00:00 son güncelleme
Bianet Bültene Abone Ol
facebook twitter rss youtube
  • BİANET
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Özel Dosyalar
  • BİAMAG
    1. Anasayfa
    2. Yazılar
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Bia Kitaplığı
  • KURDÎ
    1. Destpêk
    2. Nûçe
    3. Nivîskar
    4. Galerî
    5. Têkilî
  • ENGLISH
    1. Homepage
    2. News-Articles
    3. Bylines
    4. Galleries
    5. About Us
  • KADIN-LGBTİ
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Erkek Şiddeti-Çetele
    4. Şiddete Uğrarsanız
    5. Bağlantılar
  • ÇOCUK
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Çocuklardan
    5. Bağlantılar

Haber Listesi

  • Bianet
  • Biamag
  • Kurdî
  • English
  • Kadın
  • Çocuk

Son günlerin çok satan kitaplarından biri; "Çavdar Tarlasındaki Çocuklar"ın yazarı J. D. Salinger'in hayatının bir kısmının anlatıldığı "Çavdar Tarlasındaki Asi" filminden çıktığımdan beri kendi kendime tekrar ediyordum.

Aslolan neydi sahi!

- Yazmak mı?

- Yayınlatmak mı?

Film, kısa öykülerini yayınlatmak isteyen Salinger'in yayınlatma tutkusuyla başlayıp daha sonra yayınlatmayı istememe tutkusuyla devam ediyor.

Bir yazar adayı için aslolan yazmak mıdır?

Yoksa yayınlatmak mı?

Sorunun cevabı filmde genç yazar adayının hocası Whit Burnett (Kevin Spacey) tarafından başka bir soruyla en vurucu halini alıyordu:

“Hiçbir zaman yayınlanmayacağını bilsen yazar mısın?”

Kime soruyordu, peki?

Bordo koltukta oturan sırt çantalı kadının karalama defterinde yazılmış olanların şuracıkta ortalığa dökülecek olmasının sorgulandığı bir an mıydı yoksa!

Tam olarak böyle bir şey değildi tabii ki.

Genç yazar adayı Salinger'in önüne konulan sorunun cevabı,  "Kendi sesini bul" diyen hocasının yine kendisini ittiği yoldaydı.

Şablon bir ifadedir bilinir; “Herkesin bir öyküsü vardır” denir ya! Önemli olan herkesleşmeden anlatabilmek. 29 harf ve bilindik kelimelerle, yeni, aslında yeniden de öte,  "ait olan" bir şeyler yazmak:

"Kendini yaz”

Ne ara geçiyorum bilmiyorum. Birden birçok bedende simgeleşen Sylvia Plath'ı görüyorum. Yazdığı şiirleri dergilerde yayınlatmak için uğraşan tutkulu bir kadın, şair, yazar...

J. D. Salinger'in yayınlatma tutkusuyla başlayıp yayınlanmayı istememe tutkusuyla devam ettirdiği yazma serüveninden,

Sylva Plath'ın Fanus'una; içinde kaybolmayı istedikleri yazma dünyaları...

Kimse bilmeden aslında herkesin bildiği!

Yazdıkları yaşadıklarının neresiydi?

Biri ölüme seslenerek "Ölmek bir sanattır",

Diğeri yaşayan kaybolmuş hayata seslenerek; "sorun da buydu işte. Asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz, çünkü böyle bir yer yoktu”.

Fanus; karanlık ve aydınlığın bir arada olduğu, iyilik ve kötülüğün aynı anda yürüdüğü, oturduğu, uyuduğu yerdi.

Yazmak için mi yazıyorlardı? Yoksa yayınlatmak için mi? Daha iyi bildikleri ne vardı ki?

Hepsi yazmak içindi.

Sırt çantalı bordo koltukta oturan da dahil yazmayı istemekle başlayan, kaybetmeyi ve vazgeçmeyi göze alarak devam eden sürece yazmak deniliyor.

Soru, olanca çıplak hâliyle orta yerde duruyor: “Yazdıkların hiç yayınlanmayacak olsa da yazar mısın?"

