Hürriyet gazetesinin bugünkü manşeti "Özel Kaydı Kim Silecek". Haber, Enis Berberoğlu'nun Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fatih Şimşek'le yaptığı görüşmeye dayanıyor.
Görüşme ve haber, hukuka aykırı dinlemeler konusundaki kuşkularımızı ve paranoyalarımızı giderecek bir durumun olmadığını gösteriyor.
Hukuku ve insan haklarını kendisi için bir zül kabul eden devletimiz, hemen herkesi istediği zaman ve istediği süre boyunca dinlemeye, dinleme kayıtlarını sonsuza kadar saklama hakkını kendisine verecek yasal düzenlemeleri yapmış bulunmakta.
Türkiye hukukunda dinlemenin başlıca yasal dayanakları şunlardır:
Bütün bu düzenlemelerin temel ortak özelliği, tüm iletişim dinlemelerinin kim tarafından verilirse verilsin hakim kararına bağlanması zorunluluğu, bir istisna dışında dinlemelerin süreyle sınırlanması ve sonuçta suçla ilgisi yoksa (istihbarat dinlemeleri hariç) dinleme kayıtlarının imha edilmesi gereğidir.
İzmir'de görev yapan bir Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'nın kendisi hakkındaki dinleme kararını yine kendisinin imzaladığı bilinmektedir. Bu durumda hakim denetimin temel hakların korunmasına nasıl işlevsiz bir yol olduğu görülmektedir. Hakimler, polis ya da savcıdan gelen hemen hiçbir istemi geri çevirmemekte, her gelen talebe devletin ali çıkarları gereği izin vermektedirler.
İletişim özgürlüğünün garanti gibi görünen ikinci kıstası, süreyle sınırlı olmasıdır. CMK'ye göre dinleme ancak üç ay süre ile verilebilir ve bu süre en çok üç ay daha uzatılarak 6 ayı; PVSK'ye, Jandarma Kanunu ve MİT kanununa göre süre en çok üç aya verilebilir ve bu süre üç aydan üç kere daya uzatılarak 1 yılı bulur.
Ancak, casusluk faaliyetleriyle terör örgütlerinin faaliyeti çerçevesinde işlendiği iddia edilen suç varsa süre sonsuz kez uzatılarak bir kişi sonsuza kadar dinlenebilir. Kimin hangi suçun şüphelisi olduğunun belirlenmesi ve denetimi tamamen kolluk ve istihbaratın takdirinde göründüğünden, hemen herkesin kendisini terör suçu şüphelisi olarak bulması ve sonsuza kadar dinlenmesi mümkündür.
Tüm düzenlemelere göre, suçla ilgisi olmayan kayıtların dinleme kararı sona erdikten sonraki 10 gün içerisinde imha edilmesi zorunludur. Yine CMK'ye ve yönetmeliğe göre, imhadan sonra dinleme ve imhanın ilgili kişiye bildirilmesi de zorunludur. Ancak, bugüne kadar dinlenen kişilere "biz seni şüpheli olarak dinledik, bir bulgu elde edemedik ve dinleme kayıtlarını imha ettik" diye bir bildirimin yapıldığı görülmüş şey değildir.
Hürriyet'in haberine dönersek: TİB Başkanı'nın dinlemeler konusunda kendi yetkileri olmadığına dair açıklamaları doğru olmakla birlikte, dinleme kayıtlarının ilgili memurlara aktarımı ve imhası süreciyle ilgili açıklamaları görev ihmalinin itirafı niteliğindedir.
TİB Başkanı, dinleme kayıtlarının veritabanından görevlendirilmiş kişilerce elektronik olarak aktarıldığını söylemektedir. Bu durumda, kodu ya da şifreyi bilen herkesin bu kayıtlara erişme olanağı olduğunu ve birden fazla kaydın tutulduğunu göstermektedir. Öncelikle kayıtların veri tabanından elektronik olarak aktarılması uygulamasına son verilmesi, kimlik ve görevlendirme tespiti yapılarak kayıtların tutanak ile doğrudan görevliye teslimi gerekir.
TİB Başkanı'nın açıklamasına göre kayıtlar dinleme kararı sona erdikten sonraki 10 gün içerisinde imha edilmektedir. Ancak, bu kayıtların TİB'deki kayıtlar mı yoksa veri tabanından doğrudan alınan kayıtlar mı olduğu net bir şekilde belirlenmiş değildir. Bu açıklamaya göre, TİB kayıtları imha edilse bile sistemden aktarılan ve pekala çoğaltılabilecek diğer kayıtların saklanabileceği açıktır.
Yine TİB Başkanı'nın açıklamasına göre, tutulan kayıtlar dinleme sona erdikten sonra 10 gün daha sistemde tutulmaktadır. Oysa, hakim kararı alınmayan hallerde dinlemenin derhal sonlandırılması ve kayıtlarında derhal imhası gerekmektedir. Hakim kararı olmaksızın savcı ya da emniyet, jandarma ya da mit tarafından hakim onayı getirmek üzere verilen dinleme kararlarının 10 gün daha sistemde tutulmasının bir dayanağı yoktur.
Yukarıda yazılanları okuduysanız, bir anafikir olmadığını, nereye dayanılacağının bilinmediğini, yazanın da kafasının karışık olduğunu, meseleyi anlayıp anlamlandıramadığını görmüş olmalısınız. Evet, kendime bir şey söyleyemediğim için size de bir şey söyleyemiyorum. Tıpkı telefonda muhataplarıma söylediğim gibi, devletimiz dinliyor. Size de söyleyebileceğim şey, devletimiz niyeti bozmuşsa dinler, aman konuşmayın. (AK/TK)
* Ali Koç, avukat.