Yönetmen Öz: Festivallerde gizli bir sansür var, ideolojik karar veriliyor
"Bir kar tanesinin ömrü" filmi, Altın Koza Film Festivali'nin ön seçici kurulu tarafından reddedilen yönetmen Kazım Öz: "Benim filmlerime yaklaşım benimle alakalı değil, ortada ideolojik bir bakış var. Tekçi, ırkçı, cinsiyetçi, milliyetçi yaklaşımlara sahip jüriler bu şekilde engelleme kararları alıyorlar."
"Zer", "Bahoz", "Son mevsim: Şavaklar” “Bir varmış bir yokmuş”, “Beyaz Çınar” filmleriyle dünyada yüzlerce festivale katılan ve 43 ödül alan yönetmen Kazım Öz, geçtiğimiz günlerde son filmi, “Bir kar tanesinin ömrü” filminin Altın Koza Film Festivali’nde sansüre uğradığını açıkladı.
Çekimleri 2020’de biten Trabzonlu genç bir kadın ile Hakkarili genç bir erkeğin aşk öyküsünden esinlenerek senaryolaştırılan "Bir Kar Tanesinin Ömrü" Festival ön seçici kurulu tarafından gerekçe gösterilmeden reddedildi.
Filmi yazıp yöneten Kazım Öz, avukatları aracılığıyla hukuki süreç başlattı.
"Bir iki değil, altı film"
bianet’e konuşan yönetmen Öz, bugüne kadar Altın Koza’ya altı film gönderdiğini ve hepsinin de ön seçici kuruldan geçemediğini söyledi ve ekledi:
“Altıncı filmimin de hiçbir gerekçe gösterilmeden ön seçici kurulda reddedildiğine dair mail geldi. Bir değil, iki değil alı film böyle olunca artık açıklama yapma gereği duydum.
“Filmlerin neye göre seçildiği ya da neye göre reddedildiğine dair hiçbir açıklama yapılmıyor, bu önemli bir tartışma konusu. Dünyaya da tartışılan bir konu, festivaller çok fazla film geldiği için ve bu yükten kaynaklı olarak açıklama yapmanın zor olduğu belirtiliyorlar.
"Fakat biz sinemacılar, sanat eserinin değerlendirme kriterlerinin açıklanması gerektiğini söylüyoruz. Objektiflik açısından bu yapılması gerekiyor.”
BAHOZ FİLMİ
"Ortada ideolojik bir bakış var"
“Türkiye’de festivallerde gizli bir sansür olduğu çok açık ortada” diyen Öz, “kararların ideolojik olduğunu” belirtti:
“Benim filmlerime yaklaşımın kişisel olarak benimle alakalı olmadığını düşünüyorum, ortada ideolojik bir bakış var. Benim üretim anlayışıma yönelik bir tutum. Benim yaptığım filmin çizgisi, ele aldığım konular, içerikler, Türkiye’deki bazı meselelere yaklaşımım, onlar açısından sorun olan bu.
“Sorun olan benim ele aldığım konulara festivallerin bakış açısı. Tekçi, ırkçı, cinsiyetçi, milliyetçi yaklaşımlara sahip jüriler bu şekilde engelleme kararları alıyorlar.
“Sadece benim filmlerim değil, o kurulların düşünce yapısına uymayan filmler bu yasaklamalarla karşılaşıyorlar. Yani sorun festivalin politik çizgisi.”
Bir kar tanesinin ömrü
"Zer filmi dünyayı dolaştı"
Öz, “Zer" filmiyle dünyayı dolaştığını ve katıldığı festivaller çok iyi tepkiler aldığını vurguladı.
“Filmin dünyanın başka ülkelerinde yarattığı etkiyi gördüm ve çok mutlu oldum” diyen Öz, şöyle devam etti: “Çok farklı kültürlerden insanların filmle ilgili yorumlarına tepkilerine tanık oldum. Mesela Hindistan’da gösterimi yapıldı Türkiye’de görmediği ilgiyi gördü.
“Koca bir salon tamamen doluydu ve film bittikten sonra yüzden fazla insan söz alıp konuştu filmle ilgili değerlendirmeler yaptı, sorular sordu. Geçtiğimiz hafta Hong Kong Film Festivali, Zer filmini yeniden davet etti, gösterime koydu. Dünyadan böyle güzel tepkiler alan filmlerim Adana’da reddedildi.
"Seçilen filmim daha sonra çıkarıldı"
“Mesela daha önce 'Bir varmış bir yokmuş' filmimle ilgili Adana’da tuhaf bir durum yaşamıştım. O dönem ön seçici kurulda olan Yönetmen Reis Çelik, bana ‘senin filmini almıştık ben Çin’e gittim, döndüğümde senin filmin çıkarılmıştı’ dedi.
