Dava ertelendi, mahkeme protesto edildi: Siz kimi koruyorsunuz?
Saldırgan Onur Gencer, Deniz Poyraz'ın kardeşine küfretti ve Jandarmaların arasından sıyrılarak ailenin üstüne yürüdü. Salondakiler Gencer'e saldırdı, mahkeme salonunda kavga çıktı ve ara verildi. Mahkeme aranın ardından duruşmayı 24 Ocak'a erteledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl binasına 17 Haziran'da silahlı saldırı düzenleyen ve Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer hakkında açılan davanın ilk duruşması İzmir Bayraklı Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Sabah saat 10.00’da başlaması gereken duruşma katılımcı sayısının çok fazla olması nedeniyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi Konferans salonuna alındı.
Saat 12.00 sıralarında başlayan duruşmada kimlik tespitleri saat 13.30'a kadar uzadı. Bu sırada saldırgan duruşma salonundan çıkarıldı. Gencer, Poyraz ailesinin önünden geçerken aileye dönerek güldü, bunun üzerine salonda gerilim yaşandı.
Salonda, "Siz katili yargılamaya değil şov yapmaya getirdiniz" denilerek tepki gösterildi ve uzun bir süre "Katiller halka hesap verecek" sloganları atıldı.
Kolluk hakkında suç duyurusu
Gerilimin ardından müdahil avukatlar, mahkeme başkanına "Bu karar sizin tarafınızdan verilmediyse ve kolluk kendi iradesiyle sanığı götürdüyse, kolluk hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Şayet kararı siz verdiyseniz bu salona beyan edilmeliydi" dedi.
Mahkeme başkanı da "Sanığın tuvalet ihtiyacı gereğiyle izin talep edildi ben de verdim" yanıtını verdi.
Beştaş: Kime meydan okuyor
Saldırgan Gencer, bir saat sonra yeniden duruşma salona getirildi. Gencer, salona girerken salondakilere dönerek dik bir şekilde yürümesi salonda yeniden salonda tepkilere neden oldu.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "Dimdik yürüyor, bize meydan okuyor. Milleekillerinin başı eğilerek gözaltına alınırken bir katil meydan bizlere salona meydan okuyor. Kime meydan okuyor, göğsünü gererek gözümüzün içine bakarak salona giriyor" dedi.
Aslan: Aileye bakarak gülüyor
Ardından Avukat Türkan Aslan mahkeme başkanına "Aileye bakarak gülümsüyor, tahrik etmeye çalışıyor. Katil olması sebebiyle aşağı bakacak. Sizin bu uyarıyı yapmanız gerekiyor" diye konuştu.
Mahkeme başkanı da bunun üzerine saldırgan Gencer'e "Tahrik edici hareketler yapma, aileye ve salondaki katılımcılara bakma" uyarısında bulundu.
Buldan: Minbiç'te eğitim alan bir katil
Daha sonra Gencer'in kimlik tespitine geçildi, mahkeme başkanı "lise eğitimi" aldı dediği sırada HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Eğitimini Minbiç'te aldı, Minbiç'te eğitim alan bir katildir. Bu kadar sakin soru soramazsın, katile katil gibi davranın. Bu adam IŞİD'den eğitim aldı" diyerek tepki gösterdi.
Yargı yine katillere şefkatle yaklaşıyor. Ama biz her yerde haykıracağız katillere şefkat gösterip iyi hal indirimi sağlayamazsınız! #DenizPoyrazpic.twitter.com/GtcfLJcg3s
Bu sırada salonda yer alan bir kısım avukat, izleyiciler arasında polis kıyafetli ve silahlı üç kişinin bulunduğunu salondan çıkarılmaları ve tutanak tutulmasını talep ettiler.
Polis kıyafetli kişiler salondan kaçarak çıkarken, salon yeniden karıştı. Avukatlar, kaçan kişilerin geri getirilmesi ve kimliklerine bakılarak tutağa geçirilmesini istediler. Polisler, haklarında tutanak tutulduktan sonra salondan çıkarıldılar.
