Yedinci kez verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülleri'nin bu yılki sahipleri Suudi Arabistan'da kadın hakları mücadelesi veren Samar Badawi ile Türkiye'de LGBTİ mücadelesi veren Kaos GL oldu.
Uluslararası Hrant Dink Ödülleri buakşam (15 Eylül) İstanbul Kongre Merkezi’nde sahiplerini buldu. Yedinci kez verilen ödüllere bu sene Suudi Arabistan’dan, kadın hakları savunucusu Samar Badawi ve Türkiye’de LGBTİ hakları ve özgürlükleri alanında çalışan Kaos GL layık görüldü.
Badawi’nin, “kadın hakları savunuculuğu alanında öncü bir ses olması ve ülkesindeki insan hakları savunucularının uğradığı baskılar konusunda uluslararası farkındalık yaratması”, Kaos GL’nin ise "LGBTİ'lere yönelik şiddetin artarak devam ettiği Türkiye’de LGBTİ hakları konusunda en köklü, istikrarlı ve etkili çalışmaları sürdüren inisiyatif olması” nedeniyle ödüle layık görüldüğü açıklandı.
Emine Kolivar’ın sunuculuğunu yaptığı törende ilk olarak Bülent Ortaçgil’in “Bu Su Hiç Durmaz” adlı şarkısıyla, Ceylan Ertem sahne aldı.
Prof. Akçam: Soykırım suçu Türkiye tarihi ile doğrudan ilişkili
Tarihçi Prof. Dr. Taner Akçam, açılış konuşması yaptığı törende “insanlık hukuku” ve “insanlığa karşı suçlar” olarak bilinen hukuk kavramlarının ve bunlarla bağlantılı olarak “soykırım” suçunun yaratılmasının Türkiye tarihiyle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.
Katledilmiş insanların onurlarını iade edebilmek, adalet duygusu ve vicdanı yeniden inşa edebilmek, düşmanlık ve çatışmaların önüne geçebilmek için tarihle yüzleşmenin gerektiğine dikkat çeken Akçam, bu coğrafyada facia ve yıkımlara yol açan etnik temelli siyasi çözümlerin, silahlanmak ve öldürmekten çok daha kolay olan beraber yaşam yoluyla aşılabileceğini ve bu hayal doğrultusunda Hrant Dink’in bir sivil haklar önderi olarak yaşatılması gerektiğini söyledi.
Akçam’ın konuşmasının ardından, Lübnanlı müzisyen Eileen Khatchadourian kısa bir konser verdi.
1915 Işıklar: Soykırım'ı önlemeye çalışanlar
Gecede, “1915 Işıklar” ve “2015 Işıklar” adlı iki video da gösterildi.
İlk videoda, Ermeni Soykırımı'nda katliamların önüne geçmeye, yaşanan vahşeti dünyaya duyurmaya, belgelemeye, seslerini yükseltip bu büyük insanlık suçunun önüne geçmeye çalışan ve bunun bedelini canlarıyla ödeyen, Halep Valisi Celal Bey, Kastamonu Jandarma Kumandanı İzzet Bey, dönemin ABD İstanbul büyükelçisi olan Henry Morgenthau gibi isimler anıldı.
2015 Işıklar
2015’in “ışıklar”ı arasında, Hindistan’da lokantalardan ve düğün davetlerinden artan yemekleri toplayıp evsizlere ve yetimlere dağıtan Robin Hood Ordusu; Suriye’de, savaşta yıkılan ve yakılan yerlerde mahsur kalanları kurtarmak için oluşturulan White Helmets grubu; Irak parlamentosunda Ezidi katliamını dile getiren ilk politikacı olan Viyan Daxil; Yerevan’da elektrik ücretlerine yapılan zamları protesto etmek için toplananların oluşturduğu “Elektrik Yerevan” hareketi; Amerika’da siyahların özgürlük hareketini yeniden inşa etmeyi hedefleyen Black Lives Matter; İstanbul-Tuzla’daki Ermeni Çocuk Kampı Kamp Armen’in Ermeni halkına koşulsuz iadesini talep eden Kamp Armen direnişi; Kobanê’de savaş nedeniyle hayatları mahvolmuş çocuklara oyuncak götürmek, onlar için kütüphane kurmak amacıyla çıktıkları yolda, Urfa’nın Suruç ilçesinde bir canlı bomba saldırısıyla öldürülen SGDF’li gençler de yer aldı.