“Ben bunu kamuoyuna açıkladığımda Reis Çelik, yanlış hatırladığını başka bir film olduğunu söyledi, bu durumu ispatlayamadığımız için üstüne de gidemedik.
"İstanbul Film Festivali de son filmimi eledi"
“Yine ‘Şavaklar’ filmi yüze yakın dünya festivali dolaştı. Şöyle anlaşılmasın; ‘Benim filmlerim çok iyi neden gösterilmiyor’ sitemi değil. Bu organizasyonlarda gizli bir elin elemelere gittiği çok açık, gizli bir takım kriterler olduğu görülüyor, bunu deşifre etmemiz gerekiyor.
“İstanbul Film Festivali de son filmimi eledi. Festival başkanı, baskıdan dolayı filmi kabul edemediklerini söyledi. Bütün bunları bana değil kamuoyuna açıklamaları; festivalleri, sinemayı özgürleştirmeleri gerekiyor.”
ZER FİLMİ
"Filmlerle ilgili tartışmalar nasıl yürüyor?"
Son olarak, hukuki süreç başlattıklarını ve dosyanın festival kuruluna gittiğini söyleyen Öz, festival kuruluna çağrıda bulundu:
“Ben altı filmimle ilgili yapılan değerlendirmeleri kamuoyuna açmalarını istiyorum. Bahoz, Zer, Şavaklar ile ilgili nasıl tartışmalar yürütüldüğünü bilmek istiyorum.
“Bu etik davranışı ortaya koymalılar, o zaman pandoranın kutusu da açılmış olur. Festivallerin demokratikleşmesinde çok büyük rol oynamış olacaklar.
“Ayrıca sinema her konuyu ele alır, sinema iktidarların yasak koyduğunu çok daha fazla işler, festivaller bu kaygılardan uzaklaşmalılar, onlar filmlere yasaklayıcı gözle yargı gözüyle bakamazlar.”
Samancılar: Kazım'ın açıklamasının yanındayım
Festivalin Başkanlığını yapan Menderes Samancılar ise; bianet’e yapttığı açıklamada festivaldeki görevi gereği konuşamayacağını söyledi.
Samancılar, “Kazım Öz’ün açıklamasının yanında olduğunu” vurguladı ve ekledi: “Kazım’ın sinemasını severim, haklarını savunmakta ve açıklama yapmakta haklı. Ben mesleğim gereği ve burada aldığım görev gereği açıklama yapamıyorum, burada kalıcı değiliz. Kazım’ın filmi ile ilgili durum ön jürinin değerlendirmesi ben buna dair açıklama yapamam.”
Jürinin bağımsız olduğunu ifade eden Samancılar, “Jürinin eleme yaparken bağlı kaldığı kriterler var mı?” soruna ise; “kendi inisiyatifleriyle karar verdiklerini” söyledi.
Kazım Öz hakkında
1973, Dersim doğumlu. 1998 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Fakültesi'ni bitirdi. 2003 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema TV Bölümü Yüksek lisans programından mezun oldu. Aynı bölümde doktora programına devam ediyor.
1992'den itibaren dört yıl Jiyana Nu tiyatrosunda oyunculuk ve rejide çalıştı. 1996 yılından beri Mezopotamya Sinema Kolektifinde ve kurucularından olduğu Yapım13'de çalışıyor.
Mezopotamya Kültür Merkezi, Sinema Birimi üyesi. İlk Uzun metraj filmi "Fotoğraf"ı da bu birim yardımıyla çekti. Ax (toprak) adlı kısa filmi yurt içi ve yurt dışında toplam altı ödül aldı. Daha sonra iki belgesel film çekti. Son çalışması olan "Fotoğraf" ise 4 ödüllü.
74 dakikalık Uzun belgesel film çalışması "Dûr" (Uzak) ile Nürnberg Türkiye Almanya film festivali ve Ankara Film Festivallerinde "En İyi Belgesel" ödüllerini aldı.
IDFA Jan Vrijman Fonu desteği ile yapımı gerçekleşen "Dûr", ARTE-Fransa tarafından satın alındı. Aynı zamanda, Arte-France ortaklığında "Demsala Dawi: Şewaxan, Son Mevsim Şavaklar" isimli belgesel projesini çekti.
Sinemayı "Hayatı parçalamak ve yeniden kurmak" olarak tanımlıyor: "Sinema benim için artık vazgeçilmez bir tutku. Gerek toplumsal sorunlar gerek bireysel sorunları anlatmak için çok iyi dil bence. Bu dil ile uğraşmak benim için büyüleyici."