Dava Avukatı Türkan Aslan, jandarmanın da uzun namlulu silahlarla salonda bulunduğunu ve bunun tutanağa geçilmesini istedi. Mahkeme heyeti, durumu tutanağa aldı.
Daha sonra avukat Aslan iddianamenin okunmasını ve iddianameye ilişkin değerlendirme yapmak istediklerini talep etti. İddianamenin okunması talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
"Bahçelievler saldırısı selamlamaydı"
Ardından Aslan, iddianamedeki eksikliklere ilişkin değerlendirmesine geçti. Aslan, dün (28 Aralık) HDP Bahçelievle İl Örgütüne yapılan saldırı giriişimi hatırlattı ve bunun davadan bir gün önce yapılmasının tesadüf olmadığını "Onur Gencer'i selamlamak" olduğunu söyledi.
Bahçelievler saldırısı ile birlikte ele alındığında İzmir Katliamının "örgütlü ve planlı" olduğunun çok daha net anlaşılacağını söyleyen Aslan, "Bugün sanık sandalyesinde Onur Gencer tek başına oturuyorsa bu saldırının ve cinayetin arka planının aydınlatılması konusundaki siyasi iradenin eksiliğinden ve aynı zamanda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının ve ona bağlı kolluğun maddi gerçekliği tüm detayları ile ortaya çıkarılması konusundaki irade eksikliğinden kaynaklanmaktadır" dedi.
"Deliller titizlikle toplanmadı"
İddianamenin özensiz ve tek bir fail üzerine hazırlandığını vurgulayan Aslan, şöyle devam etti: "Bu irade eksiliği delillerin gereken özen, titizlilik ve hassasiyetle toplanmamasına ve delillerin karartılmasına neden olmuştur. Savcılığın elindeki yasal imkan ve olanaklar saldırının arka planın ortaya çıkarılması için kullanılmamıştır. Aksine, maddi gerçekliğin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını manipüle etmek üzere kullanılmıştır.
Soruşturma kapsamında fiili olarak savcılık adına delilleri toplayan, muhafaza eden, ifadeleri alan, delil analizleri yapan, delilleri yorumlayan, kendisine göre delilleri ayıklayan birim olan İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nin bu saldırı kapsamında mağdur tarafın HDP olması nedeniyle ne kadar tarafsız ve bağımsız hareket ettiği büyük bir tartışma konusudur.
"İsmin ne abicim diyerek karşıladılar"
Kolluğun sanığın çanta ile yukarı çıktığını bilmeleri nedeniyle olsa gerek sanıkla ilk karşılaştıklarında kolluğun hemen 'çanta nerede' diye sorması, sanık aşağı indiğinde 'ismin ne abiciğim' diyerek sanığı karşılamaları, olay yeri incelemesinin özensiz yapılması nedeniyle delillerin bütünlüklü olarak toplanmaması, telsiz konuşmalarına göre sanığın iş merkezi içinde olay sonrası katlar arasında dolaştığı bilinmesine rağmen iş merkezinde gerekli önlemler ve tedbirler alınarak delil toplama işleminin yapılmaması, kolluğun ifade alım aşamasında sanığı soruları ile yönlendirme çabası, sanık ile bağlantılı olabilecek kişi yada siyasi grupların ortaya çıkarılması konusunda soru sormaktan imtina etmesi, deliller toplanmadan yakalama, gözaltına alma işleminden yaklaşık 20 saat gibi kısa bir sürede gözaltı süresinin sonlandırılması gibi işlemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kolluğun bağımsız ve tarafsızlığını dosyada koruyarak soruşturmayı etkin yürüttükleri söylenemez."