Badawi yurtdışı yasağı nedeniyle gelemedi
2015 yılı Hrant Dink ödüllerinin sahipleri, gecenin sonunda açıklandı. Yurtdışına çıkış yasağı nedeniyle törene katılamayan Samar Badawi’nin ödülünü, çalışma arkadaşı Körfez İnsan Hakları Merkezi’nden Elsa Saade, Hrant Dink Vakfı Başkanı Rakel Dink ve 2014 yılı Uluslararası Hrant Dink ödül sahibi Şebnem Korur Fincancı’nın elinden aldı.
Saade, konuşmasında, temel insan hakları uğruna hayatını tehlikeye atan Badawi’nin, hayal kurarak ve hayallerinin peşinden koşarak, binlerce Suudi kadına ilham kaynağı olduğunu söyledi. Gücün mezhep, din ve ekonomik çıkarların istismarı dikte edildiği bölgelerde, insanların kaygılarını dünyaya duyuracak kişilere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Saade, dayanışma fikrini öne çıkaran bu tür ödüllerin, dünyanın en zor coğrafyalarında korku ve unutulmuşluk hissi içinde yaşayanlar için bir umut ışığı yaktığını dile getirdi.
Erol: Irkçılıkla ve homofobi mücadelesi birlikte verilir
Kaos GL’ye ise, ödülünü Uluslararası Hrant Dink Ödül Komitesi Başkanı Ali Bayramoğlu sundu. Kaos GL adına ödülü alan Ali Erol, konuşmasında, eşcinsellerin, ömürlerini, Hrant Dink’in hayatına mal olan “güvercin tedirginliği”ile geçirdiklerini ve eşcinsellerin kurtuluşunun, toplumun özgürleşmesi için bir önkoşul olduğunu söyledi.
Erol şöyle konuştu:
“Irkçılığa ve milliyetçiliğe karşı mücadele etmeden, homofobi ve transfobiye karşı mücadelemizde başarılı olamayacağımızı biliyoruz. Bu bilinçle yıllardır sadece heteroseksizmin sınırlarına karşı değil aynı zamanda seksizm, milliyetçilik, ırkçılık ve militarizmin sınırlarına karşı da mücadele ediyoruz.
Farklı ayrımcılıklar arasında bağlantılar kurmadıkça, söz konusu ayrımcılıklara karşı mücadele pratikleri ve özgürlük mücadeleleri arasında yatay ağlar örmedikçe her birimiz kendi “mesele”lerimiz etrafında dönüp durmaya mahkum olacağız.
Bugün sevgi ve özlemle andığımız Hrant Dink, kendi çemberinde dönüp durmayı reddettiği ve hiç şüphesiz birlikte dönüşme – birlikte özgürleşme çağrısını hem içeriye hem dışarıya ulaştırabildiği için hepimizin Hrant Dink’i olmaya devam ediyor…”
Farklı ayrımcılıklar arasında bağlantı kurmanın önemine dikkat çeken Erol, ırkçı ve milliyetçi devlet politikalarıyla kurumsallaşan söylemlerin ‘ulus düşmanları’ yarattığını ve bu sahte ‘ulus bütünlüğü’nün, ancak özgürlük mücadeleleri arasında köprüler kurularak aşılabileceğini dile getirdi.
