18:32 son güncelleme
Bianet Bültene Abone Ol
facebook twitter rss youtube
  • BİANET
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Özel Dosyalar
  • BİAMAG
    1. Anasayfa
    2. Yazılar
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Bia Kitaplığı
  • KURDÎ
    1. Destpêk
    2. Nûçe
    3. Nivîskar
    4. Galerî
    5. Têkilî
  • ENGLISH
    1. Homepage
    2. News-Articles
    3. Bylines
    4. Galleries
    5. About Us
  • KADIN-LGBTİ
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Erkek Şiddeti-Çetele
    4. Şiddete Uğrarsanız
    5. Bağlantılar
  • ÇOCUK
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Çocuklardan
    5. Bağlantılar

Haber Listesi

  • Bianet
  • Biamag
  • Kurdî
  • English
  • Kadın
  • Çocuk

Bu yazıda, Türkçe’de ırkçılık üstüne yayınlanmış en önemli metinlerden biri olan, ancak bugün tarihin tozlu raflarında kalmış olan bir broşüre dikkat çekmek istiyorum.

1943 tarihini taşıyan “En Büyük Tehlike”  adlı broşür, Atatürk’ün anne tarafından kuzeni olan TKP Genel Sekreteri Reşat Fuat Baraner (1900-1968) tarafından kaleme alınmıştı; ancak dönemin siyasal baskıları nedeniyle Darüşşafakalı ressam Faris Erkman (1915-1950) imzasıyla yayınlanmıştı. O zaman çok ses getiren ve TBMM’de tartışılan metin, aslında bugün de güncel bir metin olarak öne çıkarılmaya değer.

“Tarihte ne zaman ırkçılık ortaya atılmışsa orada yabancı milletlerin tahakküm altına alınmak istendiği, ezildiği ve soyulduğunu görürüz. Yüksek ve aşağı ırklar meselesi esaret devrinde esirleri çalıştırabilmek, Orta çağda kilise ve derebeylik hakimiyetini devam ettirebilmek için, Yeni dünyanın keşfiyle geniş ölçüde milletlerarası ticaretin başladığı zaman yabancı milletlerin elindeki serveti tâlân edebilmek  ve  istilâcılık  devrinde de müstemleke  ve  yarı  müstemleke halklarının tazyik ve istismarını  mazur göstermek için  ortaya atılmıştır. Son zamanlarda Avrupa ve Asyada bazı memleketlerde yeniden canlanması da muayyen milletlere haksız ve lüzumsuz bir yükseklik izafe ederek diğer zaif ve geri milletleri idareye salâhiyet ve hak iddia etmek suretiyle yeni bir harbin açılması  fikriyatını hazırlamak ve nihayet geri milletleri esaret altına almak gayesiyle vukua gelmiştir. Netekim Habeşistan, Çin, Japon ve şimdiki cihan harbi de  patladı ve irili ufaklı bir sıra Avrupa milletleri şimdi istilâ ve esaret altında tutulmaktadır.” (s.21)

"Netekim Meşrutiyet inkılâbından sonra parlamaya başlamış olan pan Türkist cereyanın İkinci Willhelm Almanyası tarafından memleketimize sokulmuş ve  körüklenmiş olduğunu bilmeyen yoktur. Yakın ve Orta Şark’taki iktisadî  ve  siyasî  menfaatleri  bakımından  İngiliz  İmparatorluğu  ve Rusya Çarlığı  ile çarpışma halinde bulunan Alman emperyalizmi Yakın Şarkın ve Asyanın geniş servet kaynaklarından nasibedar olmak için gözünü Türkiye’ye dikmişti; nüfuzu altına aldığı Osmanlı imparatorluğunu  rakiplerine  karşı  harekete  geçirmek  istiyordu. Böyle bir harekete esas olabilecek fikriyatın da hazırlanması lazımdı. Pan Türkist hareket böyle bir maksat için çok uygun olabilirdi. Çarlık  Rusyasının  Türkiye  üzerinde  beslediği  istilacı  emelleri  de böyle bir cereyanın yer bulmasına tutunmasına müsait bir zemin vazifesi görüyordu." (s.22)

“Bu  cereyanın  başında  bulunanlar,  daha  doğrusu  bu  cereyanın memleketimize sokulmasına vasıta ve alet olanlar arasında (...) Tatarlar, Azeriler de vardır. Bu cereyanı asıl  körükleyenler de kendi  halkları tarafından kovulup yurtlarından atılmış bu  adamlardır.  Bunlar kendi öz vatanlarından kaçarak buraya gelmiş kimselerdir. Bazıları buraya gelmeden önce uzun seneler Almanyada bulunmuşlar, buraya geldikten sonra da bu devletle ve Japonya ile sıkı temaslarını devam ettirmektedirler. Birinci Cihan harbinden sonra kendi milletlerinin bugünkü idare ve devlet sistemini kabul  etmesiyle  menfaatleri  haleldar  olan  bu  efendiler  sırtlarını, hem bizlere, hem de kendi öz memleketleri halkına tamamiyle yabancı olan  devletlere dayayarak kendi  şahsî menfaatleri  hesabına Türkiyeyi tehlikeli bir oyuna sokmak istiyorlar.  Bütün o memleket halklarının da Türk olduğunu, bizimle aynı ırktan bulunduğunu ileri sürerek onları kurtarmanın millî bir vazife olduğunu bize telkin etmek istiyorlar.  Kendi halkları eğer bugünkü idarelerinden memnun değilse, istiklâl ve hürriyetleri, iddia edildiği gibi zorla ellerinden alınmışsa, bu efendiler neden doğrudan doğruya kendi milletleriyle bu  işi yapmıyorlar?” (s.24)