Filmografisi
Fırtına (Bahoz) – 2008, Fotoğraf – 2001, Beyaz Çınar (Çınara Sıpî) (White Plane) - 2014, Bir Varmış Bir Yokmuş (He Bû Tune Bû) - 2013, Teknede – 1999, Ellerimiz Kanat Olacak Uçup Gideceğiz – 1996, El Yordamıyla Renkler – 1996, Uzak (Dür) – 2004, Son Mevsim: Şavaklar – 2009, Zer- 2014, Bir kar tanesinin ömrü- 2020.
Toplam 43 ödül aldı
Uluslararası Ankara Film Festivali'nden En İyi Belgesel, Juri Özel Ödülü olmak üzere 4 ödül, 39. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde Jüri özel ve FIPRESCI ödülleri, 6. Uluslararası Milano Film Festivali'nden En İyi Film, 12. Orhan Arıburnu Ödülleri'nde Jüri Özel Ödülü, 13. Trieste Film Festivali'nden En İyi Film ve Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali'nden de En İyi Belgesel ve Mahmut Tali Öngören Jüri Özel Ödülü olmak üzere festivallerde toplam 43 ödül aldı.
bianet eğitim ve mülteci hakları editörü. Evrensel, T24, Taraf, Bakurpress, JİNHA, Jin news, Özgürlükçü Demokrasi ve Yeni Yaşam gazetesinde, yargı muhabirliği, politika editörlüğü, hak ihlalleri ve...
bianet eğitim ve mülteci hakları editörü. Evrensel, T24, Taraf, Bakurpress, JİNHA, Jin news, Özgürlükçü Demokrasi ve Yeni Yaşam gazetesinde, yargı muhabirliği, politika editörlüğü, hak ihlalleri ve kadın alanlarında çalıştı. İstanbul Aydın Üniversitesi İnternet Gazeteciliği ve Yayıncılığı, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde okudu.
TRT’nin, 2 Nisan’da yapılan tüketim boykotuna destek verdikleri gerekçesiyle bazı oyuncuları projelerinden çıkarması ve dizilerini kaldırma kararları Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşındı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, bugün, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na soru önergesi verdi.
Çelenk, yalnızca görüşlerini bildirdikleri için oyuncuların cezalandırılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek TRT’nin bu tavrının anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini vurguladı.
Çelenk’in soru önergesinde TRT’nin mali kaynakları da mercek altına alındı.
TRT, tüketim boykotu çağrısına destek verdikleri gerekçesiyle Aybüke Pusat, Boran Kuzum, Başak Gümülcinelioğlu ve Furkan Andıç gibi oyuncuları projelerden çıkarmış, senarist Ali Aydın’ın yazdığı “Mevlana Celaleddin-i Rumi” dizisini dijital platformundan kaldırmıştır. Kurum sanatçılarının kendi yaşamlarını da etkileyen toplumsal meselelere ilişkin düşüncelerini açıklamalarının ve tartışmalara katılmalarının denetim ve baskılanmasının ifadesi olan bu kararlar hangi kriterler temelinde almıştır?
Kamu yayıncısı TRT’nin iktidar uygulamalarını eleştiren sanatçıları projelerden çıkarıp, destekleyenleri koruması tarafsızlık ilkesinin ihlali değil midir?
TRT’nin kamu yayıncılığı ilkeleri doğrultusunda fikir çeşitliliğini ve ifade özgürlüğünü desteklemesi yükümlülüğü nasıl denetlenmektedir?
TRT, kamu yayıncısı olarak yayın politikasına ilişkin yurttaşlardan gelen şikayetleri sistemli biçimde inceleyen veya değerlendirmeye tabi tutan bir çalışma yürütmekte midir? Böyle bir çalışma varsa, bu çalışmaya ilişkin veriler nelerdir?
TRT, 2004–2024 yılları arasında toplam ne kadar bandrol geliri elde etmiştir? Bu gelir yıllara göre ne şekilde dağılmıştır ve hangi alanlara harcanmıştır?
Ne olmuştu?
İstanbul Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart 2025'te tutuklanmasının ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in de çağrısıyla 2 Nisan'da gerçekleştirilen boykot kampanyasını destekleyen pek çok oyuncu, yer aldığı projelerden el çektirildi.
Boykot kapsamında, CHP'nin işaret ettiği ve iktidara yakınlığıyla bilinen çeşitli sermaye gruplarına ait medya organları ve şirketler yer alıyor. Kampanyayla ilgili soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, boykot çağrılarının “halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik ayrıştırıcı söylemler” (TCK md. 122/1-d) içerdiğini ve boykotçuların “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” (TCK md. 216) suçunu işlediğini iddia ediyor.
