Bir Garip Gazetecilik Davası Daha: Ne Örgütü Vereyim Abime?

Gazeteciler Tunca Öğreten ve Ömer Çelik ile BirGün gazetesi muhasebe sorumlusu Mahir Kanaat, Ocak ayından bu yana tutuklu. Gözaltına alınıp tutuklanmalarının üzerinden 187 gün geçtikten sonra hazırlanan iddianame sayesinde, Redhack adlı grup tarafından sızdırılan, dolayısıyla dünya çapında herkesin erişebildiği Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait e-postaları haberleştirdikleri için “terörist” olduklarını öğrendik. Gazeteciler Metin Yoksu, Derya Okatan ve Eray Sargın ise aynı dava kapsamında tutuksuz yargılanıyor. İlk duruşma, 24 Ekim’de Çağlayan Adliyesi’nde görülecek.

İddianame hepitopu sekiz sayfadan ibaret. Aslında altı sayfa demek daha doğru, çünkü ilk iki sayfada kimlik ve avukat bilgileri yer alıyor. İddianame metni, şöyle başlıyor:

“PKK/KCK, DHKP-C, MLKP, FETÖ-PDY ve DAEŞ isimli örgütlerin anayasal düzeni, devlet egemenliğini ve otoritesini ele geçirmeyi hedefleyen…”

Şimdi aslında, burada tek tek sayılan örgütlerin tamamı ile davaya konu “şüpheliler” arasında doğrudan bir bağlantı kurulmamış ancak görünen o ki savcılık bizleri bilgilendirme ihtiyacı hissetmiş. İlk üç paragraf, söz konusu örgütleri ve faaliyetlerini kısaca anlatıyor.

Sonrasında, “Çakı” mahlaslı bir gizli tanıktan söz ediliyor. Bu kişiye göre, ortada bir proje ve yürütülen bir algı operasyonu var. Geri kalan beş sayfa ise bu iddiaları desteklemek için büyük harflerle doldurulmuş paragraflar… Şaka değil, şüpheli gazetecilerin “terörist” olduklarına dair en önemli delil, iddianameye büyük harflerle konu olan tweetler. Ki onların da e-maillerin haberleştirilmesi ile ilgisi yok!

Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran Prof. Dr. Yaman Akdeniz, başvuru metninde nelere yer verdiklerini şöyle anlatıyor:

“Tunca'nın herhangi bir suç işlediği için değil, muhalif bir gazeteci olması ve bu kimliği sebebiyle bazı haber kaynaklarının kendisi ile iletişime geçmesi sebebiyle tutuklandığını, bu uygulamanın da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. madde içtihadını açıkça ihlal eder nitelikte olduğunu iddia ettik. Asıl amacın benzer şekilde farklı görüşteki insanların susturulması, olası yeni muhaliflerin de bu şekilde caydırılmasıdır dedik.”

Akdeniz’in bahsettiği gibi, dosya kapsamında oldukça önemli bir delil atlanmamış bu arada. Yargılanan gazetecilerin “sol veya muhalif gazetecilerden oluştuğu” da belirtiliyor. Bu gerçekten de mühim bir delil neticede.

Tunca ile ilgili bölümü ayrıca paylaşmak istiyorum:

“Kişisel veri niteliğinde ve duruma göre devlet sırrı niteliğinde de olabilecek bilgileri illegal bir şekilde elde ettiği, bu maillerin DHKP-C silahlı terör örgütüne müzahir hackerlar tarafından ele geçirilmiş olması, sonrasında şüpheli Tunca Öğreten’e iletilmesi, halihazırda diken.com.tr adlı haber sitesinde çalıştığı, daha öncesinde ise FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yayın organlarından olan Taraf gazetesinde de çalıştığının tespit edildiği, bu suretle de şüphelinin her iki örgüte de üye olmamakla birlikte işlemiş olduğu fiiller ile bu örgütlerin amacı ve ideolojileri doğrultusunda işlenen suça iştirak ettiği ve bu suretle de örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği…”

“Duruma göre” devlet sırrı olabilir ama çok da emin değiller galiba. Bizim Tunca’ya bak sen be! Aynı anda hem FETÖ hem DHKP-C, üstelik örgüte üye değil ama üyeymiş gibi… Allah’ın hakkı da üç son tahlilde, kim bilir hangi örgüt eklenecek bunların üstüne? Tunca, canım, ne örgütü vereyim abime?

Prof. Akdeniz, Öğreten ve Kanaat için yaptıkları AİHM başvurularında uzun gözaltı süreleri ve keyfi tutuklamalardan da bahsettiklerini, bu durumun özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal ettiğini ve tüm bunları iddia ederken de soruşturma dosyasında tutukluluk için kuvvetli şüphe oluşturacak hiçbir delil olmadığını belirttiklerini söylüyor. Ve bir şey daha:

“Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandıkları için ifade ve basın özgürlüğünün de ihlal edildiğini iddia ettik.”

24 Ekim Salı günü Çağlayan Adliyesi’nde bir kez daha gazetecilik yargılanacak. Bizler orada, arkadaşlarımızın ve ailelerinin yanında olacağız. Müsait olursanız, sizi de bekleriz. (BK/HK)