Diyarbakır Barosu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı, Ocak-Eylül 2023 dönemini kapsayan “Hapishaneler Hak İhlalleri Raporu” 20 Kasım’da açıklandı.
Hapishanelerde izleme yapma imkânlarının sivil toplum örgütlerine kapalı olmasına dikkat çeken avukatlar, "Raporumuzda yer alan tespit çalışmalarına ilişkin başvurular; hak ihlallerinin yaşandığı hapishanelerde tutuklu veya hükümlü bulunan mahpuslarca mektup yoluyla veya mahpus aileleri ve avukatları tarafından telefon, mail veya doğrudan başvuru yoluyla yapılmıştır" dedi.
Rapor kapsamında; Diyarbakır Kampüs Hapishaneleri, Elazığ Kampüs Hapishaneleri, Adana F ve T Tipi Hapishaneleri, Tarsus Kampüs Hapishaneleri, Osmaniye T1 ve T2 hapishaneleri, Gaziantep H, E, L ve Nizip hapishaneleri, Şanlıurfa T1 ve T2 hapishaneleri, Hilvan T1 ve T2 hapishaneleri, Erzincan T, L tipi ve Kadın hapishaneleri, Malatya Akçadağ Hapishanesi olmak üzere toplam 19 hapishane ziyaret edildi.
Son dokuz ayda söz konusu hapishanelerden rapora yansıyan ihlaller şu başlıklar altında toplandı:
Türkiye’deki toplam Ceza İnfaz Kurumu (CİK) sayısının türlerine göre dağılımı, Ceza ve Tevkifleri Genel Müdürlüğü’nün sitesinden alınan bilgilerle, aşağıdaki daire grafiğinde gösterilmiştir:
Raporda hapishanelerin maddi koşullarına ilişkin "Isıtma, soğutma ve aydınlatma", "Hijyen", "Tuvalet, banyo", "Yatak, yastık" ve "Yemek" başlıkları altında şu tespitler yer aldı:
Raporda, son dokuz ayda en az 22 mahpusun hayatını kaybettiği belirtilerek, hapishanelerde yaşam hakkı ihlaline ilişkin değerlendirme yapıldı:
"Yaşam hakkı ihlali, sağlık hakkı ihlali ve işkence ve kötü muamele ile yakından ilişkili olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim ölüm nedenleri arasında hastalıklara paralel olarak intihar ve şüpheli ölüm olayları dikkat çekmektedir. Yaşam hakkına yönelik ölümle sonuçlanan ihlaller dışında, intihar girişimi, intihara zorlama, ölüm tehdidi ve can güvenliğine yönelik saldırılar da devam etmiştir."
Raporda beş farklı cezaevinde yapılan görüşmelerde; kelepçeli muayene, hastane veya revire sevk işlemlerinin yapılmaması veya geciktirilmesi, ilaçların geç verilmesi, hayati önem arz eden durumlarda tam teşekküllü hastanelere sevklerin geciktirilmesi, sağlık personellerin yetersizliği ve sık değişmesi, hastane sevklerinin dar, tek kişinin sığabileceği büyüklükteki ring araçlarıyla yapılması gibi şikâyetler dikkat çekti.
Raporun “Kötü muamele, işkence” başlığında, dört farklı cezaevinden; ölüm tehdidi, sevk sonrası hücrede tutulma, görüşe giden ailelerin çıplak aramaya maruz kalması, yeni tutuklanan mahpuslara çıplak aramaların yapılması, buna itiraz edenlere hücre cezası verilmesi, 16 kişilik koğuşa 30 kişinin konulması gibi şikâyetler yer aldı.
Elazığ T Tipi Hapishanesi'nde A.D. isimli mahpusun, her gün iki kez sayım yapıldığı ve her sayımda haklarında tutanak tutulduğu, bu tutanaklarla da “iyi hal” dışında değerlendirilme yapılarak ceza disiplin cezası verildiği yönündeki ifadesi yer aldı.