"Savcılık katilin kimliğini örtüyor"
Aslan'ın ardından konuşan Avukat İmdat Ataş ise, iddianameye ilişkin değerlenmesinde şunları söyledi: "Karşımızdaki kişi tasarlayarak ve yurtdışında eğitimini alarak bir katliam gerçekleştirdi. Bu saldırgan eylemi tek başına gerçekletirmedi, kontrgerilla faaliyeti olarak gerçekleştirdi. Savcılık bu kapsamda soruşturma yürütmeliydi. Elimizde yeterli veri var. Örgütlü faaliyeti sadece biz söylemiyoruz.
Sanık tek başına hareket ettiğini söyleyebilir ama ifade tutanağı incelendiğinde aksi olduğu fark edilecektir. Katilin aslında kim olduğunun savcılık tarafından adeta üstünü örtmüştür. Bu ilişkiler ağı ve çete yapılmasının ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz. Türkiye'de politik olmayan bir cinayet işlense sanık en az 24 saat gözaltında tutulur.
Oysa sanık 20 saat tutulmuş, Savcı tek başına bir süreç yürütmüştür. Bu sebeple yürütülen soruşturma eksik bir soruşturmadır" diye konuştu. Daha sonra tekrar devam eden Türkan Aslan Ağaç, soruşturmanın eksik yürütüldüğünü belirterek bu süreci tamamlamak istediklerini ifade etti.
"SADAT ilişkisi araştırılmadı"
Ataş, savcılığı "örgütlü suçlar yönünde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğini ancak yargılama sürecinde suçun örgütlü suçlar kapsamında tamamlanabileceğini" vurguladı ve ekledi: "Sanığın SADAT ile ilişkilerinin araştırılmadı delil toplama aşaması yüzeysel yürütüldü.
Sadece FETÖ/PDY ile sınırlı tutulmuştur. Bu dahi soruşturma makamının, siyasi cinayetin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması konusundaki irade eksiliğini göstermesi açısından oldukça çarpıcıdır. Sanığın, örneğin terörist cihatçı selefi gruplar ile ilişkilenme olasılığı hiç düşünülmemiştir.
"Örgütlerle ilişkisini savcılık yok saydı"
"Sanığın kendisini hareketleriyle, fotoğraflarıyla, el işaretleriyle ifade ettiği siyasi hareketin geçmiş pratikleri de dikkate alındığında organize suç örgütleri ile ilişkili olabileceği gerçekliği savcılık tarafından tamamen yok sayılarak hiçbir araştırma yapılmadı.
"Bu kişilerin en azından sosyal medya hesapları incelendiğinde ezici bir çoğunluğun aynı siyasal zeminden beslendiği ve örgütlendiği görülecektir. Yine bu kişilerin sosyal medya hesapları incelendiğinde ortak noktalarının Kürtlere ve HDP'ye karşı olan nefret söylemlerinde birleştiklerini görüyoruz."
Ataç, katilin üzerinde çıkan çantanın tutanak altına alınmadığını ve çantada ne olduğu henüz bilmediklerini, savcılığın ve kolluğun sanığı ruh hastası olarak gösterecek sorularla yönlendirdiğini dile getirdi. Ataç, "Kolluk da savcılık da bu suçun ortağıdır" dedi.
Duruşma salonunda kavga
Duruşmaya ara verilirken saldırgan Onur Gencer, Deniz Poyraz'ın kardeşine küfretti ve Jandarmaların arasından sıyrılarak ailenin üstüne yürüdü. Ardından salondakiler Gencer'e saldırdı, mahkeme salonunda kavga çıktı. Avukatlar, "asker katilin başını okşuyor. 20 askerin arasından nasıl kurtulup aileye saldırıyor" diye tepki gösterdi.
Duruşma 24 Ocak'a erteledi
Duruşma 20 dakika verilen aranın ardından yeniden başladı. Mahkeme heyeti duruşmayı bitirmek istedi. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, duruşmanın usule aykırı bir şekilde devam ettiğini söyledi. Savunmadan görüş alınmadan, davanın ertelenemeyeceğini belirtti.
