18 Eylül'de İstanbul'da yapılması planlanan "Büyük Aile Buluşması" yürüyüşüne sosyal medyada tepki gösterenlerden biri "Refika" ve "Dükkan" markalarının yaratıcısı, aşçı Defne Koryürek oldu.
Koryürek, "Benim çocuğum Lgbti bir birey," diyerek İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'ya, söz konusu yürüyüşe izin vermemesi için açık bir mektup yazdı.
Koryürek, mektubunda şu ifadelere yer verdi:
"Bu sabah gazetelerde 18 Eylül Pazar günü İstanbul'da yapılacak LGBTİ+ karşıtı mitingin haberini okudum. İnanamadım. Ülkemde toplumun bir kesimine karşı nefret ve dışlama niyeti taşıyan bir miting gerçekleşecekmiş!
"Aklım almadı. Üstelik bu mitingi organize eden kurumun sözcüsü, başkanı yine toplumun bir kesimine karşı nefret suçu işlemiş, ibadethanelerine saldırmaktan hüküm giymiş biri. Bu mümkün mü? Vali olarak bu bitinge izin vermiş olmanız kabil mi sayın Ali Yerlikaya?
"Çocuğumun kılına zarar gelmesi beni sokağa döker"
"Benim çocuğum lgbti bir birey. Aklı, vicdanı, duruşu ile toplumun örnek gençleri arasında. Onu yetişmesine katkım olmasından, onun annesi olmaktan onur duyuyorum. Onun kılına zarar gelmesi beni sokağa döker, eminim anlıyorsunuz. Güzel günlerini görün, sizin de çocuğunuz var.
"18 Eylül Pazar günü gerçekleştirilecek ve LGBTI karşıtı olarak RTÜK aracılığı ile yaygınlaştırılmaya başlanan bu miting toplumu bölmeye, toplumun bir bölümünü dışlamaya ve topluma nefret, nifak tohumları ekmeye aday.
"Bu mitinge izin vermemenizi istiyorum sayın Ali Yerlikaya, toplumun bir kısmına karşı gerçekleştirilecek bir mitingin açacağı kapılar hiç birimizin menfaatine değil. Asla değil. Lütfen duyun beni."
Mektubunu sosyal medya hesabından paylaşan Koryürek'e pek çok destek geldi.
Ne olmuştu?
Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından hazırlanan "Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu" imzası taşıyan kamu spotu videosunda, LGBTİ+ karşıtı mitingin duyurusu yapıldı.
"Dijital çağda LGBT propagandasının Türkiye'yi ve dünyayı saran bir virüs" olduğunun söylendiği videoda, "Cinsiyetsizleştirmek, insan neslini azaltmak, aile kurumunu yok etmek isteyen küresel ve emperyalist lobilere 'dur' demek istiyorsan, ailemizi, çocuklarımızı ve gelecek nesillerimizi korumak için büyük aile buluşmamıza sen de katıl" ifadeleri yer aldı.
Video, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) internet sitesinin "Kamu Spotları" bölümünde yer aldı.
Videoyu hazırlayan platformun sözcüsü Kürşat Mican, Büyük Birlik Partisi (BBP) gençlik örgütlenmesi Alperen Ocakları'nın eski genel başkanı.
Mican, 2017'de Neve Şalom Musevi Sinagogu'na saldıran ve hapis cezası alan isimlerden biriydi.
Mican ayrıca, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Kerkük'ü bağımsızlık referandumuna dahil etmesinin ardından "Kerkük Türkmenlerindir" diyerek 2017 yılında kente gitmiş ve uzun namlulu silahlarla pozlar vermişti.
Konuyla ilgili açıklama yapan RTÜK üyesi İlhan Taşcı ise şunları söyledi:
"RTÜK Başkanı, Yesevi Alperenler Ocağının LGBT karşıtı mitingine çağrı spotunu TV ve radyoların bedava yayınlanmasını istedi. Spotu Üst Kurulun onayı olmaksızın yayınlamak yetki gaspıdır. Spotun içeriği halkın bir kesimini aşağılıyıp, kin ve düşmanlığa tahrik edecek nitelikte!"
1- RTÜK Başkanı, Yesevi Alperenler Ocağının LGBT karşıtı mitingine çağrı spotunu TV ve radyoların bedava yayınlanmasını istedi. Spotu Üst Kurulun onayı olmaksızın yayınlamak yetki gaspıdır. Spotun içeriği halkın bir kesimini aşağılıyıp, kin ve düşmanlığa tahrik edecek nitelikte!
Çocukları LGBTİ+ olan Türkiyeli bir grup anne ve babanın hikâyesini anlatan "Benim Çocuğum", yönetmenliğini Can Candan'ın üstlendiği, 2013 yapımı uzun metraj belgesel.
