CHP İstanbul Milletvekili Berberoğlu, MİT TIR'ları haberleri davasında “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, durdurulan MİT TIR’larının görüntülerinin yayınlanmasıyla ilgili yargılandığı davada “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Berberoğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Berberoğlu: 25 yılla başladı, 5 yıla düştü
Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan Berberoğlu, "Moralinizi bozmayın 25 yılla başladı, 5 yıla düştü" diyerek, duruşma salonuna el salladı.
CHP'liler adliye önündeydi
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nde bugün (13 Şubat) görülen karar duruşması öncesinde CHP’liler basın açıklaması yaptı.
Kartal İstinaf Mahkemesi önünde duruşma öncesi yapılan açıklamaya CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcıları Muharrem Erkek, Onursal Adıgüzel, Kadir Gökmen Öğüt, Gamze İlgezdi ve Barış Yarkadaş katıldı. Kaftancıoğlu ve Erkek, Enis Berberoğlu'nun dokuz aydan bu yana haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu olduğunu söyledi. CHP heyeti "Adalet istiyoruz" dedi.
Berberoğlu'dan mektup
Berberoğlu’nun cezaevinden gazeteciler seslendiği mektup da okundu. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
“Hep adalet ve özgürlüklerden söz ederiz. Ama yokluğunu en fazla cezaevinde hissederiz ya… İşte o misal, medyada örgütlenme özdenetim çabaları da buradan bakılınca çok farklı gözüküyor, daha iyi anlaşılıyor. Ne yazık ki, tıpkı Gazeteciler Cemiyeti ve sendika gibi Konsey de gerekli ve yeterli desteği bulamadı. Ve bu ağır ihmalin sonuçlarını, emekli bir gazeteci, manşet kurbanı mahkum siyasetçi sıfatıyla fazlasıyla ağır şekilde yaşıyorum. Umarım genç kuşak medya çalışanları geçmiş hatalardan ders çıkarır.”
"Dosyama tek suç ekleyemezsiniz"
Esas hakkında savunmasını yapan Berberoğlu, “33 yıllık gazeteci 3 yıllık siyasetçiyim. Bu ülkeye hizmet ettim. Dosyama tek bir suç eklerseniz ömür boyu yatmaya hazırım. Ancak ekleyemezsiniz" dedi.
320 metre uzaklık
Mahkemeye sunula HTS kayıtlar 27 Mayıs 2015’te buluştuğu iddia edilen Berberoğlu ve Dündar’ın arasındaki en yakın mesafenin 320 m olduğunu ortaya koydu. Avukat Yiğit Acar savunmasında “En yakın mesafe 320 metre iken iki kişinin buluştuğunu iddia etmek anlamsız. Beraat talep ediyoruz” dedi.
Kararını açıklayan mahkeme Berberoğlu’nun 25 yıllık hapis cezası hükmünün kaldırılmasına, 7 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, “terör amacıyla işlenen suçlardan olmaması”, sabıkasız olması ve geçmişi nedeniyle cezanın 5 yıl 10 ay olarak belirlenmesine ve tutukluluk halinin devamına karar verdi. Tutukluluk halinin devamına itiraz için temyiz yolu açık.
Ne olmuştu?
14 Haziran 2017’de Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan "MİT TIR'ları Haberi" için açılan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada Berberoğlu hakkında “Siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla 25 yıl hapis cezası verilmiş ve Berberoğlu tutuklanmıştı.
Berberoğlu’nun 25 yıllık hapis cezası aldığı hüküm İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından 9 Ekim 2017’de bozulmuştu. Kararda "Sırrın daha önce ifşa edildiğinin kabulü halinde gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama suçunun unsurlarının oluşmayacağı" belirtilmişti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu, Erdem Gül ve Can Dündar'ın "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım" suçlaması yönünden ayırdığı dosyanın yargılaması sürüyor.
Davanın geçmişi
29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle yayınlanan MİT TIR’ları haberi hakkında “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan MİT TIR'ları haberinin ardından TRT'de katıldığı canlı yayında isim vermeden Can Dündar'ı tehdit etti. Erdoğan, "Öyle zannediyorum bu özel haberi yapan kişi bunun bedelini çok ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca, Cumhuriyet ve Dündar'dan kişisel olarak da şikayetçi olmuş, şikayet dilekçesinde “Devletin menfaatlerini gerçeğe aykırı görüntü ve bilgileri yayınlamak suretiyle hedef alan şüphelinin bu eylemi kesinlikle gazetecilik olarak değerlendirilemez” demişti.
Erdoğan şikayetçi oldu
Erdoğan’ın dilekçesinde Dündar’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312, 327, 328, 330, 220, 285 ve 289. maddeleri uyarınca bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve 42 yıl hapsi cezası ile cezalandırılması istenmişti.