Broşürde, “Orta Asya Türklerini bayrağımız altında birleştirelim diyorlar, onlar bunu istiyorlar mı diye sormuyorlar” anlamında görüşler ortaya atılır. Kimi ırkçıların kendilerini böyle olmamalarına karşın, yedi göbekten Öztürk diye sunmaları eleştirilir. Sevmediklerini “o zaten aslında Türk değil, şuralı vb.” diyerek ötekileştirirler.

Broşürde, ırkçıların kadın-erkek eşitliğine inanmamaları eleştirilir. Bu açıdan Kemalistlerin gerisine düşerler. Kimi Cumhuriyet devrimlerini de benimsemezler. Irkçıların aslında bir dava peşinde koşan samimi idealistler olmadığı, kişisel çıkar peşinde oldukları belirtilir.

Broşürde okuyucuları ikna etmek için sık sık Kemalist düşünceye ve Mustafa Kemal’in sözlerine gönderme yapılır. Elbette en çok anılanlardan biri, “yurtta sulh cihanda sulh” olacaktır. Broşüre göre, savaş karşıtlığı diye genel bir kavram olamaz. Haklı savaş-haksız savaş ayrımı vardır. Bu, tam da anti-emperyalist militarizm kavramına karşılık gelecektir (bkz. Gezgin, 2013).

Savaşın bir sosyal Darwinizm aracı olarak konumlanışına karşı çıkılır. Irkçılara göre savaş, üstün ırkların galip gelip aşağı ırkların yenilgisiyle sonuçlanarak, ‘en uygun olanın sağ kalması’na hizmet edecektir.

“Harbe  iştirak  eden  orduların  ezici  çoğunluğunu  teşkil  edenler köy ve şehir çocuklarıdır; halktır; yoksa bu ırkçı efendiler bu halk tabakalarını hakir görüyorlar da ırkın tasfiyesi namına bunların ortadan kaldırılmasını mı istiyorlar?” (s.35)

“ (...) istilâcılar tarafından  yurdumuza yapılacak  herhangi  bir  taarruza  karşı milletimizin kahramanca savaşarak aziz yurdumuzu, millî istiklâlimizi korumasını ve böyle bir harpte milli satvetimizi göstermek için şimdiden hazır bulunmaklığımızı can ve gönülden isteriz.” (s.36)

Bu görüşlerin Lenin’in Nisan Tezleri’nde ortaya attığı “devrimci yenilgicilik” kavramı ekseninde yeniden değerlendirilmesi gerekiyor elbette.

Almanya ve faşizm hayranlığı özellikle eleştirilir. Irkçılar savaşta Almanya’yı tutuyorlar. Nazi ordusunun girdiği Sovyet coğrafyalarında kurulacak kukla hükümetlerde bakanlık/vekillik hayalleri kuruyorlar. Peyami Safa ve Yusuf Ziya Ortaç gibi isimler gazetelerde Hitler’den övgüyle söz ediyorlar. Bu tür yazarlar Nazilerin zaferinden emin olduğu için, Türkiye’nin de 2. Paylaşım Savaşı’na Naziler saflarında katılmasını talep ediyorlar.

Bu bağlamda, Osmanlı’nın son döneminde ordunun Alman generallere teslim edilmesi eleştirilir:

“Birinci  Cihan  Harbinden beri bazılarının  ağzından  hiç de düşmeyen, sakız gibi mütemadiyen çiğnenen şu Türk-Alman silâh arkadaşlığı...  Bunun nasıl bir tıızak olduğunu anlamak için bu silâh  arkadaşlığının  sonunda  Türk  milletine  hüsran  ve  mağlubiyetten  başka ne verdiğini şöyle bir düşünmek kafidir zannederiz.” (s.38)

Broşürün Türkiye’de ırkçılık araştırmalarıyla ilgili oldukça önemli bir metin olduğu anlaşılıyor. Bu açıdan, ilerleyen yıllarda da okunabilecek nitelikte. (UBG/EA)

Kaynakça

Erkman, F. (Baraner, R.F.) (1943/2002). TÜSTAV (der.). Kırklı Yıllar-1 içinde, s.10-52. İstanbul: TÜSTAV.

