Paylan'a destek | “Saldırılar, toplumsal barışa zarar verir"

* "Biz sonuna kadar Garo Paylan'ın yanındayız. Tarihsel olarak soykırım gerçeğiyle yüzleşilmesi gerektiğini biliyoruz ve Paylan'ın verdiği kanun teklifini de tarihsel bir yüzleşme olarak okuyoruz." Ercüment Akdeniz - EMEK Partisi Genel Başkanı

* "Bilerek yükselttikleri ırkçılık dalgasına sırtlarını yaslayıp koltuklarını korumaya çalışmak yerine bir parça olsun bu ülkeyi düşünselerdi böyle bir lincin ne gibi utançlara gebe olabileceğini öngörürlerdi." Sera Kadıgil - TİP İstanbul Milletvekili

* "Elbette bizler de Garo Paylan'ın yanındayız. Halkları suçlamak yerine toplumsal barışın inşasına yönelik adımlar atılmalıdır." Vedat Yıldırım - Müzisyen

* "Bu türden linç ve saldırılar sonuçlarıyla toplumsal barışa büyük zarar verir." Ahmet Tulgar - Yazar

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Garo Paylan'ın Meclis'e “Ermeni Soykırımı’nın Tanınması” kanun teklifini sunmasının ardından başlayan tehditler devam ederken, bianet'e konuşan politikacılar ve kültür sanat çevreleri Paylan'a desteklerini açıkladı. 

EMEK Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, müzisyen Vedat Yıldırım ve Yazar Ahmet Tulgar ise Paylan’a yönelik linç kampanyasını bianet için yorumladı.

Akdeniz: Yükselen şoven dalganın geldiği aşama

“Yedi yıl boyunca her yıl Türkiye Büyük Millet Meclis’inde (TBMM) verilen bir soru önergesinin bu yıl infialle karşılanması aslında Türkiye’de yükselen şoven dalganın hangi aşamaya geldiğini gösteriyor. Genel olarak ötekilere, Kürtlere, Suriyeliler üzerinden mültecilere ve tarihsel olarak Ermenler’e yöneltilen bu şoven dalga ortak bir kaynaktan, ırkçılıktan besleniyor.



“Şunu da unutmamak gerekiyor: Millet İttifakı aracılığıyla çokça gündeme gelen bir ‘helalleşme’ meselesi var. Toplumsal ve tarihsel yüzleşme olmadan; 24 Nisan’la, 6-7 Eylül’le, Çorum, Maraş ve Sivas’la, Osmanlı’dan bugüne Anadolu topraklarında yaşanmış kırımlar, katliamlar ve pogramlarla yüzleşme olmadan helalleşme olmaz.

"Garo Paylan özelindeki bu sessizlik sadece iktidar blokunun değil düzen muhalefetinin de bu konuda samimi olmadığını gösteriyor. Biz sonuna kadar Garo Paylan’ın yanındayız. Tarihsel olarak soykırım gerçeğiyle yüzleşilmesi gerektiğini biliyoruz ve Paylan’ın verdiği kanun teklifini de tarihsel bir yüzleşme olarak okuyoruz. Bilime ve demokrasiye inanan herkesin de bu tartışmaya açık olması gerektiğine inanıyoruz.”

Kadıgil: Farklılarımızı yaşatmak için Meclis'teyiz

"Ben aile büyüklerimden Ermeni çetecilere dair korku hikayelerini dinleyerek büyüdüm. Garo ise çeteciler gerekçesiyle hayatı söndürülen sayısız masumun acısıyla... Biz işte tam bu gibi farklılıklarımızı tartışıp, anlayıp, anlaşıp, doğruyu bulmak, birbirimizi yaşatmak için o Meclis'teyiz, yok etmek için değil!

"Garo'nun tek bir bütçe konuşmasını gerçekten dinleseler onun bu ülkeyi, üstüne saldıran saraylıların toplamından daha çok sevdiğini bilirlerdi. Demokrasiye bir parça inançları olsa, bir milletvekilini daha önce yedi kez verdiği bir kanun teklifini bir kez daha verdi diye böyle pervasızca hedef tahtasına koymaz, koyamazlardı.

"Bilerek yükselttikleri ırkçılık dalgasına sırtlarını yaslayıp koltuklarını korumaya çalışmak yerine bir parça olsun bu ülkeyi düşünselerdi böyle bir lincin ne gibi utançlara gebe olabileceğini öngörürlerdi. Fikrine katılın, katılmayın. Bir milletvekilinin temsil ettiği bir fikri meclise sundu diye hedef gösterilmesi kabul edilemez." 

Yıldırım: Milliyetçi dalganın köpürtülmesi



“Garo Paylan’ın kendisinin de söylediği gibi yedi yıldır sunulan bir teklif bu. Ancak bu dönemde böyle bir lince maruz kalması, tümüyle Türkiye’nin seçime gidişi ve bu vasıtayla da milliyetçi dalganın her geçen gün köpürtülmesinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Bizler de Kardeş Türküler olarak tüm halkların tarihlerini, kültürlerini hatırlatmaya çalışıyoruz. Elbette bizler de Garo Paylan’ın yanındayız. Halkları suçlamak yerine toplumsal barışın inşasına yönelik adımlar atılmalıdır.”

Tulgar: "Kürsü dokunulmazlığı toplumsal barış için çok kıymetlidir"



“Türkiye siyaset sınıfının demokrasiye mesafesi hep bir gelgit halindedir. Bunu da konjonktür, seçim süreci gibi etkenler belirler. Oysa ifade özgürlüğü ve parlamenterlerin kürsü dokunulmazlığı toplumsal barış için çok kıymetlidir. Bu türden linç ve saldırılar ise sonuçlarıyla toplumsal barışa büyük zarar verir.”