Can Dündar ve Erdem Gül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklandı.
Sulh Ceza Hakimliği, tutuklama gerekçesi olarak “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askerî casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarını gösterdi.
Dündar ve Gül’ün avukatları, 6 Aralık 2015’te anayasanın 19. ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. ve 10. maddelerinde yazılı “kişi güvenliği ve özgürlüğü” ile “ifade özgürlüğü”, anayasanın ise 26. ve 28. maddelerinde düzenlenen “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü” ile “basın özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan imzalı ve 27 Ocak 2016 tarihli iddianamede her iki gazeteci için birer kez ağırlaştırılmış, birer kez de müebbet, 30 yıla kadar da hapis talep edildi.
AYM Raportörünün hazırladığı raporunda, iki gazetecinin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmasını “hak ihlali” olarak nitelendirmesi üstüne Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta yaptığı toplantıda başvuru dosyasını Genel Kurul’a sevk etti.
Cumhurbaşkanı: AYM kararına uymuyorum
26 Şubat'ta AYM'nin iki gazetecinin tutukluluğunun hak ihlali olduğuna ilişkin kararının ardından Dündar ve Gül serbest bırakıldı. Kararın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Saygı duymuyorum, karara uymuyorum" açıklaması yaptı.
Dava 25 Mart'ta başladı, 16 Mayıs'ta bitti
25 Mart'ta başlayan davada mahkeme, savcının talebi üzerine duruşmaların kapalı görülmesine karar verdi.
Savcı 22 Nisan'daki duruşmada mütalaasını açıklamak için süre istemiş, 3 Mayıs'ta açıklanan mütalaada, Dündar için 25 yıl, Gül için 10 yıla kadar hapis istemişti. Savcı “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım ve bu şekilde suça iştirak”, “casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama” iddiasının Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülen MİT TIR’larına ilişkin davadan bağımsız düşünerek hüküm vermenin mümkün olmadığını savunarak Yargıtay’daki davanın sonucunu beklemek üzere, “darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme” suçunun dosyadan ayrılmasını istedi.
Mahkeme 16 Mayıs'ta sona erdi. Gazeteciler "devletin gizli belgelerini açıklamak" gerekçesiyle toplam 10 yıl 10 ay hapse çarptırıldı, darbe suçlamasından beraat etti.
Gül, Dündar ile Berberoğlu'nun "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan yargılanmaları sürüyor. Üç isim için 10 yıla kadar hapis cezasını talep etmişti.
(EA)
Bu haberde Cumhuriyet, DHA ve Artı Gerçek'ten yararlandık.
Fotoğraf sanatçısı ve mimar Murat Germen, eşiyle birlikte yurt dışından dönerken dün (9 Nisan) akşam saat 19.30’da havaalanında gözaltına alındı.
“Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” (TCK md. 216/1) suçlamasıyla gözaltına alınan Germen'in avukatı, dosyada gizlilik kararı olduğunu belirtti.
T24’e konuşan Germen'in eşi Sema Germen, gözaltı gerekçesini henüz öğrenemediklerini ve Çağlayan Adliyesi’nde beklediklerini söyledi.
Germen, açıklamasına şöyle devam etti:
“Sürekli bilgi ve belge toplayan biriydi. O yüzden olabilir diye düşünüyorum. Genelde çevreyle ilgili, kent suçlarıyla ilgili çok çalışma yapıyorduk beraber. Sadece tahmin yürütüyorum. Terörle ilgili bir birimde ve savcı ile görüşme olacakmış. Dosya numarasını aldım ama şu anda hiçbir şey belli değil daha. Sadece halkı kin ve nefrete yönlendirme suçu koymuşlar. Tek bir dosyası var.”
Murat Germen hakkında
1965 doğumlu fotoğraf sanatçısı ve mimar. Fulbright bursu ile gittiği Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) mimarlık yüksek lisans derecesini Amerikan Mimarlar Birliği (AIA) Altın Madalyası ile aldı.
Kariyeri boyunca fotoğraf, sanat ve yeni medya alanlarında birçok eser üretti. Sabancı Üniversitesi'nde fotoğraf, sanat ve yeni medya dersleri veriyor.
Çeşitli yayınlarda mimarlık, fotoğraf, sanat ve yeni medya üzerine birçok makale ve fotoğraf serisi yayımlandı; dünya çapında onlarca konferansta ders verdi.
Sanatının odağı, aşırı kentleşme ve gentrifikasyonun etkileri, yerinden edilme, yeni emperyalizm biçimleri ve araçları, yurttaş hakları, katılımcı yurttaşlık, yerel kültürlerin sürdürülebilirliği, doğanın insan tarafından tahribatı, iklim krizi, küresel ısıtma ve su hakları gibi konular. Kültürel miras, yerel arşivleme, suç sahası incelemesi olarak belgeleme, kişisel ve kolektif hafıza çatışmaları, velayet ve ihanet dinamikleri gibi kavramlar da sanatçının eserlerinde merkezi bir yere sahip. Temsil, simülasyon, tarih yorumları, nesnellik vaatleri ve hegemonik sistemler gibi diğer temalar da Germen'in sıkça sorguladığı konular.
