İstanbul Kadıköy’de 10 Nisan’da bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden 15 yaşındaki Ahmet Mattia Minguzzi’nin öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması, 10 Nisan Perşembe günü İstanbul Anadolu 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Ahmet’in ailesi, polis korumasında adliyeye gelirken, duruşma sonrasında da yine polis eşliğinde adliyeden ayrıldılar. Yargılananlar ise, suça itilmiş çocuklar.
Duruşmada, iki suça itilmiş çocuğun “yetişkinler gibi yargılanmasını” talep eden bir kamuoyu oluştu. Peki hukuken bu ne anlama geliyor?
Girne Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Doç.Dr Dr. Eylem Ümit Atılgan, toplumda yeniden gündeme gelen “yetişkinler gibi yargılanma” talebini bianet’e yorumladı:
“Bu ülkede yıllardır bir çocuk güvenliği eylem planı yok, yapılmıyor. Çocuk korumaya özgü strateji planı hazırlanmıyor. Çocuk istismarı ve ihmalinin verileri toplanmıyor ve suça karışan çocuklarla ilgili detaylı istatistikler kamuyla paylaşılmıyor. Çocuğu güvende tutma politikaları üretilmiyor. Çocuklar bu ülkede korumasız."
"Sonuç alamayız"
Ümit Atılgan, ceza ehliyeti yaşının değiştirilmesi talebinin, aslında daha büyük sorunları gizlediğini ve bir manipülasyon olduğunu vurguladı.
"Yasadaki ceza ehliyeti yaşının değişmesi Ahmet’in faillerinin dışında hemen herkesi etkileyecek bir duruma sebebiyet verecektir. Çocuklar yetişkinlerin küçük hali değildir. Yetişkinlerin elbisesini küçülterek çocuklara giydiremeyeceğimiz gibi yetişkinler için yapılan yasayı kesip biçip değiştirerek çocuklara uygulayamayız. Uygularsak sonuç alamayız. Ceza ehliyet yaşını aşağı çekmek çocukluğun yitimi demektir. İş hukukunda öğrenci-çırak uygulamasıyla çocuğun ekonomik sömürüsünün yolu tamamen açıldı ve iş hukuku açısından çocukluğun yitiminin sonuçlarını her gün bir işçi çocuk cinayetiyle görüyoruz. Çocukların ekonomik sömürüsü için vahşi kapitalizmin önündeki tüm engeller birer birer kaldırılıyor. Eğer TCK’da da ceza ehliyeti yaşıyla oynanırsa çocuk kategorisinin tümden yitimiyle karşı karşıya geliriz. Çocukları ne cinsel istismara ne de erken yaşta ve zorla evliliklere arşı koruyabiliriz. Ergenlikle reşit olmayı eşitleyen dünya görüşü, Ahmet’in failleri yetişkin olarak yargılansın kampanyası yürütüyor bakın dikkat ederseniz" dedi.
“Çocuklar yetişkinlerin küçük hali değildir”
Ümit Atılgan, ceza ehliyeti yaşının değiştirilmesinin çocukları “yetişkinlerin küçük hali” olarak görme anlayışını pekiştirdiğini ve bu yaklaşımın tehlikeli olduğunu belirtti. “Yetişkinler için uygulanan yasayı kesip biçerek çocuklara uygulamak, sadece sistemi bozmakla kalmaz, çocukların gelişim süreçlerini de olumsuz etkiler. Çocuklar ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan yetişkinlerden farklıdır. Bu tür değişiklikler, çocukların gelişim süreçlerini riske atar, çocukların en temel haklarını ihlal eder” dedi.
Ayrıca, Atılgan, ceza ehliyeti yaşının düşürülmesinin, vahşi kapitalizm ve çocukların ekonomik sömürüsünü artıracağına da dikkat çekti. “Çocukların iş gücü olarak sömürülmesi, çocuk işçiliği gibi sorunlarla her gün karşılaşıyoruz. Çocukların cezai sorumluluklarının yetişkinlerle eşitlenmesi, çocukların istismarına ve kötü muameleye uğramalarına zemin hazırlar. Yetişkinlerle aynı yasa ve uygulamaları çocuklara uygulamak, onların çocukluklarını tamamen kaybetmelerine neden olur” dedi.
Çocukların güvende olması için yapılması gerekenler
Dr. Eylem Ümit Atılgan, Türkiye’deki çocuk adalet sistemine dair önemli bir eksikliğe de dikkat çekti: “Çocuklar tehlikede, tehlikeli değiller. Bu ülkede yıllardır bir çocuk koruma strateji planı yok. Çocukların hakları ihlal ediliyor, ancak bu konuda veri toplanmıyor ve yeterli önlem alınmıyor. Çocukların korunması için acilen çocuk güvende tutma sistemi kurulmalıdır. Çocuk koruma sistemi ihlali takip ederken, güvende tutma sistemi ise risk altındaki çocukları destekler.”
Ayrıca, Türkiye’deki çocuk adalet sisteminin eksikliklerini de belirten Atılgan, şu ifadeleri kullandı: “Çocuk adalet sisteminde hâlâ yeterli psikolog ve sosyal çalışmacı istihdam edilmiyor. Çocukların yüksek yararını gözeten bir sistemden çok uzaktayız. Çocuk savcılığı birimi yasada öngörüldüğü şekilde hayata geçirilmedi. Çocuk savcılığı, suç öncesi faaliyet yürüten bir birim olmalı, ancak şu an sadece suç işlendikten sonra devreye giren bir yapı mevcut.”
Atılgan, son olarak, “Çocuk hakları sözleşmeleri ve çocukların korunmasına yönelik hukuki çerçeveler son yıllarda hedef alınıyor. Bu tür manipülasyonlarla, masum bir çocuğun ölümünden faydalanarak, bu hakları zayıflatmak oldukça tehlikeli” diyerek, uluslararası çocuk hakları sözleşmelerinin altının oyulmasına karşı uyarıda bulundu.
Atılgan’ın vurguladığı bir nokta da şu: “Şayet reşit olmayanların işlediği tecavüz ve cinayet davalarında cezaların ağırlaştırılması talebine Amerika örnek veriliyor Orada durum nedir diye sorarsan, çocukların işlediği öldürme ve cinsel suçlarda daha ağır cezalar suç oranının düşmesini sağlamamakta. Veriler, istatistikler ağırlaştırılan cezaların değil geliştirilen koruma destekleme mekanizmalarının ve sosyal politikaların suç oranını düşürdüğünü ortaya koyuyor. Örneğin İngiltere'de bu yol izlendi ve başarılı bir örnek Amerika gibi cezaları ağır, ceza ehliyeti yaşı düşürülmüş ülkeler çocuk suçluluğuyla mücadelede başarısız örnekler.”
“Çocukları kaybederiz”
Ümit Atılgan, yapılan bu yanlış manipülasyonların ve yasaların yanlış uygulanmasının, ülkenin çocuklarını kaybetme noktasına getirebileceğini belirtti. “Eğer biz bu şekilde devam edersek, tüm çocuklarımızı kaybederiz. Çocuklar, geleceğimizin teminatıdır. Onların haklarını, güvenliklerini ve gelişimlerini en iyi şekilde sağlamalıyız. Yoksa sadece çocukları kaybetmekle kalmaz, tüm toplumu kaybederiz” dedi.

Ahmet Mattia Minguzzi davası 8 Mayıs'a ertelendi
(EMK)