Kimse için hiçbir önemi olmayacak olsa da, tabakta duran dört elma dilimi ve bir kaç üzüm tanesinin öyküsünü yazar mısın?

Film bitti işte...

Dışardayım...

İstiklal Caddesi yazdan kalma sıcak bir akşamı ağırlıyor. Henüz çok geç değil. Belki biraz yürüyüp köşedeki kitapçıya uğrarım. Yeni yayınlanan kitaplara göz atmak için... (GB/AS)

Gökçe Bilgin

1984'te Adıyaman'da doğdu, İstanbul’da yaşıyor. Atatürk Üniversitesi Egitim Fakültesi mezunu. Anadolu Üniversitesinde Radyo ve TV programcılığı okuyor. 2007’den beri öğretmenlik yapıyor. "Tahta&Kuşlar" atölyesinde okumak, çizmek, yazmak ve fotoğrafla ilgileniyor. 
GÖKÇE BİLGİN’DEN Yazmak, Sadece Yazmak İçindi
Fanus; karanlık ve aydınlığın bir arada olduğu, iyilik ve kötülüğün aynı anda yürüdüğü, oturduğu, uyuduğu yerdi.
Gökçe Bilgin İstanbul - BİA Haber Merkezi 14 Ekim 2017, Cumartesi 00:00
Haberi mail ile paylaş.
Kapat

Anahtar Sözcükler

  • yazar
  • sylvia plath
  • j. d. salinger
  • çavdar tarlasındaki çocuklar

Yazarın Önceki Yazıları

  • Hepsi Aşktan 21 Nisan 2018
    Aşkın ödev haline gelmiş olmasına, birçok düşünürün bu konudaki fikirlerine, cinselliğe uzanan kısacası ...
  • Bir Kitap Okudum! 14 Nisan 2018
    Kendini Arturo Bandini sanan Bukowski’den bahsediyorum. Bunun abartı olduğunu düşünmeyin. Yazmaya çalışan genç ...
  • Sade Bir Yaşamın Ödülü: Üretkenlik 07 Nisan 2018
    Seywan Saedian'la söyleşimiz biri açık diğeri normal çayların eşliğinde dört saat sürdü. Dört ...
  • Üçüncü Mevki: Bir Başarı Öyküsü 31 Mart 2018
    Büyük bir şehre tek başına gidenler, elbet bir gün bir hikâyede karşılaşılacaklardı. ...
  • "Sana Ne?": Avni Usta’nın Dünyası 03 Mart 2018
    Söze Sezai Karakoç hayranlığını dile getirerek başlayınca Avni Usta, artık böyle hitap ediyorum, ...

Bugün En Çok Okunanlar

  • MURAT TÜRKER YAZDI Kayıp Sürrealist Leonora 01 Temmuz 2017
  • ULAŞ BAŞAR GEZGİN YAZDI İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? 01 Temmuz 2017
  • TUĞÇE ERÇETİN YAZDI “Dikkat” Uyarısına Rağmen Çukura Atlayanlar 01 Temmuz 2017
  • FERHAT TUNÇ YAZDI Şenlikten Katliama: 2 Temmuz 01 Temmuz 2017
  • ASLIHAN GENÇAY YAZDI Tavuk’un Öyküsü 01 Temmuz 2017
  • BİANET
  • BİAMAG
  • KURDÎ
  • ENGLISH
  • KADIN-LGBTİ
  • ÇOCUK
YeniHayat Bilişim

Bu web sitesi IPS İletişim Vakfınca İsveç Uluslararası Kalkınma Ajansı (SIDA) desteğiyle yürütülen, "Haklar İçin Habercilik, Haberciler İçin Özgürlük" -kısa adıyla BİA3 - projesi kapsamında yayınlanmaktadır. Bu web sitesinin içeriği yalnızca IPS İletişim Vakfı'nın sorumluluğundadır ve hiçbir biçimde SIDA'nın tutumunu yansıtmamaktadır.