Sanatçının, biri Skira (İtalya) ve diğeri MASA (Türkiye) tarafından yayımlanan iki monografisi bulunmaktadır. Türkiye, ABD, İtalya, Almanya, Birleşik Krallık, Meksika, Portekiz, Özbekistan, Yunanistan, Japonya, Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Polonya, İran, Hindistan, Avustralya, Fransa, Kanada, Bahreyn, Güney Kore, Dubai, Çin, İsveç, İsviçre, Mısır gibi ülkelerde yüzün üzerinde solo ve grup sergisine katılmıştır. Sanatçının eserlerinin birçok baskısı, dünya çapında önemli sanat koleksiyoncularının kişisel koleksiyonlarında yer alıyor.
Özgür Özel, Erdoğan'a yanıt verdi: "Haddini bil cuntacı"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Şişli'de düzenlenen mitingde Erdoğan'ın grup konuşmasına yanıt verdi: "Cumhuriyet ve demokrasi mücadelesini sürdüreceklerini vurgulayan Özel, partisinin "Kürt ve Alevi sorunlarını eşitlik ve barış temelinde çözebileceğini" söyledi.
Şişli'de "Millet iradesine sahip çıkıyor" mitingi/youtube
CHP Genel Başkanı Çarşamba akşamı 20:30'da "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde İstanbul Şişli Meydanı'nı hınca hınç dolduran binlerce insana seslendi.
Kayyım atanan Şişli ilçesinden başlattıkları her hafta bir kent ve ilçelerinde sürmesi planlanan mitingler dizisinin ilkindeki konuşmasında Özel, 19 Mart operasyonunu "darbe" olarak nitelemeyi sürdürdü.
"Dünyada iki tür darbe var, bu darbelerin bir tanesi, tankla tüfekle yapılan askeri darbeler, diğeri ise kendisi demokrasi ile gelse de gitmeyi istemeyenlerin yapmak istedikleri sivil darbeler. Bugün biz demokrasiyi bir tren olarak gören, 'istediğimiz zaman ineriz' diyen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emaneti demokrasiyi ve Cumhuriyeti savunmaya, İsmet Paşa'nın emaneti çok partili hayatı savunmaya geldik." dedi.
Erdoğan'a yüklenmeye devam etti: "Cuntacısın, haddini bil"
Özel Erdoğan'ın TBMM AKP Grup toplantısında CHP'nin kurucularından İsmet İnönü'ye yönelttiği yakıştırmaları hedef aldı: "Bugün sandıkla gelen ancak işine gelmeyince ayrılmak istemeyen bir kişi, bu partinin 2. Genel Başkanına, bu ülkenin 2. Cumhurbaşkanına, Sevr'i yırtıp atan, Batı Cephesinin kumadanı hem de Lozan Fatihi olan, çok partili rejimde yenilip de gitmeyi bilen İsmet Paşa'ya dil uzatan Erdoğan'a söylüyorum, sen kim İsmet Paşa'ya laf uzatmak kim? Erdoğan'a sesleniyorum, haddini bil tek adam! Haddini bil cuntacı!" dedi.
"Bu millet sana kendi gücünü gösterecektir"
Özel, "Erdoğan cuntacıdır, Erdoğan hazımsızdır, Erdoğan cuntanın başıdır." dedikten sonra Erdoğan'ın kendisinin devlet olduğu iddiasını eleştirdi: "Çıkmış şimdi de biz devletiz diyor. Devlet dediğin binalardan ibarettir. Devlet yönetiminde senin yaptıklarından rahatsızlık da had safhadır. Bir avuç cuntacıyla Devlet'i ele geçirdim dersen bu millet sana kendi gücünü gösterecektir." dedi.
"Erdoğan'ın 'bakanları' bakan değil 'sekreterdir', onlara sekreter diyeceğiz"
CHP Genel Başkanı, "Türkiye'de parlamenter sistemden gelen bir gelenekle [Erdoğan'ın bakan dediklerine] Bakan deniyordur. Oysa Bakan dediğin seçilmiştir, milletin işine bakar. Erdoğan'ın dolma kaleminden akandan bakan falan olmaz. Bunlardan olsa olsa Amerika'da Trump'ın bakanları gibi olur, onların da adı sekreterdir." dedi.
"Sekteretersiniz siz. Bundan sonra Dışişileri sektererine, Tayyip'in atadıklarına sekreter olarak muamele edeceğiz."