Mahkeme başkanı savcının ara mütaalasını almadan Gencer'in tutukluğuna devamına karar vererek duruşmayı ertelemek istedi. Avukatların itirazı üzerine "Mahkeme salonda saldırı oluyor" dedi. Dava avukatları "siz kimi koruyorsunuz" diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı duruşmayı ilk önce 4 Ocak'a erteledi, avukatların itirazı üzerine duruşma 24 Ocak'a alındı.
"Örgütlü gücün olduğu siyasi bir cinayet"
Duruşma sonunda avukatlar adliye önünde açıklama yaptı. İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, "Bu cinayet arkasında büyük bir örgütün olduğu siyasi bir cinayettir" dedi.
Meral Danış Beştaş ise; "Apar topar davanın kapatılmak istenmesi hazırlanan iddianamede bize saldırganın arkasındaki gücü gösteriyor. Ama biz cinayetin arkasındaki karanlık ellerin ortaya çıkması için mücadele edeceğiz" diye konuştu.
500 avukat savunuyor
Duruşmaya katılanlar: Deniz Poyraz'ın annesi Fehime Poyraz, babası Abdülilah Poyraz, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Grup başkanvekilleri, milletvekilleri, MYK üyeleri ve yöneticileri, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CHP milletvekilleri Atila Sertel, Sezgin Tanrıkulu, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, milletvekili Ahmet Şık, Danimarkalı Milletvekileri Lars Aslan Rasmussen, Soren Sondergaard çok sayıda kurum temsilcisi yüzlerce avukat ve çok sayıda kişi katıldı.
Davada Poyraz ailesini ve HDP'yi 500'ü aşkın savunacak.
Öte yandan Muş, Şırnak, Van, Diyarbakır, Urfa, Kars, Ankara, Mardin, Siirt, Hakkari, Yalova, Bursa, Adana, Adıyaman baroları, kadın kurumları ve siyasi partiler davaya katılım talebinde bulundu.
İddianamede ne var?
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Onur Gencer'in 17 Haziran'da cinayeti işledikten sonra mesajlaşma uygulaması WhatsApp paylaşımlarında ve binadan çıkarken kullandığı ifadelerde suçunu itiraf ettiği yer almıştı.
İddianamede, "Olay öncesinde, olay anında ya da olay sonrasında sanığa yardım eden, sanığı azmettiren herhangi bir kişinin bulunamadığı, sanığın herhangi bir terör örgütü ya da üyesi ile olay öncesi veya sonrasında irtibatlı olduğuna dair delil elde edilemediği" belirtilmişti.
Ayrıca iddianamede Gencer'e 2016'da "anksiyete bozukluğu" ve "hafif depresif nöbet tanısı" teşhisi konulduğuna da yer verilmişti. HTS incelemesinde, 17 Haziran 2020-17 Haziran 2021 tarihleri arasında, olay yeri olan Şair Eşref Bulvarı bölgesinde, farklı tarihlerde sanığa ait toplamda 115 kez sinyalin tespit edildiği ve sanığın 24 kez belirtilen bölgeye gittiğinin belirlendiği ifade edilmişti. İddianamede Gencer'in emniyet ifadesine de yer verilmişti.
Gencer'in ilk olarak Bayraklı'da bir saldırı gerçekleştirmeyi planladığı ifadesinde, "Amacım PKK'ya zarar vermekti. PKK'ya destek veren aileleri araştırmaya başladım. Bayraklı'da kömür satışı yapan aileyi internetten buldum. Sosyal medyada örgütsel paylaşımlara destek veren ya da yorum yapan birkaç hesaptan büyük aile olacaklarını düşündüm. 31 Aralık 2020'de telefonla arayıp kömür almaya geleceğimi söyledim. Onlar da yılbaşı olduğundan erken kapatacaklarını söylediler. Gitseydim onlara saldırma fikrim vardı" denilmişti.