Belgeselde bir yandan aile, bir yandan da aktivist olmanın ne anlama geldiğini yeniden tanımlayan Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Bireylerin Aileleri ve Yakınları Derneği'nden (LİSTAG) yedi ebeveynin deneyimleri aktarılıyor.
Belgeselin tamamını aşağıdaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz.
Timur Soykan (solda) ve Murat Ağırel serbest bırakıldıktan sonra
Sabah saatlerinde evlerine yapılan baskınla gözaltına alınan gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan gece yarısı çıkarıldıkları nöbetçi 4. Sulh Ceza Mehkemesince haftada üç gün imza ve yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı.
Savcı, iki gazeteciyi de ifadelerine başvurmaksızın saat 18.50 dolayında tutuklama istemiyle hakimliğe sevk etmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazetecilerin gözaltına alınmasının “Flash Haber TV isimli televizyon kanalının devri ve satın alınması hususu"yla ilgili olduğuna dair bir açıklama yapmıştı.
Ağırel’in avukatı Enes Ermaner, 7 Nisan Pazartesi günü dosyaya bakan savcıyla görüştüğünü, perşembe saat 13.00’te ifade vermeye gideceklerini ancak buna rağmen ev baskınının gerçekleştiğini belirtti.
Fotoğraf sanatçısı ve mimar Murat Germen, eşiyle birlikte yurt dışından dönerken dün (9 Nisan) akşam saat 19.30’da havaalanında gözaltına alındı.
“Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” (TCK md. 216/1) suçlamasıyla gözaltına alınan Germen'in avukatı, dosyada gizlilik kararı olduğunu belirtti.
T24’e konuşan Germen'in eşi Sema Germen, gözaltı gerekçesini henüz öğrenemediklerini ve Çağlayan Adliyesi’nde beklediklerini söyledi.
Germen, açıklamasına şöyle devam etti:
“Sürekli bilgi ve belge toplayan biriydi. O yüzden olabilir diye düşünüyorum. Genelde çevreyle ilgili, kent suçlarıyla ilgili çok çalışma yapıyorduk beraber. Sadece tahmin yürütüyorum. Terörle ilgili bir birimde ve savcı ile görüşme olacakmış. Dosya numarasını aldım ama şu anda hiçbir şey belli değil daha. Sadece halkı kin ve nefrete yönlendirme suçu koymuşlar. Tek bir dosyası var.”
Murat Germen hakkında
1965 doğumlu fotoğraf sanatçısı ve mimar. Fulbright bursu ile gittiği Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) mimarlık yüksek lisans derecesini Amerikan Mimarlar Birliği (AIA) Altın Madalyası ile aldı.
Kariyeri boyunca fotoğraf, sanat ve yeni medya alanlarında birçok eser üretti. Sabancı Üniversitesi'nde fotoğraf, sanat ve yeni medya dersleri veriyor.
Çeşitli yayınlarda mimarlık, fotoğraf, sanat ve yeni medya üzerine birçok makale ve fotoğraf serisi yayımlandı; dünya çapında onlarca konferansta ders verdi.
Sanatının odağı, aşırı kentleşme ve gentrifikasyonun etkileri, yerinden edilme, yeni emperyalizm biçimleri ve araçları, yurttaş hakları, katılımcı yurttaşlık, yerel kültürlerin sürdürülebilirliği, doğanın insan tarafından tahribatı, iklim krizi, küresel ısıtma ve su hakları gibi konular. Kültürel miras, yerel arşivleme, suç sahası incelemesi olarak belgeleme, kişisel ve kolektif hafıza çatışmaları, velayet ve ihanet dinamikleri gibi kavramlar da sanatçının eserlerinde merkezi bir yere sahip. Temsil, simülasyon, tarih yorumları, nesnellik vaatleri ve hegemonik sistemler gibi diğer temalar da Germen'in sıkça sorguladığı konular.
Sanatçının, biri Skira (İtalya) ve diğeri MASA (Türkiye) tarafından yayımlanan iki monografisi bulunmaktadır. Türkiye, ABD, İtalya, Almanya, Birleşik Krallık, Meksika, Portekiz, Özbekistan, Yunanistan, Japonya, Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Polonya, İran, Hindistan, Avustralya, Fransa, Kanada, Bahreyn, Güney Kore, Dubai, Çin, İsveç, İsviçre, Mısır gibi ülkelerde yüzün üzerinde solo ve grup sergisine katılmıştır. Sanatçının eserlerinin birçok baskısı, dünya çapında önemli sanat koleksiyoncularının kişisel koleksiyonlarında yer alıyor.