"Dağlarda gördüğüm yangın 15 dakika içinde bizim köye geldi. Karayolu kapanmıştı ve tek kaçış yolumuz göldü. Bota bindik ve açıldık. Yangının başladığı gece 12'den itibaren defalarca 112'yi, jandarmayı aramamıza rağmen hiçbir yardım ulaşmadı. Hepsi kayıtlarda vardır. Sabah 7 olduğunda kendi imkanlarımızla karaya çıkabildik."
Üç kişinin ve yüzlerce hayvanın hayatını kaybettiği Manavgat'ta iki gün önce başlayan ve hâlâ söndürme çalışmaları devam eden yangında Oymapınar'daki Manavgat Baraj Gölü'nde mahsur kalan 15 kişilik bir aile, kendi imkanlarıyla kurtulmayı başardı.
Barajda yer alan Cennet Vadisi Restoran'ın sahibi Hatice Enhoş, yangının başladığı geceyi anlatırken, "Allah'a emanettik, her şeyimizi geride bırakıp gölden tekneyle karaya ulaşmaya çalıştık" diyor.
O gece yanlarında 2,5 ve 6 yaşında çocukların da olduğunu hatırlatan Enhoş yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Biz Manavgat Gölü'nde restoran işletiyoruz. Yangın gecesi aile arasında oturuyorduk. Manavgat'ın dağlık kısmında, baraj gölündeyiz. 12'de çocuklarım restorandan ayrıldı. Eşimle ben restoranda kalalım dedik. Çok fırtına vardı. Eşim uyumuş. Açık alanda yatıyoruz. Yattığımız yerden dağlık alanı görüyoruz. Dumanların yükseldiğini gördüm. Duman mı bulut mu bilmiyorum. Karanlık... Bir şeyler oluyor... Eşimi kaldırdım. Kaldırmamla 15 dakika içinde ateş bizim olduğumuz yere kadar geldi.
"Yol kapanmıştı, restoranı Allah'a bıraktık ve çıktık"
"Çocukları aradım, 20 dakika sonra buradalardı. 15 dakika sonra da restoranı Allah'a bıraktık ve çıktık. Araçlarımızı çıkarmak istedik. Biz onları indirmemizle birlikte yangın köyün içinden bize doğru gelmeye başladı. Ters taraftan gelmeye başladı. 6 büyük tüp var, onları sökelim bari dedik ama oğlum 'bırak' dedi. Tüpleri de bıraktık. Göl olmasa çıkış yolumuz yoktu. Tüm yollar kapanmıştı.
"Defalarca 112'yi aradım"
"Bota bindik, açıldık. Yolda defalarca 112'yi aradık. Kayıtlıdır o saatler. 'Yetkileye bağlayacağız, yardım edeceğiz, geleceğiz...' Sürekli bu cümlelerle karşılaştım. Geleceğiz demeyi bırakın da gelin artık!
"Yardım ulaşmadığı gibi 112'den biri de demedi ki ağzınızı kapatın, üstünüzdekileri yüzünüze bastırın. Biz hayatımızda ilk kez yangın yaşıyoruz. Bizi oyaladılar sürekli. O sırada telefonla ulaştığımız bir yakınımız bizi yönlendirdi. Can yeleklerini yırtın, içindeki süngeri ıslatıp ağzınızı kapayın. Bebeği uyutmayın diye..."
"Yetkililerden şikayetçiyim, halkın yanında değiller"
"Belediye başkanı ve kaymakama ulaşamadık. Uçak, helikopter yolladık demişler. Hiç kimse gelmedi. Oymapınar Barajıyla Manavgat Barajı arası 3-4 kilometre. Kurtarma ekibinden birini salsalar beş dakikada bizim yanımızdaydı. Dün Belediye Başkanımız ağlar gibi yapıyor. Manavgat halkının yanındayız diyorlar. Halkın yanında değiller. Bizi kaderimize terk ettiler.
"Sabah biz kendi imkanlarımızla karaya çıktıktan sonra 10.30'da bir ambulans yolladılar. Biz karaya çıktıktan sonra... Zaten akrabalarımız da arabasıyla götürür."
"Belediye başkanından, validen, kaymakamdan şikayetçiyim. Orman Bakanı da 'kurtardık' diye yalan söylüyor. Daha fazla ambulans, itfaiye alsınlar. Teknenin mazotu bitmedi de karaya kadar ulaştık."
"Teknenin mazotu olmasaydı dumandan öleceklerdi"
Avukat Dilşad Enhoş da aynı gece saat 2'de telefonunun çaldığını ve halası Hatice Enhoş'un yardım istediğini anlattı. "O gece gerçekten 10 kişilik ailem ölüyordu. Teknenin mazotu olmasaydı köyde dumandan öleceklerdi. Tekne, saatlerce yangının ortasında kaldı. Kimse kurtarmadı benim ailemi, şansları yaver gitti ve kendileri kurtuldu" diyen Dilşad Enhoş, Marmaris'ten apar topar Antalya'ya yola çıktığını söyledi.
"Babaannem, dedem, halam, kuzenlerim... Sağ sol her yer yandığı için ve yollar da kapandığı için mecburen gölden ilerlemek zorunda kalmışlar. Poyraz da var. Belediye, 112, AFAD, jandarma, polis herkesi aramalarına rağmen gelen olmamış. Kaymakam biz kurtardık diyor ama öyle olmadı.
