Maden şirketi elektrik için Kirazlıyayla'nın altını kazıyor
Bursa, Kirazlıyayla'da köylülerin direnişine rağmen maden işleme sahası inşaatına başlayan Meyra Madencilik, şimdi de köyün altını kazarak elektrik hattı geçirmek için çalışmalarına başladı. Elektrik hattı ile evler arasında 2 metre var.
Bursa’nın Yenişehir ilçesine bağlı Kirazlıyayla köyünde, halkın tepkisine rağmen maden işleme sahasının inşaatına başlayan Lübnanlı şirket Meyra Madencilik, şimdi de köyün altını kazarak elektrik hattı geçirmek için çalışmalarına başladı.
6 jandarma ekibiyle birlikte bölgeye gelen şirket yetkilileri, önce elektrik direkleriyle getirdikleri elektrik hattını köyün girişine yerleştirdi.
Daha sonra evlerin 2 metre arayla dizildiği yolun ortasında kazı çalışmalarıyla elektrik hattını inşaat sahasına ulaştırmak için çalışmalara başladı.
Evlerinin yıkılacağı endişesiyle sokağa çıkan köylüler ise jandarma tarafından haklarında işlem yapılacağı gerekçesiyle tehdit edildi.
Konuya ilişkin bianet’e bilgi veren avukat Onur Cingil, Kaymakamlık nezdinde gerekli başvuruları yaptıklarını, hukuki süreci de en hızlı şekilde başlatacaklarını kaydetti.
“Yıkım ve patlama riski var”
Aldığı bilgi üzerine bölgeye giden Cingil şunları anlattı:
“Köyün tam dibine kadar gelen elektrik direkleri ile çekilecek elektrik hattı maden işleme sahasına kadar evlerin tam ortasında yer alacak şekilde köyün altından geçecek. Buradaki evler kerpiç ve yıkılma riski çok yüksek. Ancak daha ekonomik olsun ve maden şirketine de kıyak olsun diye 20 metre sağda ya da soldaki boş arazilerden değil de köyün tam altından geçiriyorlar.
“Tek risk evlerin yıkılması da değil. Yüzlerce voltluk enerjiden söz ediyoruz, yarın bir gün burada bir patlama da yaşanabilir. Öte yandan pandemi koşullarındayız. Evet, inşaat çalışmaları bu süreçte devam ediyor ama bu yapılan bir kamu işi değil tamamen keyfe keder bir çalışma.”
Talimat Ankara’dan gelmiş
Hukuki süreci en kısa zamanda başlatacaklarını söyleyen Cingil, çalışmalar başladığından beri yetkililerle yaptığı bütün görüşmelerde “Talimat Ankara’dan geldi” diye yanıt aldığını da aktardı. Cingil şunları söyledi:
“Bu resmen bir köyü bir madene heba etme çabasıdır. Zaten maden işleme sahası ile köyün havasını, suyunu, ağacını aldılar. Şimdi de yeraltını alıyorlar.”
Ne olmuştu?
2013’ten beri bölgede kurşun, bakır ve çinko ocağı işleten Meyra Madencilik, Kasım 2019'da Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi'yle tesisin yayıldığı alanı genişletmek istedi.
Ancak köylüler, kurşun bakır çinko flotasyon tesisinin ve 110 dönüm alanda kurulacak olan atık barajının Yenişehir Ovası’na, İznik Gölü‘ne ve burada yaşayanlara zarar vereceğini söyledi.
