Ya Harry Potter serisinin ana karakteri, onun en yakın arkadaşı, zeki cadı Hermoine Granger olsaydı?
Bu soruyla yola çıkan BuzzFeed ekibi, BM Küresel İyi Niyet Elçisi seçilen ve cinsiyet eşitliği alanında çalışan İngiltereli aktris Emma Watson'ın canlandırdığı Hermoine Granger'ın Patriyarka'yla mücadelesini fotoromanlaştırdı.
Kısaltılmış ve Türkçeleştirilmiş haliyle: Hermoine Granger ve Kahrolası Patriyarka!
Aslında bunu pek fazla (asla) dile getiremiyorlardı, ama yine de kıvanç duyuyorlardı
Ailesine isyan etmek için değil, sevgisinden.
İyice emin olmak için onları Avustralya'ya, hiçbir tehlikenin yaşanmadığı ülkeye gönderdi.
Patriyarka'nın ilk hatası kadınların daha az olduğunu var saymaktı. İkincisi ise Hermoine'ye bulaşmak.
Tema müziği Taylor Swift'ten çünkü... Neden olmasın!
"Merhaba, ben Hermoine Granger. Bu koltuk boş mu?"
"Üzgünüm, bu kompartıman sadece oğlanlar için."
"Ve sadece oğlanlar için olduğunu söyledi. Sağır mısın, nesin?"
"Ve nereye istersem oraya otururum."
"Kitapları çooook seviyorum!"
"Pekala tatlım, asamı görmek ister misin?"
Profesör Snape, sınıfta onu tümüyle görmezden geliyor, oğlanları kayırıyordu.
Bu yüzden Snape'i ateşe verdi.
"Çok hiddetli ve bağımsızsın ve bu bizi korkutuyor. Ayrıca o elemanı ateşe verdin. Lütfen çetemize katılır mısın?"
"Hah hayt! Mükemmelim!"
Hermoine olmasaydı "Sağ Kalan Çocuk" buz gibi ölü olurdu.
Her ne kadar kızların sınıfta daha az söz aldığını söyleseler de Hermoine'nin zerre umrunda değildi.
Hogwarts'ta öğrencileri taşlaştıran şeyin ne olduğunu keşfetmek için hayatını riske atsa da, diğerlerinin, Hermoine'nin cevabı elinde tuttuğunu anlamaları asırlar aldı.
Hermoine yine de onlar adına mutlu oldu. Çünkü arkadaştılar ve cesaret göstermişlerdi. Sonuçta arkadaşlık ve cesaret, kitaplar ve zekadan daha önemliydi, değil mi?
Mankafa olduğundan değil. Sadece hiç çabalaması gerekmiyordu.Çoğu zaman inanılmaz bir ayrıcalığın sırtındaymış gibi görünüyordu. Kelimenin tam anlamıyla...
"Söyleyin bana, Bayan Granger. Kendinize hakim olmaktan aciz misiniz, yoksa katlanılmaz bir ukala olmaktan gurur mu duyuyorsunuz?"
"Seni yeniden ateşe vermekten gurur duyarım. Buna ne dersin, ha?"
Diğerlerinin iki katı olan derslerine girmek için kullandığı Zaman Döndürücü kolyesini Harry'nin vaftiz babasını kurtarmak için de kullandı, onu kaybetmek pahasına olsa bile. Eğitimine mal olan fedakarlığını anlaşılmasını isterdi. Ama anlamadıklarını biliyordu. Çünkü, bilirsiniz... Erkekler.
Çünkü Üç Büyücü Turnuvası başlamıştı. Beraberinde Bulgar yakışıklı Viktor Krum'la. Oğlanlarla geçen yıllardan sonra, sonunda gerçek bir erkek...
"Ben süper, harika, muhteşemim! Tabii ki bir kavalyem var!"
Pek de etik sahibi olmayan, Patriyarka'nın borazanı halindeki Gelecek Postası "Hermoine ne kadar büyümüş" diye yazdı.
"Ne hadle, Ron! Ne hadle? Viktor ya da senin için giyinmedim. Kendim için giyindim. Anlamıyor musun? Sadece kendim için. Ve sen bunu berbat ettin!" Hermoine o anda büyücüler dünyasında sadece bir cadı olduğunun farkına var.
"Özür diledi ya Hermoine. Ron Draco gibi değil, iyi biri."
"Sorun da bu Harry. Söylediklerinin yanlış olduğunu düşünmüyordu. Bu sadece Ron ya da Draco meselesi değil. Tüm büyücüler böyle"
"Bütün cadılar böyle mi hissediyor? Dediklerin doğruysa tüm cadılar, kendilerini büyücüler yüzünden tehdit altında hissediyorlar. Buna inanamıyorum" dedi Harry.
Eğer en makul, en yakın arkadaşı Harry'nin anlamasını sağlayamıyorsa, kime anlatabilirdi ki... Hiç uğraşmasa yeriydi.
