Haksız ve hukuksuz ihraç meselesi 24 Haziran ve 8 Temmuz’da yapılacak seçimlerinde en temel gündemlerinden biri. Ülkede ekonomik durumun OHAL döneminde çökmesi ve yine ekonomik nedenlerle çok öne alındığı açık olan baskın seçimin yapılması, ihraçlar ve ihraçlara yakın seçmenlerin siyasi tercihlerini önemli hale getirdi.
Darbe girişimi ile ilgisi, hiçbir şekilde ortaya konulmamış yüz binden fazla memur, arşiv soruşturması nedeniyle işsiz bırakılan onbinlerce taşeron işçisi, ataması yapılmayan doktorlar, sözleşmesi yenilenmeyen akademisyenler, bunların yakınları milyonlarca seçmene denk düşüyor. Eğitimi, birikimi ve geleceği haksız bir şekilde elinden alınan ihraçlar, 24 Haziran ve 8 Temmuz’da sandıkta siyasi sorumlulardan hesap soracak. Kadınların eğitim alması, memur olmasının ne kadar zor olduğunu en iyi kadınlar bilir. Haksız bir şekilde kadınların ihraç edilmesinin hesabını da en çok kadın seçmenlerin sorması gerekir.
“Üç ay bile sürmez” diye başlayan OHAL, ikinci yılını doldurmaya doğru gidiyor. Bu sürede net olarak bilinmese de en az 140 bin kişinin kamudan ihraç edildiği biliniyor. AKP’nin OHAL fırsatçılığı ile başlattığı ihraçlar, 600 günden fazladır haklarını arayabilecekleri bir yol arıyorlar. AKP’nin Anayasa Mahkemesinden daha çok yetkilendirdiği OHAL komisyonu, 116 binden fazla başvurudan sadece 310 kişilik “işine geri dönme kararı” verdi. Bu konuda işleyen bir hukuk mekanizması AKP eliyle engellendi. OHAL komisyonu AKP’ye zaman kazandırmak işlevini yerine getiriyor ve mahkemelerde hesap vermeyi geciktiriyor.
OHAL Komisyonu açıklamasına göre; “Olağanüstü hal kapsamında yayımlanan KHK’lerle 107 bin 175’i kamu görevinden ihraç olmak üzere toplam 11 bin 895 tedbir işlemi gerçekleştirilmiştir.” KESK’in açıkladığı verilere göre KHK’ler dışında da disiplin kurulları aracılığıyla binlerce kişi ihraç edildi. KESK 22 bin 28’i kadın olmak üzere toplamda 116 bin 512 kişinin ihraç edildiğini açıkladı.
Yani ihraç edilenlerin yüzde 20’si kadınlardan oluşuyor. Kadınlar açısından ihraç edilmenin toplumsal cinsiyet eşitsizliği düzeni içerisinde birçok adaletsiz sonucu ortaya çıktı. Kadınların istihdamının özgürleştirici etkisi ve ihraç nedeniyle bu özgürlüğün kısıtlanması kadın emeği gaspı oldu. İhraçlar çalışma alanından kadınların uzaklaştırılmasıyla sonuçlandı. Ekonomik özgürlüğü ellerinden alınan kadınlar daha fazla eş, aile baskısı ve toplumsal baskıya maruz bırakıldı.
KESK, ihraçlara yönelik ilk anketi Mart 2017’de gerçekleştirmiş sonuçları bianet’te yayınlanmıştı. Bu yıl ise kendisine bağlı sendikalarda üye 232 ihraç edilen kadınla “kadın odaklı” bir araştırmanın sonuçlarını geçen hafta kamuoyuna sundu:
Kadın ihraçlar; “zor şartlar altında aldıkları eğitim ve sahip oldukları iş, “uzaklaştırıldıkları toplumsal statü” ve “içinde yaşadığımız toplumsal cinsiyet eşitsizliği” göz önünde bulundurulduğunda daha adaletsiz bir yaşama mahkum bırakıldı. Kadın ihraçlar çok yaşamsal sorunlarla baş başa bırakıldı. (SO/ÇT)