Raporda, Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nde ise mahpusların defterlerine el konulduğu ve defterde yazılanlar gerekçe gösterilip disiplin cezaları verildiği belirtilerek, "Görüşler erken bitiriliyor, buna itiraz eden mahpuslara disiplin cezaları veriliyor. Ziyaretçilere tamamen keyfi gerekçelerle görüş yasağı veriliyor, ziyaretçilere görüş sırasında zorluk çıkarılıyor, karşı çıkanlara da görüş yasağı getiriliyor" denildi.
Son birkaç yıldır mahpusların şartlı tahliyelerinin hapishanelerin İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla engellenmesi, raporda dikkat çeken en önemli hususlardan biri olarak göze çarptı.
Hukukçular, İdare ve Gözlem Kurullarının kendilerini mahkemelerin yerine koyarak karar verdiğini belirtti. Raporda Diyarbakır ve Elazığ’daki farklı cezaevlerinde bulunan en az 12 mahpusun şartlı tahliye hakkının engellendiği bilgisi yer aldı.
Raporda,15 Mart 2023 tarihinde Elazığ Kapalı Kadın Hapishanesi’nde avukatların görüştüğü L.G.’nin anlatımlarına da yer verildi:
“En büyük sorun kuruldur. Cezaevi gözlem kurulu, HDP ve PKK’ye yönelik soruları burada soruyor. Kurul bir mahkemeymiş gibi ikinci bir hüküm kuruyor. İdari ve gözlem kurulu bağımsız koğuşa çıkmayı dayatıyor. Çıkmadığımız takdirde tahliyeler tekrar erteleniyor. Cezaevinden çıkınca “HDP veya PKK’ye girecek misiniz?” veya “HDP’den aday olacak mısınız?” tarzında sorular kurul tarafından soruluyor.”
Raporda ayrıca “Sosyal Faaliyetler, Eğitim ve Kurslar”, “Adalete Erişim Hakkı İhlalleri”, “İnfazda Eşitlik İlkesi İhlalleri”, “İletişim ve Haberleşme Hakkı İhlalleri, Özel ve Aile Hayatının Gizliliği, Tecrit”, “Doğal Afet Döneminde Yaşanan İhlaller” ve “Açlık Grevleri” başlıkları altında hak ihlallerine de yer verildi.
“Doğal Afet Döneminde Yaşanan İhlaller” başlığında, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ilk günü mahpuslara 30 dakikalık ek telefonla görüşme hakkının, telefon kartı ücretini ödemek suretiyle kullanılabilmesi ve hastane sevklerinden sonra yaşadıkları karantina süreçlerine ilişkin şikayetler dikkat çekti.
Raporda, İmralı Ada Hapishanesi'nde bulunan mahpuslar Abdullah Öcalan, Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar'ın avukatlarının ve ailelerinin tüm başvurularına rağmen 4 yıl 8 ay 16 gündür aile görüşü, 4 yıl 3 ay 12 gündür avukat görüşü, 2 yıl 7 ay 25 gündür de mutlak iletişimsizlik hali devam ettiği belirterek şöyle denildi:
"Önemle belirtmek gerekir ki avukat görüş yasağını gerektiren 5275 Sayılı Kanun’da hiçbir düzenleme yoktur. Birleşmiş Milletler Prensipler Bütünü’nün 18. maddesine göre, tutulan veya hapsedilen bir kimse avukatı ile iletişim kurma ve avukatına danışma hakkına sahiptir. Aynı maddede tutuklu ve hükümlülerin avukatı ile görüşmesi hususunda yeterli zaman ve kolaylığın sağlanması gerektiği de vurgulanmıştır."
Raporda 'Sonuç, Değerlendirme ve Öneriler' kısmında, “Bu rapor dönemindeki tespitlerimiz, hapishanelerde ciddi sorunların yaşanmakta olduğunu ve ne yazık ki sorunlara halen çözüm üretilmediğini göstermektedir” denilerek şu tespit ve önerilere yer verildi:
(BA/VC)