Boykot çağrıları nedeniyle özellikle TRT’nin dijital platformu tabii’de yayınlanan dizilerin kadrolarından çıkarılan oyuncular şöyle: Aybüke Pusat, Furkan Andıç, Boran Kuzum ve Başak Gümülcinelioğlu.
Aybüke Pusat'a destek veren senarist Ali Aydın'ın kaleme aldığı “Rumi” dizisi de tabii’nin kütüphanesinden kaldırıldı.
Boykot çağrısına destek verdikleri gerekçesiyle oyuncular Berna Laçin, Rojda Demirer ve Alican Yücesoy’un sosyal medya hesaplarına da erişim engeli getirildi. (TY)
Can çıkar, umut çıkmaz: Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor
Yersiz Kumpanya’nın kurucusu oyuncu, yazar ve yönetmen Elif Ongan Tekçe’nin son oyunu “Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor” totaliter bir kıyametin ortasında tiyatro seyircisini evlerine bir demet umutla gönderiyor. Gelecek sezonda da sahne tozları ve alkışları bol ola!
Azınlıklar ve kadın hakları konularında artık yakından takip edilen oyun yazarlarımızdan biri olan ve kendi yazdığı oyunlarda oyunculuğuyla da ödüllere layık görülen Elif Ongan Tekçe, bu sezon bağımsız tiyatro topluluğu Yersiz Kumpanya’dan çıkardığı “Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor” isimli oyunuyla yönetmen koltuğunda.
Distopik bir dünyada geçen; ancak aslında çok da eski olmayan COVID-19 pandemisindeki sıkışmışlığı da hatırlatan “Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor” prömiyerini 23 Ekim 2024’te kumbaracı50’de yapmıştı. Oyun, 14 Mart Cuma akşamı da Tophane’deki BeReZe Gösteri Evi’nde sahnelendi.
Pandemiyi fırsat bilip totaliterleşen, doğa ananın şefkatinden uzaklaşan ve ötekileştirdiklerini neredeyse tamamen sistemin dışına iten apokaliptik bir düzen içinde “yan yana yürümeyi becerebildiği takdirde cehennemin içinde bile huzuru bulabilenlerin hikayesi” Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor. Bakış açını değiştir, diyor Tekçe’nin metni her fırsatta: Dünyayı bir gecede değiştiremeyeceğini anla, kendi etki alanında ne yaparsan yap ama enseyi karartma! Can çıkar, umut çıkmaz!
Dünyanın farklı yerlerinde savaşların tüm acılarıyla topyekûn devam ettiği ve öteki olmanın cezalandırıldığı bir çağda ihtiyaç duyduğumuz bir nebze umudu düğün çiçeği gibi seyircinin kucağına atıyor oyun. Tekçe’nin kaleminden sahneye akan o tatlı dil, ötekileştirilmişlerin ve düzen karşıtlarının bir araya gelememesinin çaresi olacak kudrette belki de. Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nda drama hocalığı yaptığı zamandan bizzat tanıdığım ve tiyatro konusunda ustam saydığım Elif Ongan Tekçe her bir oyununda, zalimleşen kalpleri bir şekilde o tatlı diliyle ısıtmayı ve pamuk gibi yapmayı çok iyi biliyor. Sadece bu oyunuyla değil, Tekçe tüm oyunlarıyla tiyatro seyircisine haberlerde bulamayacağınız bir demet umut gönderiyor: Farklılıklarımıza rağmen bir arada olabilme umudu. Bu bir demet umudu yakalayan tiyatro izleyicisi baharın habercisi bir Tophane akşamında BeReZe sahnesinden Karaköy vapuruna hafiflemiş bir halde yürüyor.
“Eğer birini düşünüyorsan o kadar da umutsuz değilsin”
Baskı rejiminin bireyin içine yerleştirdiği “öteki” korkusu ve sevgisizlik ile katılaşmış bir kalp, sahnede Tekçe’nin kalemiyle “enseyi karartmayan ve her gün yeni bir umutla güne başlayan bir saf akılla karşılaşıyor -ve tabii ki çatışıyor. Felaketlerin arka arkaya geldiği, çok da uzak sayılmayacak bir zamanda geçen oyun, bir araya gelmesi mümkün olmayan iki insanın karşılaşmasının, yana yana durabilmesinin kıymetini anlatıyor. Korkunun hüküm sürdüğü bir ortamda sürekli engellere takılan ve mana krizi içindeki modern insan için umutlu bir gedik açmak mümkün mü? Tekçe’nin karakterleri aracılığıyla da söylediği gibi: “Eğer birini düşünüyorsan o kadar da umutsuz değilsin.”
