Birleşmiş Milletler (BM) 2007 Türkiye Ulusal Gençlik Raporu'yla ilgili ön bulgular açıklandı. Büyük bir kısmı gençler tarafından hazırlanan raporun tamamı 2008'in mart ayında açıklanacak.
Aşağıda yer alan bilgilerin yalnızca ön bulgulara dayandığını vurgulamak gerekiyor. Çalışmalar sürdüğü için istatistiklerin, bulguların ve sonuçların değişme olasılığı var.
2-4 Kasım 2007'de Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Araştırma Birimi ortaklığında yürütülen Gençlik ve Sosyal Haklar Projesi kapsamında gerçekleştirilen "Üniversite Gençliği ve Sosyal Haklar Konferansı"nda raporla ilgili çıkan ilk sonuçlar şöyle:
Raporda en çok vurgulanan Türkiye'de gençlik alanına yönelik yeni bir vizyonun gerekliliği. Özellikle Araştırma-Geliştirme (AR-GE) çalışmalarının artırılması gerekiyor. Bugün ülkemizde AR-GE'de çalışan nüfus binde 3 oranında. 1980'lerde Avrupa Birliği'nin (AB) en fakir ülkesi olan İrlanda AR-GE sayesinde iki milyon kişiyi istihdam etti.
BM Kalkınma Programı 1990'dan bu yana küresel ve ulusal düzeyde olmak üzere iki farklı rapor hazırlıyor. Bunlardan küresel düzeydeki rapor yılda bir, ulusal düzeydeki rapor ise 2-3 yılda bir yayınlanıyor. Bu raporlardan küresel düzeyde hazırlananı her yıl tüm BM üye ülkelerinin insani gelişme endeksini ortaya çıkarıyor. Ulusal olanı ise her dönemde bir BM üyesi ülke hakkında tematik bir alanda hazırlanıyor.
2. Dünya Savaşı'ndan sonra Dünya Bankası; insani kalkınmada hep Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) göstergelerini referans aldı. Oysa zamanla anlaşıldı ki insani gelişme sadece bundan ibaret değildi. Özellikle 1980'lerden sonra insani gelişme kavramı ciddi biçimde sorgulanır hale geldi. İnsanı merkeze almaya başlayan kavram; insanın yapabilirliğini artırmaya yönelik bir süreç olarak algılanmaya başladı.
Eskiden hem küresel, hem de ulusal insani gelişme raporları ilgili tematik alanda uzmanlaşmış akademisyenlere hazırlatılırdı. Bu raporlar her ne kadar teorik çerçeve, tutarlılık ve bilimsellik anlamında çok güçlü bir yapıya sahip olsa da; özellikle hedef olarak aldığı konunun etkilenenlerini doğrudan muhatap almadığı için soyut ve ayakları yere basmayan bir bağlama tekabül ediyordu.
1990'lardan sonra özellikle ulusal insani gelişme raporları farklı bir yöntemle yazılmaya başlandı ve bu süreçten daha verimler sonuçlar alındığı gözlemlendi. Bu yöntem ilk defa Hırvatistan'da gençlik üzerine yazılacak olan ulusal raporun gençlere yazdırılması ve akabinde raporun karar vericiler üzerinde ciddi sonuçlar yaratması ile olumlu tepki aldı. Daha sonra da birçok ülkede yaygınlaşmaya başladı.
BM, 2007 Ulusal İnsani Gelişme Raporu'nu Türkiye'de gençlik alanına yönelik yapmaya karar verdiğinde, yukarıdaki yeni yöntemi uygulamaya karar verdi. Rapor içeriğinin neredeyse tamamı gençler tarafından yazıldı. Raporda yaklaşık üç bin gence anket uygulandı. Araştırmada gençlere eğitim, sağlık ve işsizlik üzerine çeşitli sorular soruldu.
Gençlerin siyasal hayata katılımı araştırıldı. Odak Grup çalışmaları ile gençlerin fikirleri alındı. Gençlik üzerine büyük bir literatür taraması yapıldı. Raporun temel amacı, gençlik alanına yönelik sorunları gündeme getirerek karar vericiler üzerinde etkili olmak ve ülkede ihtiyaç temelli bir gençlik politikasını faaliyete geçirmek. (AÇ/GG)