İran Metrosu'nda Kadınların Söylediği Marşın Hikayesi
İran'da 8 Mart 2018 günü metroda bir grup kadının söylediği marşın adı "Eşitlik İçin Kadın Marşı". Bu marşı söyleyen kadınların ellerindeki fotoğraflar ise başka bir tarihi olaya gönderme.
İran’da 8 Mart günü kadınların metroda şarkı söylediği bir video birkaç gündür internette dolaşımda. Başörtüsünü çıkartmış kadınlar hep bir ağızdan bir marş söylüyor. Paylaşımlarda “Eşitlik Şarkı”sı olduğu söyleniyor.
Marş yıllar önce İran İslam Cumhuriyeti’nin baskısına maruz kalan kadın aktivistler tarafından yazılmış. Adı “Eşitlik İçin Kadın Marşı”. (Şarkının eski versiyonu aşağıda)
Marş kadınları, adaletsizliğe karşı mücadele etmeye ve “eşitliğin” olduğu bir dünyaya çağırıyor.
Çevirmen Behnaz Pouri marşı bianet için Türkçe'ye çevirdi.
Tenimdeki yara izinden tekrar yeşereceğim; Varlığım için ki ben kadınım, kadınım, kadınım Ses sese, Ele ele verirsek, beraber adım atarsak kurtuluruz Başka bir dünya yaparız, eşit bir dünya, dayanışma ve kardeşlik içinde Daha iyi ve daha mutlu bir dünya Ne recm, ne darağaçları, ne tekrar tekrar gözyaşları, ne utanç Başka bir dünya yaparız, eşit bir dünya, dayanışma ve kardeşlik içinde Daha iyi ve daha mutlu bir dünya.
Farsça yapılan paylaşımlarda kadınların marşı, Haqqani hattındaki bir metro vagonunda söyledikleri belirtiliyor. O gün Tahran’da Çalışma Bakanlığı’nın önünde 8 Mart için toplanan gruptan kadın ve erkeklerden oluşan 50 kişilik bir grup gözaltına alındı. Bu video o eyleme katılan kadınların tüm baskılara karşın kamusal alanda başörtülerini açarak İran’daki baskıcı yönetimi protesto ettikleri eylemlerin devamı. Ve bu videoyu telegram üzerinden tüm dünyaya yaydılar. İran'da kadınların mücadelesi son aylarda dünya basınında daha sık yer bulmaya başlasa da bu mücadele daha eski tarihlere dayanıyor; ve "Eşitlik İçin Kadın Marşı" bunu gösteriyor.
Görüntülerde bir detay var: İranlı kadınların elinde şarkı sözlerinin yazılı olduğu kağıtların arkasındaki fotoğraflar.
Bu fotoğraflar İranlı karın fotoğrafçı Hengameh Golestan’a ait. Golestan fotoğraf çekmeye 1972'de başlamış. Yıllar sonra verdiği bir röportajda o dönem İran'da fotoğraf çeken dört ya da beş fotoğrafçı olduğunu söylüyor.
1974 – 1984 yılları arasında İran’da kadınların yaşamını ve mücadelesini fotoğraflamış Golestan.
Metrodaki kadınların elindeki fotoğraflar 1979 yılının 8 Mart yürüyüşünden.
Videoda yakın planda görülen fotoğraf yukarıda.
Aynı yürüyüşten başka fotoğraflar da var. Aşağıdaki fotoğraflara baktığınızda farkedeceksiniz 100 binlerce kadın o gün alandaymış. İran kadın hareketi için önemli bir gün. Çünkü 1 Şubat 1979’da Humeyni’nin sürgünden dönüşü ve devlet başkanlığına getirilmesi sonrası ardı ardına çıkan yasalarla İran İslam Cumhuriyeti’ne dönüşüyordu. 7 Mart günü Humeyni, Örtünme Yasası’nı (Hicap Kanunu) çıkartmıştı; yani 8 Mart Kadınlar Günü’nden bir gün önce.
İranlı Kadınların tepkisini Golestan’ın fotoğraflarından izleyebilirsiniz. Golestan "8 Mart 1979 kadınların başı açık İran sokaklarında yürüdüğü son gün oldu. Devrim büyük bir hayalkırıklığıydı bizim için" diyor.
Gazeteci. Üniversite yıllarında Abra ve Patika adlı dergilerin yayınlanma süreçlerinde yer aldı. Bir süre Sol Yayınları'nda editörlük yaptı. Gazeteciliğe GazetePazar'da başladı; ardından Hürriyet gazetesinde çalıştı....
Gazeteci. Üniversite yıllarında Abra ve Patika adlı dergilerin yayınlanma süreçlerinde yer aldı. Bir süre Sol Yayınları'nda editörlük yaptı. Gazeteciliğe GazetePazar'da başladı; ardından Hürriyet gazetesinde çalıştı. Daha sonra Habertürk - Yarın gazetesi, Picus Edebiyat Dergisi'nde, Sabah ve Habertürk dergi gruplarında çalıştı. ODTÜ, Siyaset Bilimi mezunu. 2011 - 2019 yılları arasında bianet haber sitesinde eş yayın yönetmeni olarak çalıştı
Anadolu Kültür’ün 20 yılını anlatan “Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür” belgeseli, 18 Nisan Cuma günü saat 19:00’da Ankara Alman Kültür Merkezi’nde (Goethe Institut) gösterilecek.