Ödülün bu yılki jürisinde Baskın Oran, Gerard Libaridian, Kenneth Roth, Kumi Naidoo, Mary Kaldor, Oya Baydar, Rakel Dink ve 2014 Uluslararası Hrant Dink Ödülü sahipleri Angie Zelter ve Şebnem Korur Fincancı yer aldı. (EA)
Uluslararası Hrant Dink Ödülleri
Uluslararası Hrant Dink Ödülü 2009’dan beri her yıl; ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barış dilini kullanan, mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren, Türkiye’den ve yurt dışından iki kişi, kurum veya gruba veriliyor. Bu ödülle, Hrant Dink Vakfı, bu yolda yürüyenlere seslerinin duyulduğunu, yaptıklarının görüldüğünü ve yalnız olmadıklarını hatırlatmayı, onlara manen destek olmayı, tüm insanları idealleri uğruna mücadeleye teşvik etmeyi amaçlıyor.
Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü önceki yıllarda kazanan isimler arasında gazeteci, yazar Alper Görmüş (2009), gazeteci, yazar Amira Hass (2009), Türkiye Vicdani Ret Hareketi (2010), hukukçu Baltasar Garzón (2010), gazeteci, yazar Ahmet Altan (2011), gazeteci ve İnsan Hakları savunucusu Lydia Cacho (2011), yazar İsmail Beşikçi (2012), İnsan Hakları örgütü Uluslararası “Memorial” Topluluğu - Rusya (2012), İnsan Hakları savunucusu Nataša Kandić (2013) ve Cumartesi Anneleri / İnsanları (2013), Şebnem Korur Fincancı (2014) ve Angie Zelter (2014) bulunuyor.
Kaos GL
Kaos GL, kurulduğu 1994 yılından beri, “Eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir” ilkesiyle çalışıyor. 2005’te, Türkiye’de tüzel kişilik kazanan ilk LGBTİ grubu oldu. Yayımladığı Kaos GL dergisi, Türkiye’deki LGBTİ’lerin kendi gündemlerini ortaya koydukları ilk alternatif zemin ve Türkiye’nin en uzun soluklu LGBTİ yayını oldu. KaosQ+ adlı akademik dergi ise, kuir çalışmaları alanındaki araştırmalara yer vererek, toplumsal cinsiyetle kesişen diğer eşitsizlikler arasındaki ilişkilere dikkat çekiyor. 2006 yılında, homofobiden, transfobiden ve cinsiyetçilikten arınmış haber yazımı için “Yerel Muhabir Ağı Eğitimleri”ni örgütleyerek, birçok makale, haber ve çevirinin yer aldığı bir internet sitesi (KaosGL.org) oluşturdu. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde “Homofobi Karşıtı Buluşmalar” düzenleyerek, LGBTİ’lerin sorunlarının yerel ölçekte de konuşulmasına imkân sağlıyor.
Samar Badawi
Samar Badawi, insan hakları mücadelesine, kendisine 15 yıl boyunca fiziksel istismarda bulunan babasını mahkemeye vererek, çok genç yaşta başladı. Vesayet sisteminin yanlışlığı, seçmen kayıt merkezlerinin kadınları kaydetmeyi reddetmesi, araba kullanan kadınların yargılanması nedeniyle çeşitli davalar açtı. 8 Mart 2012’de, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı tarafından, vesayet sistemine karşı çıkması, oy hakkı davalarında öncülük etmesi ve bu mücadelesiyle diğer kadınlara cesaret ve ilham kaynağı olması nedeniyle, Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’ne layık görüldü. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından, insan hakları konusundaki faaliyetlerine son vermesi için tehdit edildi ve ülkesine döndüğünde pasaportuna el kondu. Seyahat yasağı ve tüm diğer engellemelere rağmen, insan hakları alanındaki mücadelesine devam ediyor.
Gazeteci. Aralık 2012-Haziran 2018 dönemi bianet İfade Özgürlüğü editörü. Öncesinde IMC TV'de muhabirlik yaptı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü mezunu.
Timur Soykan (solda) ve Murat Ağırel serbest bırakıldıktan sonra
Sabah saatlerinde evlerine yapılan baskınla gözaltına alınan gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan gece yarısı çıkarıldıkları nöbetçi 4. Sulh Ceza Mehkemesince haftada üç gün imza ve yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı.