Onur Gencer'in, Ankara Makine ve Kimya Endüstrisi A.Ş'den (MKE) silah almayı düşündüğünü ancak prosedürün uzun olmasından ötürü Kemeraltı'ndan silah aldığını, silahı Ankara'dan temin etmesi durumunda, HDP Genel Merkezine saldırı yapmayı düşündüğünü de söylediği belirtilmişti.
Planlı bir saldırı yapmak için keşfe geldiğinde HDP İl Binası'nda yer alan telefon numaralarını aradığını ancak kimseye ulaşamadığını belirten Gencer'in, saldırıya olaydan bir gün önce karar verdiği de iddianamede yer bulmuştu.
Gencer'in, Poyraz'ı vurduktan sonra öldüğünden emin olmak için kafasına da ateş ettiği sözlerine iddianamede yer almıştı.
Gencer "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "İş yeri dokunulmazlığını ihlal etme", "Siyasi partiler veya meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyaya zarar verme" suçlarından 7 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.
bianet eğitim ve mülteci hakları editörü. Evrensel, T24, Taraf, Bakurpress, JİNHA, Jin news, Özgürlükçü Demokrasi ve Yeni Yaşam gazetesinde, yargı muhabirliği, politika editörlüğü, hak ihlalleri ve...
bianet eğitim ve mülteci hakları editörü. Evrensel, T24, Taraf, Bakurpress, JİNHA, Jin news, Özgürlükçü Demokrasi ve Yeni Yaşam gazetesinde, yargı muhabirliği, politika editörlüğü, hak ihlalleri ve kadın alanlarında çalıştı. İstanbul Aydın Üniversitesi İnternet Gazeteciliği ve Yayıncılığı, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde okudu.
Avukat Arzu Sena Topuz, “Müvekkilimiz meşru savunma yapmak zorunda kaldı. Öldürme kastının olmadığı ortada. Beraatini beraati uygun görülmezse cezaya gerek yoktur kararı verilmesini talep ediyoruz. Küçük bir çocuğu var. Serbest bırakılsın” dedi.
Ağustos 2024’te, İstanbul Çatalca’da 25 yaşındaki Ezgi C., şiddet gördüğü boşanma aşamasındaki kocası Sezgin C.’yi silahla öldürdü.
“Eşini kasten öldürmekten” tutuklanan Ezgi C.’nin yargılandığı ilk davanın ilk duruşması bugün Silivri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada Ezgi E.’yi Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden avukatlar Arzu Sena Topuz, Eylül Evren ve Arın Gürol temsil ederken Sezgin C.’nin avukatları da davada hazır bulundu.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden duruşmaya getirilen Ezgi C., savunmasında evliliği boyunca şiddet gördüğünü, hamile kaldığında da şiddet gördüğünü detaylı olarak anlattı.
“Çocuğumu benden kaçırdı, olay günü de de kaçırdı” diye devam eden Ezgi C. olay günü ise, “Bize küfür etti. Seni ya da babanı öldüreceğim’ dedi. Babamla boğuşuyorlardı amacım onu öldürmek değildi babamı kurtarmak istedim. Sezgin defalarca uzaklaştırma kararını ihlal etti. O gün de ihlal etti. En az üç kere KADES uygulamasından başvuru yaptık fakat kimse gelip beni kurtarmadı. Bamamı öldürecekti amacım öldürmek değildi” dedi.
Mahkeme heyeti başkanı “Bu şiddet olaylarına dair başvuru yaptınız mı?” diye sordu.
Sonrasında konuşan Avukat Arzu Sena Topuz, “Müvekkilim evlilik boyunca şikayette bulunmuştur. İlkili davaların dosya numaralarını ilettik. Ayrıca darp raporları da var. Sezgin C. müvekkilimi ve annesi tehdit ve darp etti” dedi.
