Bahadır Özgür: Araştırmacı gazetecilik, politik bir bakış gerektirir
Atölye BİA’nın tematik webinar serisinin üçüncüsü olan Araştırmacı Gazetecilik, 26 Ekim Çarşamba günü (dün) yapıldı. 19.00-21.00 saatleri arasında düzenlenen webinarın konuğu gazeteci Bahadır Özgür, kolaylaştırıcısı ise gazeteci İrfan Aktan idi.
*Bu haber, Atölye BİA İletişim Platformu atolyebia.org'da yayınlandı.
Atölye BİA'nın düzenlediği tematik webinar serisinin üçüncü başlığı olan “Araştırmacı Gazetecilik”, araştırma haberler alanında çalışan gazeteci Bahadır Özgür’ün konukluğunda ve gazeteci İrfan Aktan'ın kolaylaştırıcılığında 26 Ekim Çarşamba günü (dün) yapıldı.
Atölye BİA'nın her Çarşamba günü gazeteci İrfan Aktan kolaylaştırıcılığında gerçekleştirdiği tematik webinar serisi, 2 Kasım Çarşamba günü sona erecek. Çiğdem Toker’in konukluğunda yapılacak dördüncü webinarın başlığı ise "Ekonomi Haberciliği".
Webinar, gazetecilere, medya çalışanlarına, işsiz bırakılmış gazetecilere, iletişim fakülteleri öğrencilerine, hak örgütlerine ve ilgilenen herkese açık. Zoom'dan yapılacak olan atölye, ayrıca YouTube kanalından da yayınlanacak.
Gazeteci Bahadır Özgür’ün konuk, gazeteci İrfan Aktan'ın ise kolaylaştırıcı olduğu ve 19.00-20.30 saatleri arasında gerçekleşen webinarda; araştırmacı gazeteciliğin ne olduğu, neleri kapsadığı, Türkiye’de nasıl yapıldığı ve nasıl yapılması gerektiği, araştırmacı gazeteciliğin neden gerekli olduğu konuşuldu.
Bağlamın önemi
Özgür, zor koşullar altında nasıl araştırmacı gazetecilik yapmaya çalıştığını anlatarak başladı. Özgür’ün anlatımlarından öne çıkan bazı noktalar şöyle:
"Araştırmacı gazetecilik, eskiden enformasyona zor ulaşıldığı günlerde, olayların arkasındaki bağlamı, görünenle görünmeyen arasındaki ilişkiyi bir çerçeveye oturtma haliydi. Ben daha çok araştırmacı gazeteciliğin belli bir alanında çalışıyorum diyebilirim.
"Uğur Mumcu’nun Papa-Mafya-Ağca kitabı benim için araştırmacı gazeteciliğin bir 'metadolojisidir'. Araştırmacı gazetecilik, bir olayı bir bağlama oturtmaktır ve politik bir bakış gerektiriyor. Bu kitapta da bunun nasıl sunulduğunu görüyoruz. Bir olay bir bağlama oturtulmazsa, araştırmacı gazeteciliğin 'araştırma' kısmı eksik kalır, dolayısıyla sadece flaş haberciliğe dönüşür.
"Araştırmacı gazeteciliği kategorilere ayırabiliriz. Birincisi, gerçekten devletin ve kurumların gizli bilgilerine ulaşabilen, bu bilgileri araştırarak topluma gözünün önündeki bir olayın başka yönlerini ortaya koymak. İkincisi, aslında herkesin gözünün önünde olan bir olayı farklı bağlamlarından ortaya koymak.
Görünenden yola çıkarak görünmeyeni tarif etmek
"Bir diğeri de, açık kaynak ve açık veriden yola çıkarak, yani görünenden yola çıkarak görünmeyenin tarifini çizmektir. Ben kendimi buraya daha yakın buluyorum. Tüm kategorilerde bir bilgi vardır ve bu bilgileri nasıl sunduğunuzla, bu bilgileri nasıl dizdiğinizle ilgili bir bakış açınız vardır.