Savcı, iki gazeteciyi de ifadelerine başvurmaksızın saat 18.50 dolayında tutuklama istemiyle hakimliğe sevk etmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazetecilerin gözaltına alınmasının “Flash Haber TV isimli televizyon kanalının devri ve satın alınması hususu"yla ilgili olduğuna dair bir açıklama yapmıştı.
Ağırel’in avukatı Enes Ermaner, 7 Nisan Pazartesi günü dosyaya bakan savcıyla görüştüğünü, perşembe saat 13.00’te ifade vermeye gideceklerini ancak buna rağmen ev baskınının gerçekleştiğini belirtti.
Fotoğraf sanatçısı ve mimar Murat Germen, eşiyle birlikte yurt dışından dönerken dün (9 Nisan) akşam saat 19.30’da havaalanında gözaltına alındı.
“Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” (TCK md. 216/1) suçlamasıyla gözaltına alınan Germen'in avukatı, dosyada gizlilik kararı olduğunu belirtti.
T24’e konuşan Germen'in eşi Sema Germen, gözaltı gerekçesini henüz öğrenemediklerini ve Çağlayan Adliyesi’nde beklediklerini söyledi.
Germen, açıklamasına şöyle devam etti:
“Sürekli bilgi ve belge toplayan biriydi. O yüzden olabilir diye düşünüyorum. Genelde çevreyle ilgili, kent suçlarıyla ilgili çok çalışma yapıyorduk beraber. Sadece tahmin yürütüyorum. Terörle ilgili bir birimde ve savcı ile görüşme olacakmış. Dosya numarasını aldım ama şu anda hiçbir şey belli değil daha. Sadece halkı kin ve nefrete yönlendirme suçu koymuşlar. Tek bir dosyası var.”
Murat Germen hakkında
1965 doğumlu fotoğraf sanatçısı ve mimar. Fulbright bursu ile gittiği Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) mimarlık yüksek lisans derecesini Amerikan Mimarlar Birliği (AIA) Altın Madalyası ile aldı.
Kariyeri boyunca fotoğraf, sanat ve yeni medya alanlarında birçok eser üretti. Sabancı Üniversitesi'nde fotoğraf, sanat ve yeni medya dersleri veriyor.
Çeşitli yayınlarda mimarlık, fotoğraf, sanat ve yeni medya üzerine birçok makale ve fotoğraf serisi yayımlandı; dünya çapında onlarca konferansta ders verdi.
Sanatının odağı, aşırı kentleşme ve gentrifikasyonun etkileri, yerinden edilme, yeni emperyalizm biçimleri ve araçları, yurttaş hakları, katılımcı yurttaşlık, yerel kültürlerin sürdürülebilirliği, doğanın insan tarafından tahribatı, iklim krizi, küresel ısıtma ve su hakları gibi konular. Kültürel miras, yerel arşivleme, suç sahası incelemesi olarak belgeleme, kişisel ve kolektif hafıza çatışmaları, velayet ve ihanet dinamikleri gibi kavramlar da sanatçının eserlerinde merkezi bir yere sahip. Temsil, simülasyon, tarih yorumları, nesnellik vaatleri ve hegemonik sistemler gibi diğer temalar da Germen'in sıkça sorguladığı konular.
Sanatçının, biri Skira (İtalya) ve diğeri MASA (Türkiye) tarafından yayımlanan iki monografisi bulunmaktadır. Türkiye, ABD, İtalya, Almanya, Birleşik Krallık, Meksika, Portekiz, Özbekistan, Yunanistan, Japonya, Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Polonya, İran, Hindistan, Avustralya, Fransa, Kanada, Bahreyn, Güney Kore, Dubai, Çin, İsveç, İsviçre, Mısır gibi ülkelerde yüzün üzerinde solo ve grup sergisine katılmıştır. Sanatçının eserlerinin birçok baskısı, dünya çapında önemli sanat koleksiyoncularının kişisel koleksiyonlarında yer alıyor.