"Doğayı koruma alanlarının çoğu vahşi yaşama fayda sağlamıyor"
*Fotoğraf: AA
Nature bilim dergisinde doğal yaşamı koruma alanlarının etkinliğini inceleyen bir araştırma yayımlandı.
Araştırma, doğal yaşamı koruma alanların çoğunun vahşi hayatı desteklemeye bir katkısı olmadığını ortaya koydu.
BBC'nin haberine göre; araştırmada 68 ülkede koruma altındaki 1.500 sulak alanı incelendi. İncelemeler, korunan alanların başarısının ülkeden ülkeye ve alanların nasıl yönetildiklerine göre değiştiğini ortaya koydu.
Korunan ve korunmayan alanları karşılaştıran araştırmacılar, kuş popülasyonlarının zamanla nasıl değiştiğine baktı. Korunan alanların içindeki ve dışındaki aynı tür kuşların artma/azalma eğilimindeki farklıklar incelendi.
Bu doğal alanların koruma altına alınmasından önce ve sonra vahşi yaşam verilerinin nasıl değiştiği de araştırıldı.
"Sonuçlar hayal kırıklığı yaratıyor"
BBC'ye konuşan araştırmanın yazarlarından ve Exeter Üniversitesi Ekoloji ve Doğayı Koruma Merkezi'nden Dr. Hannah Wauchope, şöyle dedi: "Bölgenin etrafına bir çizgi çizip 'Buraya arabanızı park edemezsiniz' demek yeterli değil.
"Baktığımız bölgelerin çoğunda vahşi yaşam popülasyonu ya sabitti ya da artma eğilimi gösteriyordu ancak bu korunan alanlar, koruma altında olmayan alanlardan daha fazlasını yapamıyordu.
"Sonuçlar hayal kırıklığı yaratıyor ama şaşırtmıyor. Ne kadar doğal alanın korunduğuna dair tartışmalar yürütenler ile bu alanların herhangi bir olumlu katkısı olup olmadığını tartışan insanlar arasında bir kopukluk var gibi."
BM: Bir milyon bitki ve hayvan tükeniyor
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre dünyada bir milyona yakın hayvan ve bitkinin nesli tükenme tehlikesi altında.
Dünya liderleri önümüzdeki ay Çin'de düzenlenecek zirvede önümüzdeki on yıl için küresel doğal yaşamı koruma çabalarını masaya yatıracak.
Birçok ülke, 2030 yılına kadar Dünya yüzeyinin yüzde 30'unun koruma altına alınması yönündeki hedefe bağlı kalacağını söylüyor.
Ancak bilim insanlarına göre bu hedef, biyolojik çeşitliliği korumak için yeterli değil.
Bu alanların sayısı değil niteliği hakkında hedefler belirlenmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. (RT)