"Gazeteciler, devlet ve devlet yöneticilerine mesafeli olursa ancak gazeteciliği başarabilirler. Politik bir bakış demek, devlete, siyasete ve kurumsal yapılara mesafeli olmaktır. Bu kurumları savunmak ya da bu kurumlara karşı olmak değil demek istediğimiz, mesafeli olmaktır. Ancak o mesafe çerçevesinde araştırmacı gazetecilik yapabilirsiniz çünkü.
"Türkiye’de gazetecilik yaparken ir pozisyon almanız gerekiyor gerçekten. Türkiye’deki gazeteciliği tarafsız ve nesnel şekilde tarif edemeyiz gibi geliyor bana. Ülkedeki koşullar, bir noktada politik bir bakış ve taraflı olmayı gerektiriyor aslında.
Açık kaynak kullanımı
"Ben açık kaynakları, verileri kullanarak bir olayın bağlamını ve oradaki ilişkileri aktarıyorum. Araştırmalarımı böyle yapıyorum, bu kendi tercihim oldu, çünkü bu tür ilişkilerin manipüle edilmeye açık olduğunu ve benim gazeteciliğimde bunu kolay kolay sezemeyeceğimi düşündüğüm için bu şekilde gazetecilik yapmayı kendim için daha faydalı buluyorum. Ve bu ilişkileri, siyasi konjoktürleriyle olan bağlamını sunmaya çalışıyorum.
"Gazetecilik, günümüzde artık bilgiyi doğru dizme sanatına dönüştü. Özellikle açık kaynak kullanarak gazetecilik yapmak isteyenler için bu söylenebilir. Önünüze düşen bir sürü bilgi içinden doğru olan bağlantıları nasıl sunacaksınız? Asıl soru budur."
Araştırmacı gazeteciliğin risklerinden ve olanaklarından da bahseden Özgür, araştırmacı gazeteciliğin etik kurallarının neler olduğu, sınırlarının belli olup olmadığı ve nasıl bir dinamiğe sahip olduğu üzerine konuştu, deneyimlerini aktardı.
Webinar, soru-cevapların ardından sona erdi.
Atölye BİA'nın düzenlediği tematik webinar serisi 2 Kasım Çarşamba günü gazeteci Çiğdem Toker'in konukluğunda "Ekonomi Haberciliği" başlığının ardından sona erecek.
Bahadır Özgür hakkında
Gazeteci. 1996 yılında Evrensel gazetesinde gazeteciliğe başladı. 2005'ten itibaren Referans ve Radikal gazetelerinde editör ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. Radikal kapandiktan sonra Hürriyet gazetesine geçti ve kısa süre sonra istifa etti. 2018 yılından beri de bağımsız gazetecilik yapıyor. 2021 yılına kadar internet gazetesi Duvar'da köşe yazdı, halen BirGün gazetesinde köşe yazarı. 1975 Kayseri doğumlu.
İrfan Aktan hakkında
Gazeteciliğe 2000'de bianet’te başladı. Sırasıyla Express, BirGün, Nokta, Yeni Aktüel, Newsweek Türkiye, Radikal ve birdirbir.org ile zete.com, Gazete Duvar web sitelerinde muhabirlik, editörlük veya yazarlık yaptı. Bir süre İMC TV Ankara Temsilciliği’ni yürüttü. "Nazê/Bir Göçüş Öyküsü" ile "Zehir ve Panzehir: Kürt Sorunu" isimli kitapların yazarı. Halen Express ve Artı Gerçek’te yazıyor.
Atölye BİA hakkında
IPS İletişim Vakfı/bianet'in Atölye BİA adıyla düzenlediği habercilik seminerleri medyanın farklı birimlerinden gazetecilere, işsiz bırakılmış gazetecilere, iletişim fakültesi öğrencilerine ve gazetecilik yapmak isteyen herkese açık.