İmamoğlu ve Şahan'ın mesajları
Şişli Belediyesi önündeki alanı dolduranlara, konuşmalar başlamadan önce CHP İstanbul İl Örgütü Başkanı Özgü Çelik tarafından Silivri’de tutuklu belediye başkanlarının yolladıkları mesajlar okundu.
İmamoğlu: "Seçimden kaçamayacaksın ve o sandığa gömüleceksin"
İmamoğlu mesajına ülkenin sahiplerinin alanda toplanan hemşehrileri olduğunu dile getirerek başladı. "Türkiye Büyük Millet Meclisi sizin adınıza kanun çıkarır, mahkemeler sizin adınıza karar verir. Muhtardır, belediye başkanıdır, cumhurbaşkanıdır; fark etmez. Yönetici olarak seçtikleriniz, size hizmet etsin diye, geçici süreyle yetki verdiğiniz görevlilerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin özü, esası budur." dedi: "Onun için, milli iradeyi hiçe saymaya yönelik her türlü girişim, devletimizin varlığını ve itibarını hedef alan bir darbe girişimidir.”
"Darbecilere geçit yok"
İmamoğlu, "Resul Emrah Şahan kardeşimi ve diğer kıymetli ilçe belediye başkanlarımızı hapse atanlar; Esenyurt ve Şişli Belediyesi’ne kayyum atayanlar; Ekrem İmamoğlu belediye başkanlığı yapmasın, cumhurbaşkanı adayı olmasın diye hukuku ayaklar altına alıp her türlü zorbalığı yapanlar"ın bir darbe girişimi içinde olduklarını vurguladı.
"Milletimizin iradesine, devletimizin varlığına ve itibarına saldırıyorlar. Bir daha asla seçim kazanamayacaklarını bilen o bir avuç insan, demokrasiye son verip, kendilerini devletin sahibi, milletin efendisi ilan etmeye hazırlanıyorlar. Onlara asla geçit vermeyeceğiz.” dedi.
"Birleşe birleşe güçleneceğiz. Demokrasi ve adalet davamızı, haklılığımızı asla kaybetmeden, içimizdeki adalet duygusundan ödün vermeden kazanacağız. Akşamdan sabaha, bugünden yarına olmayacak. Ama çok yakında kazanacağız.” diyen İmamoğlu “Bu gerçeği en iyi bilen, bu gerçekten en çok korkan kişi" oılarak nitelediği Erdoğan'a seslendi.
"Bir avuç insana karşı 86 milyonun gücüyle başaracağız"
Erdoğan'ı "Saatleri durdurarak zamanın akışını önleyemezsin. Üzerini örterek, gerçekleri gizleyemezsin. Milleti yok sayarak, ülkeyi yönetemezsin." diyerek uyaran İmamoğlu, rakibine "Seçimden kaçamayacaksın ve o sandığa gömüleceksin. Ne yaparsan yap, seçimde karşında Ekrem İmamoğlu olacak. Hem de bir değil, milyonlarca Ekrem İmamoğlu olacak. Yenileceksin… ‘Hak yemem, hakkımı da yedirmem’ diyen milyonlara yenileceksin. Sevgili kardeşlerim; vakti gelmiş bir değişimin karşısında hiçbir güç duramaz. " dedi.
"Sabırsa sabır… Gayretse gayret… Cesaretse cesaret… Bu haklı davamızı başarıya ulaştırmak için üzerime ne görev düşüyorsa, misli misli fazlasını yapacağım. Silivri’deki hücrem, bu yolun sonundaki güzel günlerin ışığıyla aydınlanıyor. Hep birlikte başaracağız. Bir avuç insana karşı, 86 milyonun gücüyle, 86 milyonun kardeşliğiyle başaracağız. Hep birlikte adaletin iktidarını kuracağız. Yolumuz açık olsun. Kalın sağlıcakla. Görüşmek üzere…
"Ekrem İmamoğlu. Silivri 9 No’lu Cezaevi.”
"Şişli'den bu kayyım gidecek"
Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan da “Şişli halkının iradesini gasp edenlere karşı hakkı, hukuku, adaleti yeniden tesis edeceğiz." dedi.
"Şişli’de her 10 kişiden 7’sinin oyunu almış bir belediye başkanı olarak, bana oy versin ya da vermesin; tüm yurttaşlarımızın hakkını yiyen haramzadelere hesap soracağız. Bu ülkeyi hak ettiği zenginliğe, refaha, eşitliğe hep birlikte kavuşturacağız." diyen Başkan "Şişli’den bu kayyum gidecek." sözü verdi.
"Şişli’ye, İstanbul’a sahip çıkacaklarını" vurgulayan Şahan mesajını "Bu ülkenin geleceğine, milletimizin umuduna sahip çıkacağız. Her şeyin çok güzel olacağı yarınlarda buluşmak üzere." diyerek sonlandırdı.