Projeyle ilgili hazırlanan raporlarda, tesisin yerleşim alanı olan Kirazlıyayla‘ya sadece 225 metre uzaklıkta olduğu, atık göletinin altının ise heyelan bölgesi olduğu belirtildi. Bölgenin ayrıca birinci derece aktif fay hattı olan İznik-Mekece fay hattına 3.5 km mesafede bulunduğu da hatırlatıldı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ÇED olumlu raporuna karşı köylüler ile doğa ve yaşam savunucuları dava açtı. Ancak şirket, dava henüz devam ederken Nisan 2020'de proje alanında ağaç kesimi yaptı. Haziran 2020'de projeye karşı açıklama yapmak isteyen kadınlara jandarma engel oldu. Daha sonra şirketin şikayetiyle gözaltına alınan köylü kadınlar ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
Köylülerin açtığı dava kapsamında inceleme yapan bilirkişi heyeti, 10 Ağustos'ta verdiği kararla firmanın ÇED raporunu olumsuz değerlendirdi. Ancak maden firması, bölgede faaliyetlerini sürdürmeye devam etti. Bu sırada Orman Genel Müdürlüğü’nden gelen memurlar, şirketin proje kapsamında pompalarla suyu çekerek kuruttuğu Kamışlı Göleti’nin etrafındaki tescilli meşe ağaçlarını da kesti.
Mahkeme, bilirkişi raporu doğrultusunda Eylül 2020'de yürütmeyi durdurma kararı verdi ancak kendi verdiği karardan bir hafta sonra vazgeçti. Köylüler mahkemenin bu kararına itiraz etti. Şu anda proje kapsamında orman bölgesinde yapılan faaliyetlere karşı Bursa 3. İdare Mahkemesi ile köylülerin itirazıyla birlikte Bursa 1. İdare Mahkemesi’nde devam eden iki davanın yanı sıra, projeye dahil olan herkes ve her kurum hakkında yapılan bir suç duyurusu var.
Kirazlıyayla köyü
2019 yılı itibariyle 125 kişilik bir nüfusa sahip olan köyde Osmanlı döneminde de işletilen bir maden ocağı vardı. Bu ocak Cumhuriyet yıllarında da işletilmiş fakat daha sonraları ekonomik bulunmadığı için 2009 yılı itibarıyla kapatıldı.
Köy, Bursa şehir merkezine 60 km, Yenişehir ilçesine 13 km uzaklıkta. Köyün güneyinde Barcın köyü kuzeyinde Göllüce köyü doğusunda Beypınar ve batısında Reşadiye köyü bulunuyor.
Kirazlıyayla köyu ayrıca Yenişehir ile İznik'i ayıran tepelerin zirvesinde bulunuyor. Hem İznik Gölü hem Yenişehir hem de Uludağ manzarasına sahip olup İznik Gölü’ne 7 km mesafede.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2017-2022 arasında bianet’te yargı ve iklim haberleri muhabiri olarak çalıştı.
Vizontele Tuuba’nın ‘Mahmut Abi’si Mahmut Duran, hayatını kaybetti
“Ben Mahmut Duran değilim, Qîro’yum! Bu ismi küçüklüğümde ailem takmıştı. Çünkü hep isyankârdım, direngendim, mücadeleciydim. Qîro, Kürtçede zift, katran, kara ve direngen demek.”
Yılmaz Erdoğan’ın yönetmenliğini üstlendiği “Vizontele Tuuba” (2004) filminde “Mahmut Abi” karakterine ilham veren devrimci Mahmut Duran, dün (13 Nisan) hayatını kaybetti.
Duran’ın vefat haberini duyuran gazeteci İrfan Aktan, şöyle dedi:
“12 Eylül Diyarbakır zindanının direnişçisi, Hakkâri'nin efsanevi devrimcisi, Vizontele Tuuba filminde ‘Mahmut Abi’ karakterine ilham veren Mahmut Duran'ı, nam-ı diğer Qîro'yu (Kara-Zift) kaybettik.”
Uzun süredir kanser tedavisi gören Duran'ın cenazesi, memleketi Hakkâri'de defnedilecek.