Sezgin C.’nin ailesi, aile içinde şiddet olabileceğini savunurken “Çocuğumuz istese bu aile bugün burada olmazdı. Şikayetçiyiz Ezgi C. Cezalandırılsın” dedi.
Duruşmada, Ezgi C.’nin anne, babası, kız kardeşi ve komşularının aralarında olduğu 4 tanık dinlendi. Tanıklar, evlilik sürecince Ezgi’nin darp edildiğini, boşanmak için ikinci ailesinin yanına sığındığını anlattılar.
Savcı, dosyadaki delilleri göz önünde bulundurarak Ezgi C.’nin tutukluluğunun devamı yönünde görüş açıkladı.
Sonrasında konuşan Avukat Arzu Sena Topuz, “Müvekkilimiz meşru savunma yapmak zorunda kaldı. Öldürme kastının olmadığı ortada. Beraatini beraati uygun görülmezse cezaya gerek yoktur kararı verilmesini talep ediyoruz. Küçük bir çocuğu var. Serbest bırakılsın” dedi.
Avukat Eylül Evren de “Müvekkilimizin sağlık sorunları var. Deri hastalığı var. Özel olarak kulanması gereken ilacı var Cezaevinde ona ulaştıramıyoruz. Hafalık kullanması gerekiyor. Ancak bir ayı biliyor bu ilaçları iletmek. Beraatini istiyoruz” dedi.
Aranın ardından kararını açıklayan heyet Ezgi C.’yi tahlil etmedi. Bir sonraki duruşma 12 Haziran’da.
Duruşma sonrasında adliye önünde Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği ve Kadın Dayanışma Komiteleri ortak açıklama yaptı. Açıklamada ilk olarak konuşan Avukat Arzu Sena Topuz, şunları söyledi:
“Ezgi’nin dosyası için burdaydık. Ezgi’nin hikayesi üstlendiğimiz maktul kadınların hikayesine benziyor. Ezgi defalarca şiddete maruz kalmış tehdit edilmiş bir kadın. Olay günü Sezgin’in uzaklaştırma kararı varken Ezgi’nin evine gidiyor ailesi KADES’E başvurmasına rağmen korunmuyor ve Ezgi onu öldürmek zorunda kalıyor. Kadınlar yaşam hakkını savunurken bu sürece maruz kalıyorlar. Biz onun yanında olmaya devam edeceğiz.”
Kadın Dayanışma Komiteleri'nden Güneş Sezmez, "Bir sonraki duruşma da da Ezgi'nin yanında olacağız" dedi.
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden (2023-2027). İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Şubat 2025'den bu yana kadın haberleri editörü olarak çalışıyor.
"Kent uzlaşısı iradedir, kriminalize edilmesi kabul edilemez"
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Türkoğlu, demokratik siyasette kadınların özne olması gerektiğini vurgulayarak erkek egemen politikalara karşı mücadele ettiklerini söyledi.
“Sürecin Bahçeli ve Erdoğan tarafından yürütülmesini önemli görüyorlardı. Meclis'teki kutuplaştırıcı dil ve siyasetten rahatsız olduklarını belirttiler. Bu dil ve siyasetten Meclis'in arınması için ellerinden geleceklerini yapacaklarını belirttiler. Bu temaslar bizim için kıymetli. Bu kadar kutuplaştırılan bir siyaset içinde bir de kadınların buluşmaları partilerin kadın temsilcilerini güçlendirdi.”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, bugün İstanbul Taksim’deki Hill Otel’de kadın gazetecilerle bir araya geldi. Toplantı, Türkoğlu’nun kısa bilgilendirmesiyle başladı; ardından gazetecilerin soruları yanıtlandı.