Gösterimin ardından Anadolu Kültür ekip üyelerinin katılımıyla Bilge Taş moderatörlüğünde bir söyleşi düzenlenecek.
Nehre Su Taşımak belgeseli bir taraftan Diyarbakır Sanat Merkezi ve Depo’yu hayata geçiren Anadolu Kültür’ün 20 yıllık yolculuğunu odağına alırken diğer taraftan da bu yıllar içinde Türkiye’de sivil toplum ve kültür sanat alanında yaşanan gelişmelere dair ipuçları taşıyor.
Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür 2024, 66’
Senaryo, Reji: Mert Kaya Yapım: Anadolu Kültür Görüntü Yönetmeni: Meryem Yavuz Montaj: Can Eskinazi, Mert Kaya Sanat Yönetmeni: Günsu Sarı İçerik Ekibi: Asena Günal, Övgü Gökçe Yaşa, Tamar Nalcı Yardımcı Yönetmen: Aslı Özoğuz Ses Tasarım: Ilgar Gökhan Yürütücü Yapımcı: Mert Kaya (JotaFilm, loudcat.filmworks) Yardımcı Yapımcı: Barış Can Ertürk (JotaFilm) Yapım Koordinatörleri: Arican Paker, Mustafa Akçaöz
TRT’nin, 2 Nisan’da yapılan tüketim boykotuna destek verdikleri gerekçesiyle bazı oyuncuları projelerinden çıkarması ve dizilerini kaldırma kararları Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşındı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, bugün, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na soru önergesi verdi.
Çelenk, yalnızca görüşlerini bildirdikleri için oyuncuların cezalandırılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek TRT’nin bu tavrının anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini vurguladı.
Çelenk’in soru önergesinde TRT’nin mali kaynakları da mercek altına alındı.
TRT, tüketim boykotu çağrısına destek verdikleri gerekçesiyle Aybüke Pusat, Boran Kuzum, Başak Gümülcinelioğlu ve Furkan Andıç gibi oyuncuları projelerden çıkarmış, senarist Ali Aydın’ın yazdığı “Mevlana Celaleddin-i Rumi” dizisini dijital platformundan kaldırmıştır. Kurum sanatçılarının kendi yaşamlarını da etkileyen toplumsal meselelere ilişkin düşüncelerini açıklamalarının ve tartışmalara katılmalarının denetim ve baskılanmasının ifadesi olan bu kararlar hangi kriterler temelinde almıştır?
Kamu yayıncısı TRT’nin iktidar uygulamalarını eleştiren sanatçıları projelerden çıkarıp, destekleyenleri koruması tarafsızlık ilkesinin ihlali değil midir?
TRT’nin kamu yayıncılığı ilkeleri doğrultusunda fikir çeşitliliğini ve ifade özgürlüğünü desteklemesi yükümlülüğü nasıl denetlenmektedir?
TRT, kamu yayıncısı olarak yayın politikasına ilişkin yurttaşlardan gelen şikayetleri sistemli biçimde inceleyen veya değerlendirmeye tabi tutan bir çalışma yürütmekte midir? Böyle bir çalışma varsa, bu çalışmaya ilişkin veriler nelerdir?
TRT, 2004–2024 yılları arasında toplam ne kadar bandrol geliri elde etmiştir? Bu gelir yıllara göre ne şekilde dağılmıştır ve hangi alanlara harcanmıştır?
Ne olmuştu?
İstanbul Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart 2025'te tutuklanmasının ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in de çağrısıyla 2 Nisan'da gerçekleştirilen boykot kampanyasını destekleyen pek çok oyuncu, yer aldığı projelerden el çektirildi.
Boykot kapsamında, CHP'nin işaret ettiği ve iktidara yakınlığıyla bilinen çeşitli sermaye gruplarına ait medya organları ve şirketler yer alıyor. Kampanyayla ilgili soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, boykot çağrılarının “halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik ayrıştırıcı söylemler” (TCK md. 122/1-d) içerdiğini ve boykotçuların “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” (TCK md. 216) suçunu işlediğini iddia ediyor.
Boykot çağrıları nedeniyle özellikle TRT’nin dijital platformu tabii’de yayınlanan dizilerin kadrolarından çıkarılan oyuncular şöyle: Aybüke Pusat, Furkan Andıç, Boran Kuzum ve Başak Gümülcinelioğlu.
Aybüke Pusat'a destek veren senarist Ali Aydın'ın kaleme aldığı “Rumi” dizisi de tabii’nin kütüphanesinden kaldırıldı.
Boykot çağrısına destek verdikleri gerekçesiyle oyuncular Berna Laçin, Rojda Demirer ve Alican Yücesoy’un sosyal medya hesaplarına da erişim engeli getirildi. (TY)