Gezgin, U.B. (2013). Neden anti-militarist değilim?: Anti-emperyalist militarizm ve barış.  Bianet, 17 Nisan 2013. http://bianet.org/bianet/diger/145909-neden-anti-militarist-degilim-anti-emperyalist-militarizm-ve-baris

* Manşet fotoğrafındaki kişi Reşat Fuat Baraner.

Ulaş Başar Gezgin

1978 İstanbul doğumlu Gezgin, Türkiye, Vietnam, Tayland ve Malezya’da 16 yıl ders verdi. Yeni Zelanda (doktora), Avustralya (ortak proje) ve Latin Amerika’da (gazetecilik) araştırma yaptı. Araştırma ve öğretim konuları, iletişim, psikoloji, eğitim bilimleri, şehir plancılığı, Asya çalışmaları vb. gibi alanları kapsıyor. Eğitimini Darüşşafaka, Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ ve yurtdışında tamamlayan Gezgin’in yayınlanmış 14 kitabı ve çok sayıda kitap bölümü, makalesi, gazete yazısı ve yazınsal çalışmaları bulunuyor. Akademik çalışmalar dışında, çeşitli dergi ve gazetelere köşe yazıları yazmakta; şiir, şarkı sözü, deneme, öykü ve roman türlerinde yapıtlar vermekte ve çeşitli ülkelerden şairleri Türkçeye çeviriyor. Vietnam’ın başkenti olan Hanoi’da ve Orta Vietnam kenti Hoi An’da yaşıyor.

DOÇ. DR. ULAŞ BAŞAR GEZGİN YAZDI En Büyük Tehlike: Irkçılık Broşürü Üstüne
“En Büyük Tehlike” broşürünü 1943'te Atatürk’ün kuzeni TKP'li Baraner yazdı, broşür siyasal baskılar nedeniyle ressam Erkman imzasıyla yayınlandı. Çok ses getiren, TBMM’de tartışılan metin hala güncelliğini koruyor.
Ulaş Başar Gezgin İstanbul - BİA Haber Merkezi 01 Nisan 2017, Cumartesi 00:00
Haberi mail ile paylaş.
Kapat

Anahtar Sözcükler

  • tarih
  • ırkçılık
  • TKP
  • ayrımcılık
  • türkçülük
  • nazizm
  • ikinci dünya savaşı
  • ırkçılık karşıtlığı

Yazarın Önceki Yazıları

  • Çerkezyan: Sarkis Ustanın Anılarındaki Gizli Ayrıntılar 25 Kasım 2017
    Sarkis ustanın hatıratı önemli ayrıntılar içeriyor. Bunca yıldan sonra sola eleştirel bir gözle ...
  • İki Öyküsüyle Muzaffer İzgü: "Azrail Nasıl Rüşvet Yedi" ve "Bir Namussuz Aranıyor" 28 Ağustos 2017
    İzgü, halk öykücülüğünün temsilcisi. Akıcı bir anlatımı var. Sözlü kültüre ve halk diline ...
  • Taner Timur’a Göre 1915 19 Ağustos 2017
    1915’in 50. yıl anmalarına tepki olarak oluşturulan Türkiye resmi tarih tezi, başından itibaren ...
  • Meksika'dan Kayan Çizgili Bir Yıldız: Rius 11 Ağustos 2017
    83 yaşında hayatını kaybeden meksikalı çizer Rius, Türkiye’de ve dünyada en çok ‘Yeni ...
  • Aslanyürek’in Sovyetleri Neden Dağılmıştı? 05 Ağustos 2017
    Öğrenciler arasında sık sık etnik kökene dayalı kavgaların patlak vermesi yalnız utanç verici ...

Bugün En Çok Okunanlar

  • GÜLRU PEKDEMİR YAZDI Bir Televizyon Dizisi: Kadın 31 Mart 2018
  • ŞİMAL PARLAK YAZDI Bir Gün Uyanmayı Bekleyen Dondurulmuş İnsanlar 21 Ocak 2017
  • ELİF AKGÜL VE PINAR TARCAN'IN RÖPORTAJI Gazete Karınca Çevirisiyle "1915’ten Bugüne: Ermeni Portreleri" 21 Nisan 2018
  • TİYATROYA BAKIŞ / BİRCAN YORULMAZ YAZDI Öldürme Oyunu / Killology 21 Nisan 2018
  • MERVE KÜÇÜKSARP YAZDI Kemal Tahir: En Dokunulmaz İktidarlara Bile Muhalif 21 Nisan 2018
  • BİANET
  • BİAMAG
  • KURDÎ
  • ENGLISH
  • KADIN-LGBTİ
  • ÇOCUK
YeniHayat Bilişim

Bu web sitesi IPS İletişim Vakfınca İsveç Uluslararası Kalkınma Ajansı (SIDA) desteğiyle yürütülen, "Haklar İçin Habercilik, Haberciler İçin Özgürlük" -kısa adıyla BİA3 - projesi kapsamında yayınlanmaktadır. Bu web sitesinin içeriği yalnızca IPS İletişim Vakfı'nın sorumluluğundadır ve hiçbir biçimde SIDA'nın tutumunu yansıtmamaktadır.