Atölye BİA programları hak, toplumsal cinsiyet ve çocuk odaklı habercilikle barış gazeteciliği perspektifi ve tercihiyle temel gazetecilik, haber fotoğrafçılığı, yargı haberciliği, araştırmacı gazetecilik, yeni medya, görselleştirme araçları, dijital güvenlik gibi alan ve temalar üzerinden kuruluyor.
Atölye BİA ile birlikte IPS İletişim Vakfı’nın 2002-2007 aralığında düzenlediği temel gazetecilik, kadın, çocuk, insan hakları odaklı habercilik eğitimleri ve 2008-2017 arasında yapılan Okuldan Haber Odasıprogramları yıl içine yayıldı ve gazetecilere ve ilgilenen herkese açık hale geldi.
Boykotçulara "vatan haini" diyen organizatör boykota yenildi: Bütün gösteriler iptal
Boykotçulara yönelttiği galiz saldırılarla önümüzdeki aylarda İstanbul'da gerçekleştireceği bütün konserleri boykotun hedefi haline getiren DBL Entertainment patronu, "projelerin tamamından çekildim" dedi. Ama, sanatçıların çoğu konserlerini çoktan iptal etmişti.
İsveçli şarkıcı Ane Brun, "yanınızdayız, şimdi konserin zamanı değil" dedi/X, @anebrun
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması üzerine başlayan protestolar kapsamında boykot edilen firmalardan DBL Entertainment şirketinin patronu Abdülkadir Özkan, boykot çağrılarına hedef olan "projelerinin tamamından çekildiğini" duyurdu.
Ancak, Özkan açıklama yapana kadar Norveçli sanatçı Ane Brun ekimdeki konserini iptal ettiğini duyurumuştu bile. Dünyaca ünlü komedyen Trevor Noah'nın 23 Nisan'daki İstanbul gösterisi de hiçbir açıklama olmaksızın bilet satış gişelerinden kaldırıldı.
KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR
Yakın zamanda kişisel sosyal medya hesabımda yaptığım bir paylaşımın, bağlamından koparılarak farklı anlamlara çekilmesi ve kamuoyunda yarattığı hassasiyeti üzülerek takip ediyorum. Paylaşımımda, belirli bir işyerine yönelik şiddet eylemini…
Özkan, boykot edilen şirketlerden kahve zinciri "EspressoLab"a yönelik bir protesto dolayısıyla protestocuları "vatan hainliği" ile suçlayan sosyal medya paylaşımları üzerine kendisi boykot çağrılarına muhatap olmuştu. Müzikseverler haziranda gerçekleşmesi planlanan Britanyalı rock grubu Muse'un konserini boykot çağrıları yayımlarken, özgürlükçü müzik topluluğundan da konserini iptal etmesini istemeye başlamışlardı.
Özkan, salı günü yaptığı açıklamada "vatan hainliği" suçlamasını içeren paylaşımının "bağlamından koparılarak farklı anlamlara çekil[diğini]" ve "belirli bir işyerine yönelik şiddet eylemini eleştirirken, demokratik protesto hakkını kullanan gençlerin hedef alındığı gibi bir algı oluş[tuğunu]" iddia etti. "Eleştirimin hedefi, gençliğin anayasal hakkını kullandığı barışçıl protesto değil, bu hakkı provoke ederek şiddet ortamı yaratmaya çalışan radikal tutumlardır." dedi.
"Şiddet uygulayanlar" boykot yapanlar değil, boykot edilenler
Öztürk'ün "eleştiri" olarak nitelediği "vatan hainliği" ifadesine yer verdiği mesajı, boykot edilen "EspressoLab" önünde çekilmiş bir video paylaşımını alıntılıyor. Ancak paylaşılan videonun kendisi başka bir yoruma gerek bırakmayacak açıklıkla saldırganların "EspressoLab" önünde barışçı bir gösteride bulunanlara içeriden masa ve iskemleler atanlar olduğunu, protestocuların üzerlerine atılan masa ve sandalyeleri saldırganlara iade etmekten başka bir şey yapmadıklarını gösteriyor. Öztürk'ün mesajı gerçek saldırganları değil, EspressoLab'ı boykot ettikleri için saldırıya uğrayanları hedef alıyor.
