Bazı görüşmeciler şiddet ya da şiddet tehdidi ile karşılaştıklarını belirtirken, sanatını devam ettirebilmek adına belli düzeyde otosansürün sanatçıların büyük çoğunluğu tarafından uygulandığı ortaya çıktı.
Görüşmeciler genel olarak özgürlüklerini korumaya çalıştıklarını ama özellikle belli kelimelerin kullanımına dikkat ettiklerini ve bazı durumlarda mecburen oto sansür uygulamak zorunda kaldıklarını belirttiler.
Raporda, Kürtçe müzik icra etmenin hala bir güvenlik meselesi olarak değerlendirildiği görüşmeciler tarafından dile getiriliyor. "Çözüm Süreci"nde daha az olmakla birlikte güvenlik güçlerinin konser yerleri ve kafeler gibi müzik icra edilen mekanlara keyfi müdahalelerde bulunduğu anlatan sanatçılar, özellikle, insan kaybıyla sonuçlanan her askeri çatışma sonrasında sahne almalarının zorlaştığını, bazı durumlarda da programlarının iptal edildiğini aktardılar.
Raporda yer alan tespitlerden bazıları özetle şöyle:
Raporda, Kürtçe müzik ve tiyatro yapan sanatçılarını haklarının korunması ve yaşanan hak ihlallerinin kesin olarak önüne geçilebilmesi için yapılması gerekenler ise şöyle sıralanıyor: