Oslo'dan Antalya'ya Dolaşan Saksafoncunun Albüm Güncesi: 166 Days

Saksafoncu Anıl Şallıel'in ilk solo albüm çalışması "166 Days", Lin Records etiketi ile yayında.

Caz ve popüler müzik sahnesinden Anıl Şallıel, Lin Records'tan çıkan ilk solo albümü "166 Days" ile dinleyici karşısında.

Cazdan, etnik müziğe ve rap'e uzanan albüm, Şallıel'in albümünde toplam 7 şarkı bulunuyor.
Şallıel'e sorduk...

Klişe soruyla başlayalım. 166 gün neden? Nasıl bir albüm oldu 166 Days?

166 Days çok dolaşan bir müzisyenin hayatını anlatıyor. Bir gün Oslo'da iken ertesi günü Antalya'da konserde olabilen veya Berlin'den İstanbul'a inip o gün konser çalan ve tek gün için Londra'ya caz festivaline konsere giden 24-25 yaşındaki bir saksafonistin hayatını anlatıyor.

166 Days aslında benim beşinci albümüm ama ilk solo projem. Daha önce dört proje albümü yaptım. Önder Focan ve Batu Şallıel ile Funkbook 1 ve 2, What Da Funk ve Şallıel Bros 'Famire' ve şimdi de 166 Days.

Klarnet solodan İngilizce rap'e

Caz, etnik müzik ve rap... Hepsi bir arada nasıl bir uyum sağlıyor?

Saksafon ile İstanbul kemençesi ilginç geliyor kulağa, yine aynı şekilde saksafon ve bağlamanın uyumu. Müziği hissettiğiniz gibi ortaya koymayı başarabilirseniz özgün bir şeyler çıkıyor.

166 Days benim sevdiğim ve icra ettiğim müziklerin, daha doğrusu benim müzikal yolculuğumun bir yansıması.

Albüme adını veren 166 Days'i dinlediğinizde benimle birlikte bu yolculuğa çıkıyorsunuz. Parçanın ortasında Hüsnü Şenlendirici'nin Türk Müziği klarnet solosundan sonra Deniz Taşar İngilizce rap yapıyor.

En başta ben de biraz endişeliydim, bu kadar güzel geri dönüş alacağını beklemiyordum. Müziğimi dinleyen, güzel yorumlarıyla beni cesaretlendiren dostlara çok teşekkür ediyorum.

"Caz kökenli olarak yetiştirildik"

World fusion, dünyada müziğin yeni adı gibi bir şey oldu. Kendinizi bu janra dahil eder misiniz?

Babam Mümin Şallıel tarafından caz kökenli olarak yetiştirildik. Küçükken evimizden Michael Brecker, Bob Berg, Mike Stern, Yellow Jackets müzikleri eksik olmazdı.

Aynı zamanda kardeşim Batu Şallıel ile babamın yazdığı etüdleri çalışırdık, o yüzden caz, fusion ve diğer türlere hakimiyetim var. Bence artık fusion çok kapsamlı bir müziğe dönüştü.

Zakir Hussein, Chris Potter aynı projede olduğunda buna world fusion deniyor. Kendimi de caz, funk ve world fusion kategorisine koyabilirim.

Saksafon ile ilişkiniz türler arası geçişte etkili bir faktör mü?

Tabi ki etkili bir faktör. Mesela saksafonda Gamzedeyim Deva Bulmam çalmak ilginç geliyor, bu karşı tarafa da geçiyor ama tadında bırakma taraftarıyım.

What Da Funk nasıl gidiyor? Kuruluş aşamasından bu yana nasıl gelişti her şey?

What Da Funk'ı 2011 de kurdum, o zamanlar Beyoğlu çok popülerdi, iki haftada bir pazartesi Mask Beyoğlu sahnesinde çıkardık, insanlar kapıda sıra olurdu.

Ardından Ghetto'da Omar Lye Fook ve Kelli Sae ile harika iki konser yaptık. Sonrasında albüm geldi, çok güzel konserler çaldık. İkinci albüm çalışmalarına başladık bile.

(PT)