“Diyarbakır Cezaevi’nde yedi yıl kaldım”
Duran, 2005 yılında Express’in “12 Eylül’ün 25. yılı” özel sayısında İrfan Aktan’a verdiği demeçte şöyle demişti:
Ben Mahmut Duran değilim, Qîro’yum! Bu ismi küçüklüğümde ailem takmıştı. Çünkü hep isyankârdım, direngendim, mücadeleciydim. Devrimci anlamda, tuttuğunu koparacak güçteydim. O yüzden de bana Qîro adı verildi. Qîro, Kürtçede zift, katran, kara ve direngen demek. Bir de tenim biraz kara olduğu için bu ismi bana uygun gördüler.
Cunta gelmeden hemen önce, Van’da tutuklandım. 18 gün Edremit karakolunda işkencede kaldım. Ondan sonra beni Hakkâri’ye getirdiler. Buradan da Diyarbakır’a götürüldüm. Diyarbakır Cezaevi’nde yedi yıl kaldım.
Zindandan çıktıktan sonra evime gelemedim ki. Beni alıp askerlik şubesine götürdüler. 17 gün askerlik şubesinde kaldım. İnan ki, yedi yıllık zindan sürecinde yaşadığım acıların iki katını o 17 gün yaşadım… Daha sonra annemler geldi, beni eve getirdiler. Tabii psikoloji bozuk, beden çökük… İnsanlar seni deli olarak görüyor. Çünkü yaşama adapte olamıyorsun. Bilmiyorum yani, insan kendini çok yalnız hissediyor. O psikolojiyi yaşamayan bilmez. Yaşayan da anlatamaz zaten. Yüreğinin bir yanı zindandaki arkadaşlarında kalmış… İşkencesiz çay içmek, yemek yemek bana çok acayip geliyordu.
Akademisyen Özge Öner'e İsveç'ten 'İnsani Çiçeklenme Ödülü’
Ülkenin önde gelen düşünce kuruluşlarından Ratio Enstitüsü'nün verdiği ödüle, ‘insan refahını teşvik eden’ entelektüel çalışmaların sahipleri layık görülüyor.
“Özge Öner, yüksek düzeydeki akademik çalışmalarını toplumsal katılımla birleştirme yeteneği, entelektüel birikimini samimi ve cömert bir biçimde kamusal alana taşımasıyla bu ödülü fazlasıyla hak ediyor.”
Cambridge Üniversitesi Ekonomi Doçenti ve Oksijen yazarı Dr. Özge Öner, İsveç'in saygın düşünce kuruluşlarından Ratio Enstitüsü tarafından verilen "İnsani Çiçeklenme Ödülü"ne layık görüldü.
Ratio Enstitüsü’nün, insan refahını artırmaya yönelik entelektüel katkıları onurlandırmak amacıyla verdiği bu prestijli ödül, bu yıl Öner’e takdim edildi.Ödülü, 2022 yılında bu ödülü ilk kez alan kurumsal iktisat profesörü Niclas Berggren’in elinden alan Öner için Berggren şöyle dedi:
“Özge Öner, yüksek düzeydeki akademik çalışmalarını toplumsal katılımla birleştirme yeteneği, entelektüel birikimini samimi ve cömert bir biçimde kamusal alana taşımasıyla bu ödülü fazlasıyla hak ediyor.”
2008 yılında Marmara Üniversitesi’nden iktisat lisans diplomasıyla mezun olan Öner, yüksek lisans ve doktora eğitimini İsveç’teki Jönköping Uluslararası İşletme Okulu’nda tamamladı. 2014 yılında "Retail Location" başlıklı doktora tezini sundu. Mekânsal iktisat alanındaki bu çalışması, akademik kariyerinin temel taşlarından biri oldu.
Bu alanda Jönköping’de çeşitli akademik kurumlarda görev alan Öner, 2018 yılından bu yana Cambridge Üniversitesi’nde araştırmalarına devam ediyor. Uzun yıllar İsveç’in önde gelen gazetelerinden Svenska Dagbladet’te köşe yazarlığı yapan Öner, Mart 2024’ten bu yana Oksijen gazetesinde yazıyor.