Sonuçlar, Öztürk'ün yanlış değil doğru anlaşıldığını, kendisine yönelen tepkinin tek kaynağının saldırganların yanında yer alması olduğunu, konserlerinin boykotun radarına girmesinin kendisinden başka bir sorumlusu olmadığını ortaya koyuyor.
Projelerden çekilmek ne demek?
Abdülkadir Öztürk, açıklamasında 20 yıldır kazandığı başarılarının "kişisel tartışmaların gölgesinde kalmasına izin vermek istemediği" ve "yaşananların, değerli ekip arkadaşları[nı] ve yürüttü[kleri] projeleri olumsuz etkilememesi adına [...] projelerin tamamından çekildiğini" ileri sürmekle birlikte "çekilmek" fiiliyle neyin ifade edildiği belirsiz.
"Çekilenler" sanatçıların kendileri
Özkan'ın "projeleri"nden Norveçli şarkıcı Ane Brun'un İstanbul konserini iptal edeceği Türkiye'deki bağlantılarına duyurulmasının üzerinden bir gün bile geçmeden kendi sosyal medya hesabından da ilan edilmişti.
I have decided not to play in Istanbul this October. I was so looking forward to playing for you, but unfortunately, this is not the right time. I dream of playing for you as soon as possible. I stand by you. In Peace and Love❤️ pic.twitter.com/4Zi3NQkFCv
DBL Entertainment'in bir başka projesi, uluslararası ünlü komedyenTrevor Noah'nın 23 Nisan İstanbul performansı da sanatçı tarafından iptal edildi. Gösterinin iptal duyurusunun nedenlerine bilet satış sitesinde yer verilmezken Noah'nın yapacağı gösteri afişi de DBL Entertainment internet sitesinden kaldırıldı.
İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu, "'Fikir, dayanışma ve eylem' anlayışıyla hukuk yolunda, dayanışma halkaları uluslararası ölçekte de güçlenmekte," dedi.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Ö. Kaboğlu, Fransa Barolar Birliği’nin, Türkiye’de hukuk devleti ve savunma mesleğine yönelik baskılara karşı gösterdiği dayanışmayı kamuoyuyla paylaştı.
Kaboğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “fikir, dayanışma ve eylem” anlayışıyla uluslararası ölçekte büyüyen hukuk dayanışmasının önemine dikkat çekti.
Fransa Barolar Birliği üyesi baro başkanları, İstanbul Barosu’na destek amacıyla 27 Mart’ta Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği önünde bir araya geldi ve Paris Büyükelçisi Yunus Demirer’e bir protesto mektubu iletti.
Kaboğlu, Fransa Baro Başkanları Konferansı (Conference des Battoniers) için ilettiği mesajı da kamuoyuyla paylaştı.
Fransa Barolar Birliği Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları ile Özgürlükleri Komisyonu Başkanı Av. Justine Devred tarafından okunan Kaboğlu’nun mesajında şu ifadeler yer aldı:
“Değerli meslektaşlarımız, ulusal, uluslararası ve Avrupa düzeyindeki dayanışma ağlarının genişlemesi bizi hem duygulandırdı hem de cesaretlendirdi. Fransız meslektaşlarımıza, İstanbul Barosu'nu destekleyen sürekli, yaygın girişim ve eylemleri için minnettarız.”
Kaboğlu ayrıca, Av. Devred’in “Sevgili İbrahim, Cuma günü [28 Mart] herkes tarafından büyük takdir gören mesajınızı okudum. 150 baro başkanı sizi cesaretiniz ve aynı zamanda dayanışmalarını ifade etmek için uzun ve içten bir şekilde ayakta alkışladı,” mesajını paylaştı.