"Sürpriz!"
"Henüz tüm cadıları baskı altına alamadık Lordum. Ama yakında, çok yakında"
"İnanamıyorum gerçek' Patriyarka gerçek!" Ve Hermoine'den özür diledi. "Haklıydın. Özür dilerim. Tüm cadılardan özür dilerim."
"Büyücülerin cadılarla böyle konuşmasının normal karşılandığı bir kültürde büyümüşsen başka ne beklenir ki. Ama bir daha böyle konuşursan façanı çizerim."
Bazı cadılar sadece dünyanın yanmasını izlemek isterler
"Patriyarka'yla savaşmak için kendi kendimizi eğitmemiz gerekiyor. Kim benimle?"
Anlaşıldı ki Ron'un kızkardeşi Ginny de en az Hermoine kadar belalıydı. Hermoine kendine yeten bağımsız başka bir cadının daha etrafta olmasından oldukça hoşnuttu.
"Siz başlamadan, Bayan Granger... Bunun cinsiyetçilikle bir alakası yok. Bu bir sihir eğitimi etiği meselesi."
"O kaltağı öldürelim!". Hermoine Harry'i aksine ikna etse de Harry bu sefer Sihir Bakanlığı'na gidip Sirius'u kurtarmakta ısrar etti. "Peki ya tuzaksa?" diye sordu Hermoine.
Lestrange, Hermoine'nin en nefret ettiği türden cadıydı. Sırf kendi kişisel çıkarları için Patriyarka'yı savunuyordu.
Düşüncesizce hareket eden ve kimseyi dinlemeyen Harry yüzünden Sirius ölmüştü.
"En azından hala bir grubumuz var" diye düşündü Hermoine, "O da olmayabilirdi." Alternatif bir evrende öğrencilerin Patriyarka'yı dert etmediği bir Hogwarts'ı hayal etti.
Ron, çok yetenekli olmasa da arkadaşlarına çok bağlıydı. Hayatta birilerinden ekstra yardım almayan tiplerdendi.
Hermoine, Harry'i kitapla ilgili uyardı. Ama dinledi mi? Hayır... Gitti Draco'yu yaraladı.
"Neden tüm haklar cadıların olsun! Asıl yargılananlar büyücüler! Erkek düşmanlığı! Bunun adı Misandri!"
Sonra da Dumbledore'u öldürdü.
Hermoine çok endişeliydi. O bir düşünürdü, savaşçı değil. Ne yapacaklardı?
Üç beş ay ormanda gezindikten sonra Hogwarts'a gidip herkesi kurtarmak.
"Üzgünüm ama anlamıyorum. Büyücü ve cadılar zaten eşitler. 1950'lerde falan değiliz. Artık kimse cadıları yakmıyor. Sizin derdiniz büyücüleri hakimiyetiniz altına almak değil mi! Tüm gücü kendiniz için istiyorsunuz!"
"Daha fazla güç için değil Ron! Eşit olmak için. Büyücüler ve cadılar aynı hak ve fırsatlara sahip değiller. Neden anlamak istemiyorsun?"
"Sonunda anladım. Bazı cadılar değil, tüm cadılar bu cinsiyetçilikle karşı karşıya. Bir kere fark ettikten sonra her yerde görmeye başlıyorsun. Sanki patriyarkal bir sidtopya gibi. Her yer cinsiyetçilik ve ağaçlar..."
"Demek şimdi anladın. Benim sana söylediklerim yeterli değil miydi!"
Tabi bu arada Harry ve Ron'un hayatını en az üç defa daha kurtardı ama kim sayıyor ki!
"Hep bu büyüyü denemek istemiştim, tabii bir de Patriyarka'dan kurtulmayı."
Tabii bu öpücüğün evlenip çoluk çocuğa karışacakları anlamna gelmediğini Ron'a anlatacak vakti yoktu. Bazen bir öpücük sadece bir öpücüktür.
"Misandri mi!" dedi Hermoine, "Bu bir sözcük bile değil."
Draco'yu ateşe vererek.
"Sana acıyorum" dedi Hermoine. "Sen cadılardan değil, asıl kendinden nefret ediyorsun."
Bu çocuğun çok ciddi kıyağı vardı, bu kesin. Ölüm bile ona ayrıcalık tanımıştı.
Voldemort'un gücünün kaynağı olan yılanı Nagini'nin peşine düştü. Ron'u yem olarak kullanıp Nagini'yi köşeye sıkıştırdı.
Neville mükemmel zamanlamayla Nagini'nin kafasını kesti ve Voldemort yenildi.
"Ne yazık ki hayır" dedi Hermoine. "Cinsiyetçiliğin tüm formlarıyla, hiç durmadan mücadele etmeliyiz. Hadi yapacak daha çok işimiz var."
İşte aynen böyle.
Bu fotoromanı BuzzFeed'deki Danial Dalton'un şu makalesinden kısaltarak Türkçeleştirdik. (EA)