"Organize bir çalışma yok, afet bölgesi ilan edilmeli"
"Şu an köyde yer yer yangınlar devam ediyor. İnsanlar perişan, yanmış evlerinin önünde bekliyorlar.
"Gönüllüler kendi araçlarıyla bir şeyler taşıyor. Kızılay ve AFAD da ayran ve sandviç dağıtıyor şu an. Bir yandan da bizim köyün arka tarafında yangınlar yer yer devam ediyor. Organize bir çalışma kesinlikle yok. İnsanlar yanmış evlerinin başında bekleşiyorlar. Soğutma çalışmaları için.
"Ölü hayvanlar her yerde, insanlar evsiz, kalacak yerleri yok. Burası acilen afet bölgesi ilan edilmeli ve barınma için çalışmalar olmalı. Hasar tespiti gerekiyor. İnsanlara maddi yardım yapılmalı."
Cumhuriyet gazetesinde kültür-sanat muhabirliği, haber merkezi ve yazı işlerinde editörlük yaptı. Kurum içi iletişim ve sektör dergilerinde çalıştı. Sözlü tarih belgesellerinin yapım aşamalarında görev aldı....
Cumhuriyet gazetesinde kültür-sanat muhabirliği, haber merkezi ve yazı işlerinde editörlük yaptı. Kurum içi iletişim ve sektör dergilerinde çalıştı. Sözlü tarih belgesellerinin yapım aşamalarında görev aldı. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. 2019-Haziran 2024 arasında bianet'te editör ve muhabirdi.
Emniyet işkence ve çıplak arama haberleri için suç duyurusu yaptı
Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), resmi internet sitesinden "gözaltında işkence ve çıplak arama" yapıldığı iddiasını paylaşanları "iftira" ile suçlayarak, haklarında "dezenformasyon yasası" kapsamında suç duyurusunda bulunduklarını duyurdu.
İşkence ve çıplak arama iddiaları, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması protestoları döneminde arttı/Foto: Evrensel
Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) "gözaltında çıplak arama ve işkence" iddialarını ileri sürenleri kınayarak, iddia sahiplerine karşı suç duyurusunda bulunduklarını duyurdu.
Bu iddialar, 19-26 Mart arasında İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin bütün büyük kentlerinde Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto eden göstericilere karşı kolluk güçlerinin orantısız şiddete başvurduğu kitlesel direnişlerde gözaltına alınan kadın ve erkekler tarafından dile getirilmişti.
Emniyet Genel Müdürlüğünün resmi internet sayfasından yapılan açıklamada iddiaları gündeme getirenler "Filistin davası kisvesi altında Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret eden ve Devletimizin kurumlarına yönelik açık bir provokasyona imza atanlar" olarak niteledi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün açıklamasında ima edilenler Erdoğan'ı dört ay önce Haliç Kongre Merkezi'nde İsrail'le silah ticaretinin sürdüğü gerekçesiyle protesto eden İslamcı gençlerdi.
EGM aynı kişilerin "şimdi de Türk Polis Teşkilatı[nın] 180. kuruluş yıl dönümünde, polis barikatı önünde 'çıplak arama' ve 'işkence' iftiralarını sahneye koy[duklarını]" iddia etti.
EGM açıklamasında "Avukatları huzurunda alınan ifadelerinde bu iddiaları dile getirmeyen şahıslar[ın] [Polise] yönelik [...] algı operasyonuna giriş[tiklerini]" iddia etti.
EGM "İşkence iddialarını dile getiren şahısların, doktorlar tarafından verilen raporlarında, 'darp ve cebir izine rastlanmadığı', 'aktif şikayetlerinin olmadığı'[nın] net biçimde belirtil[diğini], "[bu] asılsız iddiaları [...] yayanlar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun; 'Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma', 'Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama' ve 'İftira' başlıklı maddeleri kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğunu" duyurdu.
İddiaların yer aldığı haberler erişime engellendi
İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) protestolarda çıplak arama ve kötü muamele iddialarının yer aldığı haberlerin erişime engellendiğini, bu doğrultudaki kararın "milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması" gerekçesiyle alındığını bildirdi.
Timur Soykan (solda) ve Murat Ağırel serbest bırakıldıktan sonra
Sabah saatlerinde evlerine yapılan baskınla gözaltına alınan gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan gece yarısı çıkarıldıkları nöbetçi 4. Sulh Ceza Mehkemesince haftada üç gün imza ve yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı.
Savcı, iki gazeteciyi de ifadelerine başvurmaksızın saat 18.50 dolayında tutuklama istemiyle hakimliğe sevk etmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazetecilerin gözaltına alınmasının “Flash Haber TV isimli televizyon kanalının devri ve satın alınması hususu"yla ilgili olduğuna dair bir açıklama yapmıştı.
Ağırel’in avukatı Enes Ermaner, 7 Nisan Pazartesi günü dosyaya bakan savcıyla görüştüğünü, perşembe saat 13.00’te ifade vermeye gideceklerini ancak buna rağmen ev baskınının gerçekleştiğini belirtti.