Oyunun yazarı ve yönetmeni Elif Ongan Tekçe aynı zamanda ödüllü bir tiyatro oyuncusu. Tekçe 2023 yılında yazıp yönettiği “Kalanlar” isimli oyunundaki rolüyle Direklerarası Tiyatro Ödülleri’nde Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü almış, yine yazıp yönettiği ve oynadığı -ve loop teknolojisi kullanarak çok yenilikçi bir dramaturji ortaya koyduğu tek kişilik oyun “Nasıl Bilirdiniz” ile de Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nden “Yılın Oyuncuları” ödülüyle taçlandırmıştı tiyatro kariyerini.
Şahika Tekand ile 10 yıl birlikte tiyatro yapan tecrübeli oyuncu Banu Fotocan, karakterini seyircinin içine dokunan iyileştirici bir enerjiyle canlandırıyor. Geçen sezon önemli ödüllere layık görülen Rojhat Özsoy ise Fotocan ile aynı sahnede, ama hayatının iplerini yenemediği gölgesine teslim eden ve totaliter bir rejim nedeniyle karanlığında kaybolmuş, hınçlı ve güvensiz bir genci canlandırıyor. Özsoy 2024 yılında “Bence Katil Öldürdü” isimli komedi/müzikaldeki rolüyle Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri’nde “Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Müzikal/Komedi Erkek Oyuncusu” ödülünü almış, 2023 yılında da Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri’nde yine komedi/müzikal kategorisinde “Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu” ödülüne layık görülmüştü. Oyunun başında atmosferi yaratan ve finale bizi finale taşıyan müziklerin besteci ise Dorukhan Kenger.
“Çok da şey yapmamak lazım”
Fotocan ve Özsoy’un samimi, içten, içe değen ve kalbi ısıtan oyunculuklarıyla hayat bulan Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor, minimal sahne tasarımıyla (Gülden Ataman) azın aslında daha çok olduğunu ve tüm maddi yüklerden yoksun kalmanın asıl özgürlüğü beraberinde getirdiğini de hatırlatır nitelikte. Asıl zenginlik her şeyini kaybedince ortaya çıkıyor. Tekçe’nin metni filozof imparator Marcus Aurelius’un “Unutma, mutlu bir hayat çok az şeye bağlıdır” düşüncesine de hayat veriyor. İki “öteki” yan yana durduğunda “biz” oluyorlar. Kötü olmanın ve karanlık tarafı seçmenin pragmatik anlamda hayatı kolaylaştırdığı bir konjonktürde, erdemli bir hayat sürebilme dirayeti postmodern dünyanın diktiği tüm duvarları un ufak ediyor. Kontrolümüz dışındaki hiç bir şeye kahrolmamamız gerektiğini hatırlatan Tekçe, “Çok da şey yapmamak lazım” diyerek ağaçlar için meydanlara koşan gençlere de bir selam çakıyor. Yasemin çiçekleri, sevginin yoğurduğu bir toprakta daha gür yetişiyor. İnsan gölgesiyle savaşını kazanmak için bir tatlı dile ihtiyaç duyuyor. Ötekilerin birbirlerine güvenerek yan yana durabildiği bir bahçeden baktığımızda Tekçe’nin de ifadeleriyle “Oradan her şey daha güzel görünüyor!”
Kaçıranlar 22 Nisan’da Eksi On Altı Mekan sahnesinde sezonun son gösterimini izleyebilir. Tekçe’den oyunun gelecek sezonda da gösterime devam edeceği müjdesini aldık. Sahne tozları ve alkışları bol ola!
Dış politika ve küresel ekonomi konularına odaklanan -ama müzikle ve tiyatroyla nefes alan- bir gazeteci. Son olarak Ekonomi Gazetesi’nin İngilizce yayını TR Monitor Digital’in Yazı...
Dış politika ve küresel ekonomi konularına odaklanan -ama müzikle ve tiyatroyla nefes alan- bir gazeteci. Son olarak Ekonomi Gazetesi’nin İngilizce yayını TR Monitor Digital’in Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptı. Geçmişte Dünya Gazetesi, Doğan Haber Ajansı, Diken ve Ekonomi Gazetesi’nde ekonomi ve dış haberler konularında yazdı. Müzik ve tiyatro tutkunu, DarkBlueNotes.com adresinde müzik yazıları yayımlanıyor ve Hil-alem.blogspot.com adresinde çeşitli sanat dallarına ilişkin yazılar yazıyor.