Fotoğraf: AA
Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) deprem bölgesinden gelen şiddet ve işkence iddialarıyla ilgili ortak açıklama yaptı.
Hak örgütleri, işkencenin evrensel insan hakları hukukuna göre istisnasız bir yasak olduğunu hatırlattı: “Ağır bir insanlık dramı yaşadığımız şu günlerde insanlık suçunu normalleştirmeyi ve acıyı araçsallaştırarak acı çektirmeyi deprem siyaseti haline getirmenin kendisi, bizzat insanlığa ve topluma karşı suç niteliğindedir.”
Yetkililerin işkenceyi derhal kamuoyu önünde net ve kesin bir kınamasını ve işkence iddialarıyla ilgili etkin ve tarafsız bir soruşturma başlatmasını talep ettiler.
Açıklama şöyle:
“Maalesef son birkaç gündür deprem bölgesinden dehşet verici insan hakları ihlalleri haberleri gelmeye başladı. Özellikle de sosyal medyada paylaşılan, teyit edilmeye muhtaç birtakım şiddet ve işkence görüntülerini dehşet içinde izliyoruz. Bilhassa siyasal otoritenin OHAL ilanını “fitne fesat grupları”na ve “yağmacılar”a engel olma gerekçesiyle savunan ifadelerinden sonra bu tür ihlal iddia ve haberlerinde görülen artış, oldukça düşündürücüdür.
Her toplumda böylesi büyük kaosa yol açan olağanüstü durumlarda, koşullardan yararlanarak çıkar sağlamaya çalışan kötü niyetli kişi ve gruplar var olabilir. Elbette bunlarla mücadele edilmeli, verdikleri zararı en aza indirmeye yönelik tedbirler alınmalıdır. Ancak tedbirler alınırken yukarıda da belirttiğimiz gibi herkesin kılavuzu insan hakları ilke ve değerleri olmalıdır.
Ne var ki, geliştirilen güvenlik tedbirlerinin ve özensiz suçlama dilinin hızla ayrımcılığa, nefret söylemine işkence ve diğer kötü muameleye varan şiddete dönüştüğünü endişe ile izliyoruz.
Tüm gösterişli ve iddialı söylemlere karşın kamusal gücün yetersiz kalması nedeniyle destek ve yardım çalışmalarının gecikmesi, bunun da can kaybını arttırması sonucu toplumda oluşan haklı öfkenin yanlış hedeflere yöneltilerek, bizzat deprem mağduru sığınmacı ve mültecilere yönelik nefret suçlarının işlenmesi, somut kanıta ve bilgiye dayanmadan birtakım insanların yağmacı ilan edilmesi, hukukun işletilmeyip, işkence ve diğer kötü muamele boyutunda şiddete başvurulması hiçbir şekilde kabul edilemez.
İşkence sonucu ölüm iddiasının derhal etkin bir şekilde soruşturulması ve sorumluların yargı önüne çıkarılması konusunda süreci yakından takip edeceğiz.
Ne ile suçlanırsa suçlansın, hiç kimseye işkence yapılamaz, kötü muamelede bulunulamaz. Bu, Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası sözleşme ve belgelerde mutlak olarak yasaklanmıştır.”
Hak örgütleri taleplerini şöyle sıraladı:
(AS)