Gündemde Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası oluşan siyasi atmosfer ve Kadın Meclisi’nin diğer partilerle gerçekleştirdiği görüşmeler vardı.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Türkoğlu, demokratik siyasette kadınların özne olması gerektiğini vurgulayarak erkek egemen politikalara karşı mücadele ettiklerini söyledi. Gelişen savaş ortamında en çok kadınların etkilendiğini belirtti:
“Ortadoğu’daki gelişmeler Türkiye’den bağımsız değil. 21. yüzyılda yaşanan gelişmeler karşısında kadınlar ve mücadele edenler olarak seyirci kalamayız. Barış, eşitlik ve özgürlük mücadelesini bu topraklarda örmekle yükümlü olanların başında kadınlar geliyor.”
“Barış süreçleri yalnızca PKK ya da iktidarla ilgili değil”
Öcalan’ın çağrısının olumlu karşılandığını belirten Türkoğlu, bu sürecin toplumsal katılımla ilerlemesi söyledi:
“Kadın Meclisi olarak çağrının sadece söylem düzeyinde kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. Demokratik siyaset alanını nasıl oluşturacağımızı konuşmalıyız. Bu sadece PKK’ye ya da iktidara bırakılacak bir mesele değil. Toplumun tüm kesimlerinin bu sürece dahil olması gerekiyor. Barış ve çözüm süreçleri erkek egemen siyasete bırakılmayacak kadar önemli.”
"Şaşırtıcı tepkiler olmadı, samimi bir diyalog gelişti"
DEM Parti Kadın Meclisi’nin Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin kadın temsilcileriyle görüştüğünü söyleyen Türkoğlu; CHP, AKP, EMEP, TİP, Saadet ve DEVA ile temas kurduklarını, MHP ile de görüşme planladıklarını ifade etti:
“MHP ile şu ana kadar resmi bir görüşme olmadı ama temastayız, Meclis'te bir tarih belirlemeye çalışıyoruz. İYİ Parti ve Zafer Partisi dışındaki partilerle temaslarımız sürdü. Görüşmelerde kadınların barışı bir ihtiyaç olarak gördüğünü ve kendilerini bu süreçte özne olarak gördüklerini fark ettik.”
Görüşmelerde şaşırtıcı ya da olumsuz bir yaklaşım görmediklerini belirten Türkoğlu, diyaloğun yapıcı geçtiğini ve sürecin devam edeceğini söyledi:
“İktidar partisiyle de ilk kez bu şekilde bir araya gelindi. Meclis’teki hamaset siyasetinden uzak, nazik ve ileriye dönük bir diyalog kuruldu. Arkasının gelmesini herkes temenni etti. Pratik çalışmalarla sürecin devamı sağlanacak.”
Cezaevleri, hasta tutuklular ve eylem planları
Türkoğlu, kadın cezaevlerindeki durumun da gündemlerinde olduğunu, hasta tutuklularla ilgili süreci toplumun gündeminde tutmak istediklerini belirtti:
“Cezaevindeki kadın arkadaşlarımızdan gelen önerilerle bu süreci örmeye çalışacağız. Hasta tutuklular meselesi vicdani bir mesele. İnsanları cezaevinde ölüme terk etmek istemiyoruz. Bu, aynı zamanda demokratik değişimin bir parçasıdır.”
“Kent uzlaşısı terörize edilemez”
Yerel seçimler sonrası oluşan tabloya ve iktidarın söylemlerine dair de değerlendirmelerde bulunan Türkoğlu, DEM Parti’nin diğer partilerle kurduğu olası ittifakların hedef haline getirilmesini eleştirdi:
“Kent uzlaşısı halkın kendi iradesiyle temsil edilmek istemesidir. Bu iradenin kriminalize edilmesi kabul edilemez. İktidar, kendi karşısında oluşan her türlü güç birliğini dağıtmaya çalışıyor. Ama siyasi partiler, bu karşı duruşu sürdürmek zorunda.”
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden (2023-2027). İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Şubat 2025'den bu yana kadın haberleri editörü olarak çalışıyor.